Türkiye tezlerinde çok haklı

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO zirvesi öncesi önemli bir konuşma yaptı ve dedi ki;
“50 yılı aşkın zamandır Avrupa Birliği kapısında bekletilen bir Türkiye var. Ve şu anda NATO üyesi ülkelerin hemen hemen tamamı AB üyesi. Türkiye’yi Avrupa Birliği kapısında 50 yılı aşkın zamandır bekleten bu ülkelere buradan sesleniyorum. Önce gelin Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın ondan, sonra biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç’in de önünü açalım...”
Türkiye’nin bu süreçte eksikleri olabilir.
Ev ödevlerimizi tam yapamadığımız da söylenebilir.
Ve hatta demokrasimizde hatalarımız da olabilir.
Ama söyler misiniz; Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yaptığı yanlışlar yok mu?
Türkiye gibi bir ülke 50 yıl bekletilir mi?
Hem ekonomik, hem de demokrasi standartları olarak Türkiye’nin çok gerisinde olan birçok ülke Avrupa Birliği’ne alınmadı mı?
NATO zirvesinde herkes Türkiye’nin İsveç kararını bekliyor, merak ediyor.
Dış ilişkilerde diplomasi, ülke menfaatleri dikkate alınır.
Elbette yapılacak görüşmeler sonucunda Türkiye’nin kararı değişir mi bilemeyiz.
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından İsveç’in üyeliği için biraz daha beklemesi ve Avrupa’nın bir adım atması isteniyor.
Bence Türkiye tezlerinde sonuna kadar haklı...
Aslında Türkiye Avrupa’ya çok daha fazla şey katar.

Vize problemi artık çok sıktı

VİZE sorunu gerçekten de büyük sıkıntı olmaya devam ediyor.
İnsanların seyahat özgürlüğü var.
Bu Avrupa Birliği’nin en önemli mottolarından biri aslında...
Ama gelin görün ki; vize için günlerce, aylarca bekliyorsunuz.
Aldığınız vize de seyahatiniz kadar oluyor.
Bu Türkiye’ye, Türk insanına yapılmış büyük bir haksızlık...
Üstelik insan haklarına da aykırı...
Diplomasi kaynaklarını okuyorum; bazen de konuşuyorum.
Diyorlar ki;
“Bütün bu yaşananlar yoğunluktan, talepten kaynaklanıyor...”
Talep artmış olabilir.
Ama vizeler bir ücret karşılığında oluyor.
O zaman daha fazla personel çalıştırılır, bu yoğunluk azaltılır.
Bence vize sorununu konuşmak artık Türkiye’nin değil; Avrupa’nın ayıbıdır.

Elon Musk Zuckerberg
kapışmasını kim kazanır?

Twitter’ın sahibi Elon Musk, Zuckerberg’i kafes dövüşüne davet etmişti. Zuckerberg de; rakip bir sosyal medya platformu Threads’i kurunca Musk Meta CEO’su Mark Zuckerberg’e karşı daha sert ifadeler kullanmaya başladı.
Herkes gibi ben de bu atışmayı ve çekişmeyi ilgiyle izliyorum.
Musk aslında herkesi şaşırtan kararlar alıyor.
Önce mavi tık için ücret talep etti sonra da Twitter’ın normal kullanıcılar için tweet görüntülemesine kota getirdi.
Threads ise ilk gününde 30 milyon kullanıcıya ulaştı.
Musk, Threads hakkında “Rekabet iyidir, kopya çekmek ise değildir” diye bir yorum yaptı ve Twitter’a benzediği için Meta’yı dava edeceğini söyledi.
İki büyük dijital platformunun bu kavgasını kim kazanır bilemem, ama ilginç şeyler olduğu bir gerçek...

Twitter mı, Threads mi?

ŞÖYLE bir algı var.
“Gazeteler bitti, gazeteler okunmuyor, herşey dijitale kaydı...”
Dijitalin büyüdüğü bir gerçek ama haberciliğin ölmsi sözkonusu değil.
O yüzden gazeteler de, yani yazılı medya da daha uzun yıllar bizimle olacak.
Dijital platformların kaynağı zaten gazeteler ve bu gazeteleri hazırlayan haberciler, içerik üreticileri...
Sadece yayınları dijital platformlardan yapanlar da var, biliyorum sayıları da artacak.
Ama inanın etkisi, gücü hala sınırlı...
Yaşayarak gören biri olarak söylüyorum.
Kağıt ölmez, gazeteler içerik üretmeye daha uzun yıllar devam eder.
O yüzden “Twitter mı, Threads mi?” sorusunun cevabını elbette kullanıcılar belirleyecek.
Ancak Twitter da; Threads de; gazetelerin sunduğu haberleri vermeye, tartışmaya devam edecek.