Paylaş
Birincisi, cumartesi akşamı oynanan Göztepe–Karşıyaka maçını... İkincisi de salı akşamı Şükrü Saraçoğlu Stadı’ndaki dünyada kadın ve çocukların seyrettiği ilk maçı...
Atatürk Stadı’nda yaklaşık 25 bin kişi var. Göztepe çok sıkıntılı bir süreçten çıkmış, yedi yıl sonra Karşıyaka’yla karşılaşıyor. Herkesin gözü İzmir’de, bütün dikkatler Atatürk Stadı’nda...
Aslında sahadaki futbol kadar tribünler daha çok merak ediliyor. Ama tam bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Stadın yarısından çoğu boş. Kadın seyirci sayısı, çocuk sayısı az. İyi ki de az...
Çünkü her iki takım da bir küfür ordusu kurmuş.
“İzmir’in ağası her zaman biziz” sloganı dışında küfürsüz tek bir söz yok.
Önümde oturan birkaç kadın taraftar, maç boyunca başlarını öne eğmekten başka bir çare bulamıyorlar. Zaten çocuklarımızın ve kadınlarımızın rahat maç seyredebilecekleri bir fiziki ortam da yok.
Ne tuvaletler tuvalet, ne de bir şeyler atıştırmak istese doğru dürüst yenebilecek bir lokma bir şey yok.
İşte böyle bir fotoğraf...
* * *
Diğer tarafta ise Şükrü Saraçoğlu Stadı...
Dünyadaki ilk uygulama... Fenerbahçe’nin sahası kapalı, Federasyon bir yönetmelik değişikliği yapıyor ve kadınların, 12 yaş altındaki çocukların maçlara gitmesini sağlıyor.
Tribünlerde 45 bin seyirci var. Doğruyu söylemek gerekirse, Fenerbahçe dışında bir günde organize olabilecek hiçbir kulüp olamaz. Etraf rengarenk... Kameralar tribünleri dolaştıkça herkesi kıskandıracak görüntüler... Belki Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum, belki yaşanan sıkıntılı süreç, sebep ne olursa olsun taraftarın müthiş bir desteği var. Kadınlar ve çocuklar tribünlerde, erkekler kaldırımda...
Sahadaki sonuç bence çok önemli değil. Ben tribünlerdeki bu heyecanı, isteği, taraftar bilincini anlatmaya çalışıyorum.
* * *
Birkaç gündür yazdıklarım sadece spor yazısı değil. Gelen mesajlardan anlıyorum ki, bana destek olanlar da var, eleştirenler de... Ama inanın; toplumun ruh hali, takımlarımızı yöneten iradenin aldığı kararlar, bir kentin olaylara yaklaşımı tribünlere de yansıyor.
Kabul edelim ki...
Futbol artık sadece futbol değil. Büyük bir endüstri... Böyle olunca milyarlar dönüyor, on binler için iş kapısı anlamına geliyor. Arkasında müthiş bir eğlence sektörü var. Ve farklı bir sosyal hayat...
O yüzden yıllardır ısrarla ve tekrar ederek yazıyorum.
Statlarımızın fiziki şartları iyileşmedikçe, günümüzün ihtiyaçlarına göre dizayn edilmedikçe başarının yakalanması da zor, küfürün azalması da...
Bugünün statları da artık birer futbol mabedi, her biri birer cazibe merkezi...
Etraflarında alışveriş merkezleri, restoranlar, kafeler, sinemalar, kısacası yaşama alanları var. İnsanlar maçtan maça değil, maç dışında da buralarda vakit geçiriyor.
Öyle de olmalı. Maç sadece 90 dakika... Oysa bu büyük alanların 90 dakika dışında da yaşaması lazım. Ama maç günlerinde de buraların festival alanına dönüşmesi lazım.
İnanın bu böyle...
* * *
Alın iki fotoğrafı ve iki maçın görüntülerine yorumu siz yapın.
Farkları bulun...
Olması gerekenleri alt alta yazın.
Bugünkü Atatürk Stadı’na çocuklarımızın ve kadınlarımızın gitmesi neredeyse imkansız.
Kadınların yerinde olsam gitmezdim.
Gidenlerin de nasıl pişman olduklarını gözlerimle gördüm.
Görev bu kenti yönetenlere düşüyor. Lütfen sporu sadece spor olarak görmeyin; arkasında toplumun ruh halini de inceleyin, dünyadaki değişimi izleyin.
Göreceksiniz, bugünkü fotoğraf istenilenin çok gerisinde...
Ve son sözüm kulüplerimizin yöneticilerine...
Şeref tribününde oturup sadece maç seyreden yöneticilerimize...
Küfür ordusu 90 dakika görevini yaparken, bırakın kadınlarımızı, hepimizin başını eğmemize neden olurken; gol sevincini yaşamayı bilmeyen kendini bilmez birkaç fanatiğin attığı fişeğe ses çıkarmayan, tepki göstermeyen...
Ayağa kalkıp bunun önüne geçmeyen yöneticilerimize...
Spor yöneticiliğe ve kulüp başkanlığı sandığınızdan da önemli bir misyon gerektiriyor.
Hepinize de çok önemli görevler düşüyor.
Paylaş