Yüz yüze iletişimden daha değerlisi yok

“PANDEMİ sonrası iş hayatı çok değişti. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” yorumunu sizler de duyuyorsunuzdur.Peki öyle mi?

Haberin Devamı



Benim gibi pandeminin en kritik günlerinde bile gazeteye gidip çalışanlar için eskiye göre çok şey değişmedi.
Çünkü dijital dönüşümü en iyi yapan sektörlerden biri de medyaydı.
Zaten uzun zamandır; ihtiyaç olduğunda uzaktan çalışma modelini uygulayan bir sektördük.
Yani istediğimiz yerden sistemlerimize girip haberlerimizi, köşelerimizi yazan, canlı yayınlara katılabilen bir altyapı kurmuştuk.
Bu detayları test eden bir sektör olarak şunu biliyorduk.
Elbette uzaktan çalışmak mümkündü ama verimlilik, sosyal ilişki boyutu her zaman bir soru işaretiydi.
Yan yana çalışmakla, ekrandan görerek çalışmak arasında bana göre büyük farklar vardı.
Sonra pandemi oldu.
Ve gerçekten çok başka bir hayatın içinde bulduk kendimizi...
Birçok şirket evden çalışmayı teşvik etti, daha doğrusu mecbur kaldı.
Neyse ki bugünün teknolojisi hızlı adaptasyon sağlamada yardımcı oldu.
Şimdi herkes “Eskisi gibi olmayacak” gibi yorumlar yapıyor.
Ben esnek çalışmaya karşı olmamakla birlikte hayatın normal akışına evden çalışmanın çok mümkün olmadığını söylüyorum.
Ve diyorum ki; Yüz yüze iletişimden daha değerlisi yok.

Haberin Devamı


Hibrit modele doğru hızlı gidiş

EURONEWS’te okudum.
Pascale Davies yazmış bu konuyu...
Dünyada birçok şirket çalışanlarının pandemi öncesine veya en azından yarı zamanlı olarak ofise dönmesini sağlamaya çalışıyor.
Örneğin Tesla’nın patronu Elon Musk çalışanlarının haftada en az 40 saat ofise dönmelerini istiyor.
Apple haftada en az üç gün ofislerden çalışılmasını talep ediyor.
Yazıda şöyle bir yorum var; “Sorun şu ki personelin çoğunluğu ofise geri dönmek istemiyor, en azından tam zamanlı değil, bazı patronlarla gergin tartışmalar yaratıyor. 7 Eylül’de yayınlanan küresel bir araştırmaya göre dünya genelinde çalışanların yaklaşık dörtte biri, haftada beş gün işyerine dönmeleri istenseydi; işten ayrılacağını ve başka bir iş aramaya başlayacağını söylüyor.”
Ankette ayrıca çalışanların evde kalma şartıyla ücretlerinde bir miktar kesintiye de onay vereceğini gösteriyor.
Tabii hibrit çalışmayı destekleyenler de var.
Salesforceun Fransa Başkanı Emilie Sidiqian, “Hibrit modelle çalışanların ruh sağlığı düzeldi ve üretkenlik yüzde 16 arttı” diyor.
Tabii bazı şartlar da öne sürüyor Sidiqian...
Birincisi bu ilişkinin güvene dayalı olması gerektiği...
İkincisi ofiste olması gereken kilit kadronun mutlaka birlikte çalışma zorunluluğu olması...
Kabul...
Teknoloji uzaktan çalışmayı daha kapsayıcı hale getirmek için değişiyor, değiştiriyor.
Ama ben yine aynı görüşteyim, en baştayım.
Birlikte çalışma kültürünün önüne hiçbir şey geçemez.
Hele hele kurumların kilit kadroları yan yana, omuz omuza çalışmak zorundalar.

Haberin Devamı


Ben yine eski modelle devam edeyim

İNSANLARIN kalabalıkları özlediğini şuradan da anlıyorum. Biz gazeteciler gerçekten yoğun çalışırız. Zaten 24 saat haberin peşinden koşuyoruz. Bir de etkinlikler, toplantılar, organizasyonlar derken günler, haftalar doluyor.
Pandemi azalınca öyle bir trafik başladı ki...
İnanın takvim daha ayın başında doluyor.
Şirketler, kurumlar kendilerini anlatmak, pandemi süresinde veremedikleri mesajları verebilmek için adeta bir yarışa girdiler.
Bu da güzel tabii...
Kalabalıkları özledik.
Gel de bu etkinliklere katılma...
Ve evden çalışırken bu ilişki trafiği nasıl yürütülecek.
O yüzden hibrit modellere karşı olmamakla birlikte ben yine klasik, eski modelle çalışmaya devam edeyim.

Haberin Devamı


Şu vize meselesi

ÇOCUKLARI yurtdışında okuyan tanıdıklarım var. Yaşadıkları stresi size anlatamam. Gençler zaten birkaç yıldır Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da okuyor.
Kayıtları var, okulları belli...
Ama vizelerini uzatamıyorlar.
Böyle bir şey olabilir mi?
Gençler stresli, aileler ne yapacaklarını bilemiyor.
Ne bir cevap var, ne bir geri dönüş...
Gerçekten anlamakta zorlanıyor insan...


Yine kaçıyor eylül, ekim

HEP öyle oluyor değil mi?
Yaz sonu “En güzel yaz eylül, ekim” deniyor, programlar yapılıyor.
Ama şehre dönüşle bir telaş da başlıyor ve hiçbir yere yetişilemiyor.
Yine öyle günler...
En azından benim için...
Yoğun bir gündem ve tempoyla çalışırken; eylül, ekim yine kaçıyor.
Bir yerinden yakalamayı istiyorum tabii...

Yazarın Tüm Yazıları