Aman dikkat! İçine Picot kaçmış!

Suriye’de hareketlilik hiç bitmiyor.

Haberin Devamı

ABD Başkanı Donald Trump, geçen hafta Ohio eyaletinde konuşurken “(Suriye’de) bulunmamızın tek nedeni IŞİD’di. Başka nedeni yoktu. Bu hedefe büyük ölçüde ulaştık. Bırakalım Suriye ile başkaları ilgilensin” demişti.

Sonra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron PKK’nın Suriye yapılanması PYD’den bir heyeti kabul etti.

Bu iki gelişmenin aynı saatlere denk gelmesi tesadüf olarak görülebilirdi ama Trump ile Macron’un bir gün önce telefonla görüştükleri, üstelik Suriye’yi ele aldıklarını duyurmaları gerçeği, tesadüf ihtimalini ortadan kaldırıyordu.

Diplomaside “eşzamanlı adımlar” her zaman anlamlıdır.

Bu adımları daha da anlamlandıracak iki detay daha paylaşayım:

Kuzey Irak’ta 1000 kadar Fransa askerinin bulunduğu bir üs var. Fransızlar, Menbiç’te ABD operasyonlarına da ünlü özel harekat birlikleriyle destek veriyor.

Haberin Devamı

Daha net bir anlatımla, daha çok hava ve istihbarat operasyonlarıyla bildiğimiz IŞİD Karşıtı Koalisyon’un kara ayağında ABD’den sonra (Avrupa’dan) en çok Fransız ordusu dikkat çekiyor. Biz çok adını anmasak da bugüne dek görmezden gelsek de Fransız silahlı kuvvetleri zaten Irak’ta ve Suriye’deydi.

 

ABD ÇEKİLMEZ, FRANSA VARLIĞI ARTAR

Kaynaklarımdan öğrendiğim kadarıyla Macron ile PYD heyetinin görüşmesinde alınan karar, olgunlaşmadan sızmıştı. Bunda PYD heyetinin propaganda çabası etkili olmuştu ama asıl potu, Macron’dan talimat almadan haberi gazetecilere doğrulayan Palais de l’Elysee’den (Namı diğer Elysee Sarayı’ndan) bir danışman kırdı.

PYD ile Macron görüşmesinde Macron PYD’ye “Türkler Afrin’i geçerse yanınızda olacağız, gerekirse daha fazla asker göndereceğiz” güvencesi vermişti ama olgunlaşmadan sızınca, Fransa yönetimi durumu tutarsız açıklamalarla izah etmeye çalıştı.

Trump “yakında çekiliriz” dedi diye Pentagon’un, ABD Dışişleri’nin, CIA’nin Suriye’de kazanılmış bir zemini Ruslara altın tepside sunması çok beklenmiyordu. Zaten Trump’a ilk yalanlama konuşmasından bir gün geçmeden Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünden geldi. Bu hafta da Pentagon’un Münbiç’te YPG ile ÖSO’nun arasındaki cephe hattında askeri devriye koyması tabloyu biraz daha netleştirdi. En son adım da yine Pentagon’dan geldi ve Suriye’ye 2 bin asker gönderilmesi kararlaştırıldı.

Haberin Devamı

Bu arada bir kısmı İncirlik’ten olmak üzere Suriye’deki ABD üslerine askeri malzeme sevkiyatı yapıldığını da unutmamak lazım.

 

PİCOT RUHU DİRİLİRKEN

Yakın gelecekte Trump ile Macron arasında varılan anlaşma çerçevesinde Fransa Suriye’deki “Koalisyon Üs bölgelerine” (ABD üslerine) daha çok asker gönderebilir.

Peki olur da Trump kararlı durup orta vadede Pentagon’u, Dışişleri’ni CIA’i ikna ederse ve ABD Suriye’deki askeri varlığını çekerse ya da sembolik hale getirirse ne olur?

Elbette ki Cenevre’de yapılması planlanan siyasi görüşmelerde ABD’nin hiçbir ağırlığı kalmaz. Bu durumda da bayrağı Batılı müttefikleri temsilen Fransa devralır ve Almanya ile İngiltere’yi de sahaya çekmeye çalışır.

Haberin Devamı

Macron da zaten bir süredir Almanya Şansolyesi Angela Merkel ile İngiltere Başbakanı Teresa May’i Suriye’de daha aktif olmaya ikna etmeye çalışıyor.

Biraz da Fransa’nın bölgeye asırlık ilgisinden söz etmek gerek.

Osmanlı’nın Ortadoğu’dan bugünkü sınırlarına çekildiği yılları hatırlayın:

Kut’ül Amare savaşı kazanıldıktan iki hafta sonra İngiltere ile Fransa’nın mektup teattisi yöntemiyle anlaştığı ortaya çıkmıştı. İngiliz diplomat Sykes ile Fransız diplomat Picot, o anlaşmada Irak ve Suriye sınırlarını çizmiş, Basra körfezini İngilizlere, Anadolu’nun bir bölümünü Fransızlar’a bırakmıştı.

Birinci Dünya Savaşı sürerken Kahire’de Lübnan Marunilerini toparlayan Picot, 1917-1919 yılları arasında Suriye ve Filistin Yüksek Komiserliği yapmıştı.

Haberin Devamı

Öyle anlaşılıyor ki Macron, ülkesinin asırlık Suriye ve Irak ilgisini daha görünür hale getirecek bir “Picot ruhu” kuşanmış vaziyette.

 

İLACI RUSYA VE İRAN’LA İTTİFAK MI?

Peki 20. Yüzyılda Ortadoğu’daki Anglosakson sancağını İngiltere’den devralan ABD’nin  Fransa ile yüz yıl sonra dirilttiği bu ittifak karşısında Türkiye ne yapıyor?

Tabii ki bin 212 kilometrelik Irak ve Suriye sınırının hemen güneyindeki bu gelişmelere kayıtsız kalmıyor. Kendi askeri ve diplomatik gücünü Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında ortaya koyduğu gibi Rusya ve İran ile ciddi işbirliği adımları atıyor.

O nedenle (Küçük bir ihtiyat payı bırakarak) biraz önceki sorunun yanıtının bugün yapılacak Türkiye-İran-Rusya Devlet Başkanları Zirvesi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Haberin Devamı

İhtiyat payım da şudur: Türkiye’nin Rusya ve İran ile bugüne kadar devam eden işbirliği, iki ülke ile Türkiye arasında “çıkar çatışması” yaşandığında bozulabilir. Türkiye, yeniden NATO müttefikleri ile yakınlaşma ihtiyacı duyabilir.

Sykes-Picot anlaşmasının Rusya’nın onayı ile hayat bulduğunu unutmamak gerek.

Putin’in bir tercih yapması gerektiğinde “Beşar Esad mı Türkiye mi?” sorusuna ne yanıt vereceğini ben de herkes gibi merak ediyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları