Paylaş
Livaneli öldüren kadınlar için “Keşke Özgecan, Ceren, Emine, Şule ve benzerlerinde silah olsaydı katil erkekleri gebertseydi...” ifadesini kullanarak, “İşte bu ülke hepimizi bu uç noktalara kadar getirdi” dedi.
Bu mesajlar çok eleştirildi, sosyal medya birkaç gündür bu paylaşımları konuşuyor.
Ben her türlü silaha karşıyım, silahsızlanmayı savunuyorum.
Kimsenin elinde, evinde silah görmek de istemiyorum.
Ama dediğim gibi bu mesajı Zülfü Livaneli gibi Türkiye’nin çok iyi tanıdığı bir isim yapınca ve bu kadar sert yapınca kıyamet kopuyor.
Ben tavrımı söyledim; silaha karşıyım ama son dönemde artan bu şiddet meselesinin de masaya yatırılması gerektiğini düşünüyorum.
Siyasetçiler her ölümün ardından bir söz veriyorlar ve adalet reformunda bu konuya ayrı bir önem vereceklerini söylüyorlar.
Eminim hepsinin içi acıyordur, vicdanlarda bu kapanmayacak bu yarayı iyileştirmek için çaba gösteriyorlar.
Artık biz çaba değil; aksiyon bekliyoruz.
Özellikle kadın cinayetlerini önleyecek yeni düzenlemeler istiyoruz.
Bu konuda hiçbir partinin değişikliğe itiraz edeceğini düşünmüyorum.
Bakın gazetelere dün üç kadın daha öldürüldü.
Didem Mengü’yü önce dövdüler, sonra boğdular, sonra da bavula koyup bir yere attılar.
Zehra Erdemir boğazı kesilerek öldürüldü. Saldırgan bir kişiyi de kalbinden bıçaklayarak ağır yaraladı.
Aslı Şahin sopayla dövüldü, boğularak öldürüldü.
Şu vahşeti görüyor musunuz?
Her ölümden sonra yazıyorum.
Bir erkek olarak utanıyorum; diye...
Siz utanmıyor musunuz?
Türkiye’nin tahammülü kalmadı.
Vicdanlarımız rahat değil.
Artık yasal düzenlemeleri yapın, ne duruyorsunuz.
Körfez geçişi ne oldu?
BU projeye karşı olanlara ben de karşıyım. Siz İzmir’in bu nüfusla kalacağını mı düşünüyorsunuz. Şimdiden 5 milyonu geçtik. Ve İzmir biraz daha parladıkça bu göç artacaktır. Nitelikli göçten korkmuyoruz. Ama bunu da yönetmemiz gerektiğini her fırsatta yazıyorum.
İzmir’in birinci problemi ulaşımdır, ulaşım altyapısıdır. Rötuşlarla bir yere kadar idare edebilirsiniz, sonra yine tıkanmalar olur. Büyük projeler şarttır. Körfez geçişi de o projelerden biridir.
Türkiye’nin geleceğine
hep inananlardanım
SİYASETE hep mesafeli oldum. Ama gazeteci olarak siyasetin merkezinde olmaktan kaçamadım. Çünkü Türkiye gibi ülkelerde siyaset çok belirleyici oluyor.
Ama şunu görüyorum.
Türkiye uzun bir süre siyaseti gündemin birinci maddesi olmaktan uzaklaştırmalı.
Türkiye büyük bir ülke ve sorunları da büyük...
Dünyanın dijitalleştiği, yeni ekonomik gerçeklerin ortaya çıktığı bir dönemde bırakın siyaseti siyasetçiler yapsın.
Biz Türkiye’yi nasıl daha iyi bir geleceğe hazırlayacağımızı konuşalım.
Elbette siyasetsiz olmayacağını biliyorum.
Siyasetçilerle de daha güçlü demokrasi taleplerimizi konuşalım.
Çünkü şunu da iyi biliyorum.
Gelecek yüzyıl demokrasiye yeni şekil verecek, güçlü sivil toplumu olan, adaleti bir kuyumcu hassasiyetiyle işleyen ülkelerin olacak.
Ve Türkiye bütün bunları yapabilir.
Türkiye’nin eksikleri olsa da geniş bir demokrasi deneyimi ve kültürü var.
Ben Türkiye’nin geleceğine hep inananlardanım.
Şu sosyal medya grupları meselesi
ŞİMDİ Whatshapp yeni yılla birlikte bir özelliği hayata geçiriyor. Artık oluşturulan gruplara onay alınmadan katılamıyorsunuz. Bence çok doğru bir adım... Çünkü hayatın akışı sosyal medyayı güçlendirdi.
Mektuplaşma çoktan bitti zaten; mailler de kalktı, telefonu bile zaman kaybı gibi görenler Whatshapp benzeri sosyal medya hesaplarından mesajlaşmayı tercih ediyor.
Kimseyi eleştirmiyorum, ben de kullanıyorum.
Ama bir sabah kalktığımda tanımadığım yüzlerce kişinin içinde de kendimi bulmak istemiyorum.
Çünkü bir yere eklendikten sonra çıkmayı da ayıp buluyorum.
Eminim siz de aynı duyguları yaşıyorsunuzdur.
O yüzden bu özellik benim gibi düşünenleri rahatlatacak.
Paylaş