Paylaş
Gün içinde bazen unutuyorum, ama canımı acıtan yeni bir haber geldiğinde yine alt üst oluyorum. Bir fotoğraf alıp beni bir başka yere götürüyor. Sessizleşiyorum, neşem kaçıyor, yemek bile istemiyorum.
Biliyorum; hepimiz böyleyiz.
İnsan ikilemde kalıyor. Bir dostum dün “İyiyim bile derken çekinmeye başladım” dedi.
Terör denilen şeyin yapmak istediği de bu...
Kimyamızı bozmak, bizi toplumsal bir depresyona sokmak...
“Hayat devam ediyor” demenin bile zor olduğu günler işte...
Bu günler de geçecek, ama tadımız tuzumuz yok inanın.
Turizmde eyleme geçmek şart oldu
Turizmde bu yılın çok zor geçeceği gerçekti. Son olaylardan sonra daha da zor geçeceği kesin... Ankara’daki saldırının olduğu gece dünya televizyonlarına baktım; birinci haber Türkiye’ydi. Suriye’de yaşananlar ortada ve yakın bir gelecekte düzelme ihtimali bulunmuyor. Güneydoğu’daki terör olayları da televizyonların yakından takip ettiği olaylardan biri...
Turizmcilerin geçtiğimiz haftalarda birçok önerisi oldu.
Turizm Bakanlığı da; hafta başında bir eylem planının açıklanacağını açıkladı.
Doluluk oranlarının yüzde 40’larda düştüğünü biliyoruz.
İç turizmi canlandırmak belki bu yılı biraz telafi edebilir, ama bunun gelecek yılları da var.
O yüzden dış tanıtımı kesmemek gerekir.
Turizmcilerin önerilerinden biri de yurtdışı çıkış fonuna eklenecek katkı payının bu yıl sadece dış tanıtımda kullanılmasıydı.
Bana bu iyi bir fikir gibi geliyor.
Bu katkı yurtdışına çıkışları azaltmaz, ama çıkanların da bir katkıda bulunmalarını sağlar.
Bu karmakarışık gündemde bazı şeyler ertelenebilir ama turizm hareketlerinin aylar öncesinden belirleneceğini düşündüğümüzde bu planın gecikmeden hayata geçirilmesinde büyük fayda bulunuyor.
Ruhumuza iyi geldiği kesin
“İzmir Partisi” kulağa hoş geliyor.
İzmirlilik ruhumu kabartıyor.
Biraz şovenlik de yapsak; neden olmasın dedirtiyor.
Geçmişte birkaç kez denendi. İyi ve somut adımlar tam atılacaktı ki; o siyasetin kısır tartışmalarına takılıp kaldı.
Olur mu?
İzmir’in sorunlarını tartışmak, çözüm üretmek için kulağa hoş gelen bir fikir...
Ama gelin görün ki; yan yana bile gelmekten çekinen siyasetçiler için bu işleri gerçekleştirmek zor iş...
Yine de moral bozmak istemiyorum.
Bugün böyle prim yapan siyaset; bakarsınız yarın yapmaz.
Yapmadığı zaman da bugüne kadar devletten çok şey istemeyen ama daha fazlasını veren İzmir akıllara gelir; İzmir Partisi’ne üye olan her vekil de bu kentin haklı isteklerini yerine getirmek için güçbirliği yapar bakarsınız.
SİT, ÇED
Eskiden SİT deyince herkes ayağa kalkardı. Aman ha SİT’e takıldın mı yanardın. Cevap bugün mü gelir, önümüzdeki ay mı, önümüzdeki aylarda mı artık bilinmezdi. SİT deyince kimse bir şey yapamazdı.
Şimdi de ÇED...
Körfezin ÇED’i gelecek de, projeler yapılacak da, tarama başlayacak da, büyük gemiler için kanal açılacak da, liman büyütülecek de, gelen limanlar İzmir’in ekonomisini büyütecek de...
Ne ÇED’miş kardeşim...
Paylaş