Paylaş
Rekor 2005’te kırılmış.
100 dosya dava konusu olmuş.
2006’da 22, 2007’de 9, 2008’de 19 ve bu yıl 9 dava açılmış.
Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü teknisyenlerinin yaptığı inceleme sonucunda tutulan raporlara göre gerçekleştirilen bu hukuki girişimler, bir süredir İzmir’de en fazla tartışılan konuların başında geliyor.
Davalar açılıyor; Büyükşehir İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı ve Hukuk Servisi de, itiraz edilen bu planlar için sürekli savunma hazırlıyor.
Düşünebiliyor musunuz, 159 devam eden dava...
Öyle konular var ki; çözüm bulunmazsa bir arpa boyu bile gidemezsiniz.
Örnek mi?
Alsancak’la Turan arasındaki 550 hektarlık alanı gökdelenlerle ticaret merkezine çevirecek, yerli ve yabancı yatırımcıyı çekecek, İzmir’in çehresini değiştirecek “Yeni Kent Merkezi” planı en medyatik olanı...
Yapımı 11 yıldır yılan hikayesine dönen, kentin göbeğinde utanç çukuru gibi duran Basmane’deki Dünya Ticaret Merkezi projesi de bir diğeri.
Bundan kısa bir süre önce CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi verdi. Ersin, şunları sordu:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin gelişmesi için yaptığı çalışmalar neden engelleniyor? Son dört yılda, Ankara ve İstanbul valilikleri, her iki kentin büyükşehir belediyelerinin imar planı düzenlemeleri ve ilçe belediyeleriyle yaptığı protokollere karşı kaç iptal davası açtı? Aynı sürede Adana, Konya ve Kayseri’de valiliklerin açtığı iptal davası var mı, varsa sayısı ne?”
¡
Başbakan Erdoğan, henüz bu soruları yanıtlamış değil.
Ama tartışmaların alevlendiği günlerde Büyükşehir eski Başkanı Burhan Özfatura, şöyle bir öneride bulunmuştu:
“Çözüm Ankara’da değil, İzmir’de... Vali Cahit Kıraç, Bayındırlık raporlarıyla dava açmak zorunda bırakılıyor. Vali Kıraç ve Başkan Aziz Kocaoğlu, bürokratlarını karşısına alsın, birlikte toplantı yapsın. Bu iş ancak o zaman çözülür. Başkanlığım sırasında dönemin valileri Vecdi Gönül ve Kutlu Aktaş’la hep böyle yapardık. Sık sık kahve içmeye gider, konuları soruna dönüşmeden çözerdik. Yoksa bunları konuşmaya devam ederiz, İzmir’e de yazık olur...”
İstanbul’a ne zaman gitsem benzer sorularla karşılaşıyorum.
Yatırımcılar İzmir’in yatırım iklimini yakından takip ediyor.
Ve ne yazık ki...
Bu gelişmelerden olumsuz etkileniyor.
¡
Geçenlerde Vali Kıraç’la sohbet ederken, yine aynı konu açıldı.
Kıraç, bir öneride bulundu ve şöyle dedi:
“Bu süreçten kim mutlu olabilir ki... İzmir’in Valisi olarak kentin gelişmesini en fazla ben isterim. Gerçekten de Türkiye’nin genelini bilen bir kişi olarak İzmir’in potansiyelini çok iyi görüyorum. Ama önüme dosyalar geliyor. ‘Şu planının bu bölümleri eksik’ deniyor. Eksik olana eksik demek benim görevim. Örneğin; benim verdiğim bazı kararların dava konusu yapılmasına kesinlikle üzülmüyorum. Aksine memnun oluyorum. Bir yanlışım varsa düzeltilir. Bundan da hiç gocunmam. Ama herkes şunu bilsin. Vali olarak hukuk çerçevesinden çıkmam, çıkamam...”
Eski Başkan Burhan Özfatura’nın önerisini hatırlattım ve bir girişimde bulunup bulunmayacağını sordum.
Vali Kıraç’ın yanıtı şöyle oldu:
“İzmir için beraber düşünmeliyiz. Kurumlar arası çekişme olmaz. Plan yapıcıları yakında bir araya getirip, buluşturacağım. İzmir’in Valisi kentin önünü tıkamaz, açar. Komiteler toplansın, uzlaşsın, geleceği öyle planlasın. Yeter ki, kimsenin itiraz edemeyeceği planlar ortaya çıksın. Bir daha dava konusu olmasın...”
¡
Bu iyi niyetli yaklaşımları kentin önünü tıkayan sorunların aşılmasında çok önemli görüyorum.
Bugüne kadar Bayındırlık bürokratları çok eleştirildi.
Vali Kıraç, belki bundan sonraki süreçlerde İl Özel İdare’den, farklı teknik bölümlerden bir komisyon kurabilir.
Bu komisyon büyükşehir ve ilçe belediyelerin bürokratlarıyla oturup, kenti planlayabilir.
Bundan da İzmir kazanır.
Paylaş