Toplumun gergin olduğunu gösteren güzel bir örnek

İZMİR’deki büyük bir grubun İnsan Kaynakları Koordinatörlüğü’nü yapan bir dostumuzla geçen gün sohbet ediyorduk.

Haberin Devamı

Alacakları üst düzey bir pozisyon için yaptıkları görüşmelerde geçen ilginç bir diyaloğu aktardı.
Görüşme sırasında adayların bir kısmı okudukları okulları, deneyimlerini anlattıktan sonra doğum yerleriyle ilgili açıklamalarda bulunmuşlar.
Daha doğrusu açıklama yapmak ihtiyacı hissetmişler.
“Nüfusumda şu yazıyor, ama aslen İzmirliyim” gibi başlayıp devam eden cümleler.
Arkadaşım şunları söyledi:
“Bu toplumun ne kadar gergin olduğunu gösteren somut bir örnek... Her şirket kendisine en uygun adayları arar. Bunun için bazı görüşmeler yapar, şirketin kimliğine uygun kişileri bulup çıkarır. Biz de öyle yapıyoruz. Gelişime, değişime açık, kurumumuzu daha ileriye götürecek insanlarla çalışmak istiyoruz. Uyumlu, disiplinli, yenilikçi kişileri tercih ediyoruz. Ama kriterlerimizde o kişinin nerede doğduğu yoktur. Önemli olan bize katacaklarıdır. Ama son dönemde yaptığım görüşmelerde adaylar böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissediyorlar. Buna gerçekten çok üzüldüm. Yıllardır, yüzyıllardır aynı coğrafyada; kökeni ne olursa olsun beraber yaşamız insanlar neden böyle bir gerginlik yaşasın?”
Benzer olaylarla ben de karşılaşıyorum.
Ben de bu değerli dostum gibi çok üzülüyorum.
Doğduğumuz yer mi önemli, yaptıklarımız mı?
Kütüğümüzün nerede oldu mu önemli; yoksa çalıştığımız yer mi?
Daha önce açıklama yapmak ihtiyacı duymayan bu insanlar; şimdi neden böyle konuşmak zorunda kalıyorlar?
İşte siyasilerin bu soruların cevaplarını vermesi gerekiyor.
İzmir ya da İstanbul; ya da Yozgat, Urfa, Antep, Diyarbakır...
Ya da Trabzon, Samsun, Sinop...
Çanakkale, Tekirdağ ya da Edirne...
Sizce bir farkı var mı?
Size göre bir kriter mi?
Demokrasiye bağlıysa, içi insan sevgisiyle doluysa...
Dürüstse, samimiyse...
Sözünün eriyse, adaletliyse...
Vatanını seviyorsa, gelecekle ilgili hayalleri varsa...
Vicdanlıysa...
Doğduğu yer önemli mi?
Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Her zamankinden çok daha fazla sağduyuya ihtiyaç duyduğumuz bir dönem... Soğukkanlı olmalı, Türkiye’yi Türkiye yapan değerlerden vazgeçmemeliyiz.

Haberin Devamı

CHP de, Ak Parti de dağınık

Haberin Devamı

CUMHURİYET Halk Partisi’nde kongre süreci devam ediyor. Karşıyaka İlçe Kongresi’ndeki yapılan konuşmalar gösteriyor ki; partide bir gerginlik var.
Oysa yerel seçimlerin üzerinden daha bir yıl geçmedi.
29 Mart seçimlerinde 30 ilçenin 28’ini alan CHP, büyük bir başarıya imza attı.
AK Parti, seçim yenilgisinin getirdiği ruh halini daha atabilmiş bile değil.
Geçtiğimiz günlerde İl Başkanı Ömür Kabak, 17 ilçe başkanının istifalarını alarak Özal’vari bir adım attı ve teşkilatı yenilemekten başka bir çare bulamadı.
İzmir’de böyle bir fotoğraf varken; CHP’nin böylesine dağınık bir görüntü sergilemesine anlamak mümkün mü?
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kimsenin CHP’den büyük olmadığını hatırlatmış ve şöyle bir cümle kullanmış:
“Yeni belediye başkanı seçilen ve başkanlığı yeni öğrenenler eleştiri yaparken, fikir beyan ederken daha dikkatli olmalı...”
CHP’li İl Genel Meclisi Üyesi Mehmet Arısoy, 81 vilayet içinde en kirli kentin İzmir olduğunu söylüyor.
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Kent A.Ş. işçileriyle ilgili yalnız bırakıldığına inanıyor. Bornova Belediye Başkanı Kamil Okyay Sındır ile Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı arasında atık tesisle ilgili fikir ayrılığı devam ediyor.
Bana göre bunun tek bir nedeni var. Diyalogsuzluk ve koordinasyon eksikliği...
Aslında bu söylediklerim sadece CHP için değil, bütün partiler için geçerli...
CHP’de ya birileri çıkıp ağabeylik yapacak ya da yaklaşan seçimler CHP için zor geçecek.
AK Parti’de de seçim ezikliği atlatılmadıkça, 2011’de çok farklı alternatifler çıkacak.
Bugünkü görüntü bunu çok net gösteriyor.

Yazarın Tüm Yazıları