Paylaş
Kendimi tutamıyorum.
Düşünebiliyor musunuz, bütün camia “yüzüncü yıl” diye hazırlık yapmış, bu yılı geçmişten farklı bir yere koymuş, her şeyin daha güzel olacağına inanmış.
Yöneticilerine, teknik direktörüne, futbolcularına baştan büyük bir kredi açmış.
Karşılıksız ve kıskandıracak bir desteği her fırsatta ortaya koymuş.
Bütün olumsuzluklara ve kötü gidişe rağmen takımın hep yanında olmuş...
Sezona şampiyonluk parolasıyla başlayıp, daha ilk maçlardan bunun sadece bir hayal olduğunu görüp buna rağmen taraftara yakışanı yapmış.
Buna rağmen...
Sahadakilerden, sahadakileri yönetenlerden iyi tek bir şey duyamamış...
Ve üstelik...
Son iki haftaya düşme tehlikesiyle girmiş.
Kusura bakmayın, bu camia bu yaşananları hiç hak etmiyor.
Shakespeare bugün yaşasaydı
Acaba Shakespeare bugün yaşasaydı, elindeki malzeme futbol adres de Türkiye olsaydı neler yazmazdı neler... Entrika desen entrika, komedi desen komedi... Tiyatronun her türü, traji komiğin en iyisi... Şahsen ben, geçen temmuzdan bugüne kadar yaşananları hem bir tiyatro tadında, hem de hayretler içinde izliyorum. Yeni bir spor yasasını eski hale getirdik, bunu yaparken yine acele edip birçok yanlışı beraberinde getirdik. Federasyon kendine göre bir düzenlemeye gitti, yeni gelen bunu da düzenledi. “Şike var” diyenler, içeride ne bir futbolcu, ne bir teknik direktör gösterebiliyor.
“Şike yok” diyenler, insanların o zaman neden içeride olduğunu açıklayamıyor. Bu arada Süper Lig Play Off maçları devam ediyor.
Kim kime, dum duma...
Kim ne yapar, yarın ne olur kimse bilmiyor.
Tam bir Shakespeare’lık oyun sahneleniyor.
Şu koskoca İzmir’de
Koskoca İzmir’de; ilk 11’de oynatacak altyapıdan bir, iki futbolcu bulamıyorsanız, o zaman yanlışı niye başka yerde arıyorsunuz?
Koskoca İzmir’de; yıllardır Süper Lig’e bir takımı taşıyamıyorsanız, hangi dayanışmadan, güçbirliğinden, spor aşkından bahsediyorsunuz?
Koskoca İzmir’de; bırakın bir futbol mabedi kurmayı, topun sekmediği bir stat yapamıyorsak, biz daha neyi konuşuyoruz?
Koskoca İzmir’de; takımlarımıza liderlik yapacak yöneticiler bulamıyorsak, her kongre dönemi yeni bir kaosun adıysa biz daha neyi anlatıyoruz?
Hollywood daha iyi bir yer mi bulacak
Yazı İşleri Müdürümüz Adnan Kaya’nın Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (ESBAŞ) Pazarlama ve Tanıtım Grup Başkanı Ertuğrul Işıksoy’la yaptığı röportajda ilginç bölümler vardı. Işıksoy, Ekonomi Bakanlığı’nca çıkarılması planlanan Özel Ekonomik Bölgeler Yasası kapsamında serbest bölgelerde faaliyet çeşitliliğinin artırılması çalışmalarının yapıldığını söylüyor ve bu bağlamda Hollywood’dan iki firmanın, ses ve görüntü montaj işlerini ESBAŞ’ta yapmak istediklerini açıklıyor.
Ertuğrul Bey, “Bu hafta içinde İstanbul’da bir araya geleceğiz. Önce onları dinleyip ne istediklerini anlayacağız. Sonra Ankara’ya gidip Serbest Bölgeler Yurt dışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne konuya ilişkin görüş soracağız. Biliyorsunuz ki, serbest bölge avantajlarından yararlanabilmeniz için ya üretim ya da ticaret yapmanız gerekiyor. Mevzuat böyle diyor. Peki, film sektörü hizmet mi, üretim mi? İşte bunu öğrenip ona göre yol haritamızı belirleyeceğiz” diyor. Benim uzun zamandır dile getirdiğim ve ısrarla üzerinde durduğum projelerin başında film endüstrisi geliyor.
Kamerayı bilen, ışığı hisseden, dünya sinemasının isteklerini bilen biri olarak Ege Bölgesi’ni her zaman çok avantajlı görüyorum. Çünkü, İzmir ve çevresi doğal bir sinema platosu gibi rahatlıkla kullanılabilir.
Dilerim, ESBAŞ da bu konuda ilk adımı atan taraf olur.
Paylaş