Paylaş
En son G20 zirvesinin yapıldığı Hamburg’dan, Ukrayna’nın başkenti Kiev’e oradan da İstanbul’a geçti. İstanbul’dan sonraki durağı ise Katar krizinde arabuluculuk rolü üstlenen Kuveyt’ti.
Tillerson, Dünya Petrol Kongre’si için geldiği Türkiye’de en üst düzeyde ağırlandı, ikili temaslar da yaptı. Bu temasların en önemlisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeydi. Kendi ifadesine göre, göreve geldiğinden beri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile üç seferde toplam 6 saat görüştü. Yine kendi ifadesine göre son görüşmenin tonu, önceki iki görüşmenin tonundan daha yumuşaktı.
Hürriyet Washington Temsilcisi Cansu Çamlıbel’in Aktardığına göre, Tillerson, Türkiye’de çalışan Amerikalı diplomatlara Erdoğan ile görüşmeyi aktarırken şu yorumu yaptı:
“Türkiye ile ilişkilerimiz bir süredir sıkıntılı. Umut ediyorum ki ilişkileri tamir etmeye başlıyoruz.”
Aynı Tillerson, Mart ayında gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde, birbirinden netameli konular art arda sıralanınca, “bunlar zor konular, görüşmeler sürüyor” demişti.
Peki bu zor konular hangileriydi ve Mart ayından bugüne geçen üç buçuk ayda son durum ne oldu? Tek tek bakalım:
IŞİD İLE MÜCADELE: ABD, genel olarak Ankara’nın hem uluslararası koalisyona desteğinden, hem kendi vatandaşı olan IŞİD üyeleri ile “yabancı savaşçılar” denilen terörist unsurlara yönelik operasyonlarından memnun. Almanya ile Türkiye arasında yaşanan kriz sonrasında Almanların İncirlik’ten çekilmek zorunda kalması Washington yönetimini üzmüş ama ABD iki tarafın kararına da saygı duyuyor. Musul’da zafer ilan edilmesi, Rakka’da sona yaklaşılması ABD açısından en önemli parametre.
YPG SORUNU: ABD, Türkiye’nin “YPG Teröristtir” uyarılarına rağmen YPG ile ilişkilerini sürdürecek. Çünkü, kendi asker/sivil bürokrasisine göre o ilişkiden somut sonuçlar elde ediyor. ABD, YPG ile ilişkiyi kesmediği gibi, Türkiye’nin Afrin’deki YPG unsurlarını bombalamasını da sorun olarak görüyor. ABD, bu konudaki “diplomatik” söylemi şöyle: “Suriye’de istikrarı bozacak, yeni gerilimler yaratacak adımlardan kaçının.”
YPG’ye verilen silahlar konusunda ABD’nin “garantilerinden” tatmin olmayan Türkiye ise “Sınır güvenliğimize tehdit sürdükçe misli ile müdahale ederiz.”
KÜRDİSTAN REFERANDUMU: ABD yönetimi, “Kürdistan Referandumu” yapılacağını ilan eden Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’ye açıktan karşı çıkmıyor. Ancak, Bağdat yönetiminin son dönemde, özellikle de Musul’da gösterdiği performansı da dikkate alarak referandumun “zamansız” ilan edildiği görüşünü savunuyor. Bu nedenle Barzani’ye “erteleme” baskısı yapılması gündemde.
FETÖ SORUNU: Tillerson’ın Mart ziyaretinden sonra, özellikle Adalet Bakanlığı üzerinden önemli görüşmeler yapıldı ve yeni belgeler iletildi. Ancak, ABD yönetimi işi “yargı konusu” olarak yansıtmayı sürdürüyor. Diplomatik gözlemciler, geçen süre içinde ABD’nin bakış açısının değişmeye başladığını, FETÖ liderini yakın zamanda iade etmeseler bile, ABD’de bazı yargısal adımlar atılabileceği yorumunu yapıyor.
KATAR SORUNU: Tillerson, ziyaretinde Türkiye’nin Katar’da “yapıcı” rolünü sürdürmesini istedi. Türkiye’nin Katar’a asker göndermesi konusunda ABD ile ciddi bir anlaşmazlık yaşanmadığı bildirildi. Bunun en önemli gerekçesi ise Türkiye’nin gönderilen asker sayısını şimdilik sınırlı tutması.
HALKBANK SORUNU: İranlı işadamı Rıza Zarrab’dan sonra Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da ABD’de tutuklanmıştı. Ankara, tutuklamanın siyasi olduğu görüşünü bir kez daha ABD yönetimine iletti. Ancak, FETÖ konusunda olduğu gibi “yargının konusu” karşılığını aldı.
ANDREW CRAİG BRUNSON(İzmir Diriliş Kilisesi Rahibi) SORUNU: Amerikan vatandaşı olan Brunson tercümanın yaptığı şikayet sonucunda 9 Aralık’ta tutuklanmıştı. Konuyu 16 Mayıs’ta bizzat Başkan Trump, Erdoğan’ın gündemine getirmişti. Ancak, Tillerson ziyareti öncesinde ya da sırasında Brunson’ın durumunda bir değişiklik olmadı. Türkiye de konuyu “yargının konusu” olarak gösteriyor.
KORUMA SORUNU: Erdoğan’ın 16 Mayıs’taki Washington ziyaretinde görev yapan 12 koruma hakkında Amerikan yargısı “Büyükelçilik rezidansı önünde protestocuları dövdükleri” gerekçesiyle yakalama kararı çıkarttı. Bu karar, ABD ile adli yardımlaşma anlaşması imzalayan Avrupa ülkelerine de bildirildi. ABD yönetimi bu konuyu da “yargının konusu” olarak geçiştirdi.
İNSAN HAKLARI SORUNU: Obama yönetimi, sık sık Türkiye’de insan hakları ihlalleri olduğu iddiasını gündeme getirirdi. Türkiye’yi ziyaret eden ABD’li yetkililer, Ankara’da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle, insan hakları aktivistleriyle, bazen CHP, HDP gibi muhalefet partilerinin liderleriyle görüşürdü. Trump döneminde bu uygulama da sona erdi. Tillerson, Amerikan basınının eleştirel yayınlarına rağmen insan hakları ihlallerine dair iddiaları gündemine almadı. Bu durum, Ankara’nın Trump yönetimi ile arasındaki buzların erimesine katkı sağladı.
Paylaş