Paylaş
Devlet kural koysun, denetlesin, tekrar gelip baksın filan istiyoruz.
İyi de; devletin imkanları sınırsız değil, insan kaynağı da bu kadar kötü kullanılamaz.
İmar barışı yapılıyor, hala bakıyorum yeni imalatları eskiymiş gibi gösterip aftan yararlanıyoruz.
Yalan beyanda bulunup devleti kandırmaya çalışıyoruz.
Utanmadan bilirkişileri bilmez, bilemez haline getiriyoruz.
Zannediyoruz ki, zafer kazanıyoruz.
Asıl kendimizi kandırıyoruz.
***
Dün baktım, bazıları çiğ ıspanak yiyor.
Güya, akıllarınca ıspanağın zehirli olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.
İyi de arkadaş; insanlar zehirlenmiş, hastaneler dolmuş.
Sen o çiğ ıspanağı yesen ne olur, yemesen ne olur?
Herhalde ıspanaktan zehirlenen tek ülke vatandaşı bizizdir.
***
Birkaç günlük döner yedirenler mi ararsın, birkaç günlük pastaları günlük diye satanları mı?
Bazen Tarım Bakanlığı ayıplı liste açıklıyor.
Bakıyorum, ben utanıyorum, yapanlar utanmıyor.
Zeytinyağı diye ayçiçeğini satanlar; sucuğa at eti, eşek eti, domuz eti koyanlar, etsi bile sucuk yapanlar...
Var, merak ediyorsanız listelere bakın.
Siz utanırsınız, onlar utanmazlar.
Tekrar ediyorum.
Devletin kontrol etmesini bekleme arkadaş, sen kendini kontrol et.
Nerede eski fuarlar
HERKES bu cümleyi kullanıyor değil mi?
“Nerede o eski İzmir fuarı...”
Ben de özlemiyor değilim.
Zeki Müren’i, Ajda’yı, Sezen’i, Nilüfer’i, Ferdi Özbeğen’i, Ümit Besen’i, Coşkun Sabah’ı...
Ve...
Yüzlerce sanatçıyı izlediğimiz, dinlediğimiz ah o eski fuarlar...
Ve yine...
İlk kez gördüğümüz arabaların yeni modelleri...
Ne renkli fuarlardı.
Lunapark’a gitmek için günlerce babamı, annemi zorlardım.
Gitmişken de hayvanat bahçesine gitmeden olmazdı.
Hayatımda ilk defa kaybolduğum yerdir hayvanat bahçesi, polisle de ilk tanıştığım yerdir.
Yani bende anısı çoktur.
Kültürpark içindeki fuzuli işgalciler şimdi tek tek tahliye ediliyor.
Oysa eskiden işgalci değil, cazibe merkeziydiler.
Aslında cazibe merkezinden işgalci konumuna düşmeleri biraz da kendilerindendir.
O günün moda akımları geçmiş, sanat dünyası değişmiş, imkanlar başka bir yere gitmiştir.
Değişmeyince demode oluyorsun ve işgalci konumuna düşüyorsun.
Kültürpark’ı daha iyi değerlendirelim
YALNIZ şunu da not düşmek isterim.
Kültürpark’ı daha iyi kullanmamız gerekir.
Bence kültürün, sanatın merkezi haline getirmeliyiz.
Her ne kadar eğlence bugün ne devletin, ne belediyelerin gündeminde olmamasına rağmen ben ısrarla eğlence sektörünün bir kent için çok önemli olduğunu her fırsatta vurguluyorum.
Eğlence deyince insanlar, barlar filan anlıyor.
Barlar elbette olmalı ama sanatın her alanı eğlence kavramının içine giriyor.
Çocuk parkları, oyun temalı merkezler de yine eğlence olarak algılanmalı.
Ben Kültürpark’ın 24 saat yaşayan bir yer olmasını istiyorum.
Tıpkı Kemeraltı gibi...
Şehir dışına bazı şeyleri atabiliriz ama kent içinde de birçok aktiviteyi yapmalıyız.
Ben de diyorum ki...
Kültürpark’tan daha iyi bir yer var mı?
Kurumları değerli yapan insandır
PINAR Karşıyaka’yı bu yıl çok beğeniyorum. Geçenlerde de yazdım, mücadeleci bir takım yaratılmış. Ben keyifle maç seyrediyorum. Ve ekliyorum. İster bir kulüp olsun, ister bir şirket; yönetim çok önemli. Deneyim, istek ve kurgu o kadar önemli ki... Kurumlar elbette önemlidir ama kurumları da insanlar yaratır. Onlara değer katan da, değer kaybettiren de yine insanlardır. Aslında hepsi bir bütün... Pınar Karşıyaka markası büyük bir markadır, iyi yönetildiğinde o büyüklük daha da anlamlı oluyor. Dilerim yıl sonuna kadar başarı grafiği yükseklerde kalır.
Paylaş