Yerel kalkınma modeline İzmir’in ilçeleri örnek

İzmir’in bu üç ilçesinde organik tarım, çiçekçilik gibi farklı alanlarda küme modelleri hayata geçirildi; ortak pazarlama şirketleri sayesinde üreticiler rahat nefes alabildi.
Örneğin Tireliler, kendi içlerinde kurdukları Süt Birliği sayesinde fiyat belirleme, üreticiyi yönlendirme konusunda söz sahibi oldu.
Bayındır’da çiçek ve fidan üreticiliği sayesinde müthiş bir gelişim yaşandı. Türkiye’nin her yerine artık Bayındır’dan milyonlarca dolarlık çiçek gidiyor.
Bugün size yine böyle bir örneği anlatacağım.
Ödemiş’in “alaca karanlık hayvan pazarı”ndan bahsedeceğim.
Geçenlerde Referans Gazetesi’nden Mete Tamer Omur’un da bir haberi vardı.
Türkiye’de süt sığırcılığında önemli bir yere sahip, ülkenin en büyük ve modern hayvan pazarlarından biri olarak gösterilen ve her cumartesi günü açılan Ödemiş Hayvan Pazarı’nda yaklaşık üç saatte 3 milyon TL’lik peşin alışveriş yapılıyor.
Ödemiş’te içinde oteli, restoranları olan bu hayvan pazarını, 2007’de belediye kurdu. Pazarın işletmesini de birçok hayvan pazarından farklı olarak belediye kendisi yapıyor.
Sabah saat 05.00’te hayvanların işlemlerinin yapılıp içeri alınmasından sonra açılan pazarda, alışveriş saat 06.00’da başlıyor ve 09.00’a kadar devam ediyor.
Alışverişte banka havalesi, çek ve senet gibi ödemeler kabul edilmiyor.
Sadece peşin alışveriş yapılabiliyor.
Ödemiş Belediye Başkanı Bekir Keskin, başlangıçtaki amaçlarına ulaştıklarını ve et fiyatlarının belirlenmesinde ilçenin söz sahibi olduğunu söylüyor.
Keskin’in şimdiki hedefi pazarın yanına et kombine tesisi de kurmak.
Ödemiş Belediyesi bunun için İzmir Kalkınma Ajansı’na bir proje hazırlığı içinde...
İZKA’dan olumsuz bir karar çıkması halinde ilçe kendi kaynaklarıyla bu yatırıma soyunacak.
Türkiye’de her bölge kendine özgü yerel kalkınma modelini yaratmak zorunda...
Tekrar ediyorum.
Tire, Ödemiş, Bayındır’da bu anlamda güzel gelişmeler oluyor.
Seçilmiş alanlara yapılan yatırımlar, akıllı bir pazarlama stratejisiyle hayata geçtiğinde çok hızlı geri dönüşler alınabiliyor.
Ödemiş’te yaşanan da budur.

İZKA’nın yöneticilerinin yerinde olsaydım

Kalkınma Ajansları’nı çok önemsiyorum. Neden mi?
Türkiye gibi büyük bir ülkenin merkezi kararlarla artık yönetilemeyeceği çok açık ortada...
İzmir Kalkınma Ajansı, Türkiye’de bir ilkti ve bir model yaratıldı.
Elbette ilk ve yeni olmanın avantajları olduğu kadar, dezavantajları da var.
Ama bu süreç artık geçti gibi gözüküyor.
İZKA, artık daha rafine ve daha yerel motifler peşinde koşuyor.
Ben İZKA’nın yöneticileri yerinde olsam herkesin okuyabileceği ve örnek alabileceği “başarı öyküleri” yaratırdım.
Hem başarılı insanlar ilgi çekiyor, hem de yeni fikirleri olanları özendiriyor.
İZKA, vereceği yeni desteklerde kamunun değil, girişimcilerin önüne açmalıdır.
Bu sayede hem beyin göçünü önlemelidir, hem de yerel kalkınmayı teşvik etmelidir.

Zirve yarışında bu hafta çok kritik

Geçen hafta sonu Ege futbolu için tam bir kabus yaşandı.
İzmir’in takımları yenildi, Denizlispor’un işi daha da zorlaştı.
Her zaman tekrarladığım bir şey var.
O da bazı eleştirileri sezon sonuna bırakmak..
Kalan yedi haftada çok şey değişebilir. Takımlarımız hem ligin zirvesini zorlamalı, hem de kümede kalma mücadelesini son dakikaya kadar, bırakmamalıdır.
Ne tribünler, ne de deplasmanlara giden otobüsler boş kalmamalıdır.
Buca’nın bana göre bir kaybı yok; ama Altay da, Karşıyaka da bu haftayı boş geçirmemeli.