Tek yapmamız gereken ekonomiye odaklanmak

Türkiye’nin birinci gündemi artık ekonomi olmalı diye...
Geçen gün işsizlik rakamları açıklandı.
İşsiz sayısı 2019 yılı eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişi oldu. İşsizlik oranı da 2.4 puanlık artışla yüzde 13.8 seviyesinde gerçekleşti.
Ama asıl dikkat çeken ayrıntı genç işsizlerde yüzde 4.5 puanlık artış var.
26.1’lik oran belki de ilk defa karşımıza çıkıyor.
Şimdi sakin ve stratejik kararlar almalıyız.
Ben Türkiye’nin potansiyelinin çok altında bir performans gösterdiğini düşünüyorum.
Çünkü Türkiye’nin her yerine gidiyorum.
Gerçekten de çok iyi üretim yapan fabrikalarımız var.
Dünyanın her yerine ihracat yapıyorlar.
Demek ki; rekabet edilebilir bir kapasiteye ve kaliteye sahipler.
Türkiye’nin temel meselesi istikrar ve kurumsallaşmada; dolayısıyla kendi markalarımızı yaratmada zorluklar yaşıyoruz.
Bu kadar iyi üretim yapan tesislerin kendi markalarıyla bu ürünleri satması gerekiyor.
Tekrar ediyorum; Türkiye her zaman daha iyisini yapabilir.
O yüzden bundan sonra, özellikle de 2020’de yeni bir ekonomik model ve kalkınma için çalışmalıyız.
Genç işsizlere umut vermeliyiz.

 
Sadece oranlara takılmayalım

EĞİTİM sistemiyle çok oynadık. Birkaç yılda bir sistem değiştirdik. Bunun sıkıntıları hep yaşıyoruz. Aslında Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da her fırsatta bunu dile getiriyor. Gençlerimizin meslek edinmelerine yardımcı olacak sistemler geliştirmeliyiz. Zaman zaman gençlerin katıldığı panellere katılıyor, onlarla sohbet ediyorum.
Gençlerimizin geleceğe daha hazır olmalarını sağlamalıyız.
Herkes üniversite okumak istiyor, hepsinin hakkıdır.
Ama ya meslek liseleri, sanayimizin nitelikli insan talebi, bazen bunları unutuyoruz.
Birçok sanayici arkadaşımla konuşuyorum.
Nitelikli personel bulmak konusunda sıkıntı yaşadıklarını söylüyorlar.
Ben üniversite sanayi işbirliğine her zaman inandım.
Kurumların konuşmaları ve diyalog içinde olmalarını önemsiyorum. Ama geniş bir tabana yaygınlaştırılmalı.
Yani üniversiteler için değil; teknik meslek liseleri için de bu uygulamaların yapılması gerekiyor.
Sadece genç işsizlik rakamlarına bakarak bu tabloyu yorumlamak doğru olmaz.

 
Takım olmak başka bir şey

AVRUPA liglerini takip ediyorum; örneğin Fransa’da Paris Saint Germain açık ara lider... Örneğin Barselona koptu gidiyor. Avrupa’nın birçok ligi böyle... Bizde ise herkes şampiyon olabilir. Yani heyecanlı bir Süper Ligimiz var.
Tabii madalyonun bir tarafı böyle, diğer tarafının ise gerçekten sorgulanması gerekir.
Çünkü üç büyükler her zaman olduğu gibi milyonlarca euro harcayarak takım kurdular.
O takımlar Sivas’ın, Yeni Malatya’nın, Başakşehir’in, Kasımpaşa’nın, Alanya Aytemiz’in önünde tel tel dökülüyor.
Yani artık üç büyükler maçlara favori olarak çıkmıyor.
Ben aslında seviniyorum.
Çünkü bir Sivas, bir Başakşehir hepsinden daha iyi futbol oynuyor.
Daha doğrusu takım futbolu oynuyor.
Takım olmak için pahalı bir kadro kurmak yetmiyor.
Her şeyde olduğu gibi...
Ruhunla, gönlünle oynadığında her şey başka oluyor.

 
Aralıkta bir ilkbahar
ama ne kadar normal

DÜN biraz Alsancak’ta yürüdüm. Müthiş bir hava vardı. Elbette aralık ortasında bahar havası yaşamak hoşuma gitti. Ama kışa girmişken bu hava hepimizi ürkütüyor. Yaz sıcaklığını yapmalı, kış soğukluğunu... “İklim değişikliği” derlerken hepimiz çok uzak bir gelecekte zannettik. Oysa değilmiş. İklim değişmiş. Yoksa aralıkta neredeyse gömlekle sokakta yürüyüş yapılır mıydı?