Paylaş
Bütün bilgiler, terör örgütü PKK’nın (YPG) Afrin’de (Münbiç’ten gönderilenlerle birlikte) 10 binden fazla silahlı unsurunun olduğu yönündeydi. Kent çevresinde hendekler ve barikatlar oluşturulduğu insansız hava araçları tarafından tespit edilmişti.
TSK operasyonda kararlıydı. Deneyimli Jandarma ve Polis Özel Harekat birlikleri ve TSK’nın Özel Harekat birimleri meskun mahal çatışmalarına hazırdı.
Tek ve en büyük kaygı, olası çatışmalar sırasında sivillerin zarar görmesiydi. Bu nedenle kuşatma tamamlandığı halde Afrin’in güneyinde bir koridor açık tutulmuştu ve sivillerin buradan ayrılması bekleniyordu.
Kentteki Arap nüfus, özellikle de gençler Zeytin Dalı Harekatı’nı destekleyen bir tavır ortaya koyuyordu.
15 MART’TA SİVİLLERİN ARASINA KARIŞIP GİTTİLER
TSK’nın havadan attığı bildiriler de sivilleri güvenli yerlere yönlendirmeyi amaçlıyordu. Çağrılar sivil halkta karşılık buldu. Halep’e ve Azez’e gitmek üzere konvoylar oluştu. YPG’li teröristler başlangıçta sivillerin çıkışını engellemeye çalışsa da başarılı olamadı. TSK, İnsansız Hava Araçları ve Hava Kuvvetleri ile YPG’nin yollara kurduğu barikatları imha etti.
İstihbarat, 13 Mart 2018 Salı gününden itibaren ilginç gelişmeleri tespit etmeye başladı. Örgütün elebaşları Afrin’den çıkmıştı.
14 Mart 2018 günü örgüt militanlarının da kaçmaya başladığı gözlendi. TSK’nın vurması ihtimaline karşı teröristler sivillerin oluşturduğu konvoylara karışarak Tel Rifat ve Halep yönüne gitmeye başladılar. 15 Mart 2018 akşamı kaçışlar daha da yoğunlaştı.
Birleşmiş Milletler’in Afrin’den ayrıldığını açıkladığı yaklaşık 50 bin kişinin arasında teröristler de yer alıyordu.
PANİKLE KAÇIŞIN ÜÇ SOMUT GÖSTERGESİ
Terör örgütünün Afrin’den kaçma kararının TSK’nın kırsaldan Kent merkezine doğru hızlı bir şekilde ilerlediği son haftada alındığına dair birçok bulgu var:
- Örneğin, bir hafta öncesine dek Afrin’e silah mühimmat ve militan takviyesi yapılıyordu.
- Başka bir gösterge meskun mahal çatışmaları için çok sayıda tünel, barikat ve mevzinin Zeytin Dalı Harekatı başladıktan sonra hazırlanmış olmasıydı.
- En önemli işaret ise ABD ve Rusya’dan son dönemde temin edilen ve Afrin’e nakledilen tonlarca mühimmatın Afrin’de bırakılmasıydı.
The Guardian Gazetesi’nde yayınlanan bir makalede, (mealen) örgütün Türkiye’nin savaş gücü karşısında dayanamayacağını anlayarak şehri terk ettiği yorumu vardı. Bu yorum aslında konuştuğum bütün yabancı diplomatların ortak görüşüydü.
Başka bir yorum da şuydu: ABD, Ankara’nın kararlılığını ve TSK’nın harekat kapasitesini gördü. Afrin’de meskun mahal çatışmaları başladıktan sonra Münbiç ve Fırat’ın doğusundan örgüt mensupları Afrin’e geçecekti. Bu da IŞİD’e karşı YPG’yi kullanan ABD’yi zor durumda bırakacaktı. Bu nedenle bölgedeki ABD’li komutanlar terör örgütünü, Afrin’den ayrılmaya, Münbiç ve Fırat’ın doğusuna çekilmeye teşvik etti.
BUNDAN SONRA NE OLACAK
Fırat’ın doğusundan Afrin’e gönderilen YPG’liler arasında çok sayıda Avrupalı ve ABD’li vardı. Hepsi de çatışmalarda ön saflara gönderildi. Sadece Birleşik Krallık’tan 8 YPG’li öldürüldü. Batılı ülkelerden gelip Afrin’de öldürülenlerin sayısı da hayli fazla. Bu tablo, örgütün Avrupa kamuoyunda bir farkındalık yaratma ve propaganda çabasının bir ürünü.
Örgüt, kaçışını da “Kalıp çatışsak, siviller zarar görecekti. Bu olmasın diye Afrin’den çıktık” diyerek propaganda malzemesine çevirmiş durumda.
Meskun mahal operasyonlarını geciktirmek için başlangıçta Afrin dışına bırakmak istemedikleri sivilleri bile “Zeytindalı Harekatı Afrin halkını yerinden etti” diye kullanmaya başladılar.
AFAD’ın, Kızılay’ın, Sivil Toplum Kuruluşları’nın sivillerin barınak ve gıda ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde karşılamasına karşın, Kızıl Haç’ın, BM’nin ve ABD’nin dün yaptığı açıklamalar terör örgütünün propagandaların Batı’da karşılık bulduğunu gösteriyor.
Biraz önce sözünü ettiğim The Guardian haberinde terör örgütünün Afrin’de konuşlanacak TSK birliklerine ve Özgün Suriye Ordusu’na “vur kaç” tarzı terör saldırılarına hazırlandığına da dikkat çekti. Bülbül nahiyesi yakındaki roketli saldırı ile Afrin kent merkezindeki El Yapımı Patlayıcı saldırısı bunun işareti olsa gerek.
MÜNBİÇ’TEN ÖNCE SİNCAR MI?
Afrin’i 55 gün içinde kontrol altına alarak gücünü gösteren TSK ile bu süreçte ABD ve Rusya arasında ince bir diplomasi dengesi kuran Türk diplomasisinin önünde hala ciddi ödevler var.
Biz Afrin’den sonra Münbiç’i izlerken, asıl gelişmeler Kuzey Irak’ta bulunan ve Kandil ile Suriye arasında köprü görevi gören Sincar’da yaşanabilir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün bunun sinyalini verdi.
Paylaş