Sanatla kültürle turizmle yoğrulmak






Deniz SİPAHİ
Haberin Devamı

VİYANA'nın en işlek sokağı Karntner Strasse'de yürüyoruz.

İzmir'de hiç de alışık olmadığımız bir hava; sıfırın altında bir derece...

Ama öylesine güzel kar yağıyor ki; ne üşüyen ellerimizin farkındayız ne de havuç gibi olan burunlarımızın...

Kar yavaş yavaş tutmaya başlamış; sağlı sollu ağaçlar bembeyaz olmuş bile...

Avusturya'nın geleneksel kıyafetleri içinde kızlı erkekli gruplar gece yapılacak konser biletlerini satıyorlar.

İlginç gösterileriyle dikkat çekmeye çalışıyorlar.

Ellerinde pankartlar, davetiyeler...

Bilgi almak için yanaşıyoruz.

Sanki konseri kendileri verecekmiş gibi çıkıyorlar kaldırımın üstüne minik bir pasaj söylüyorlar.

Sonra konserin yapılacağı salonu, yerini, saatini aklımıza yazıyoruz.

Gidilecek o kadar çok mekan ve alternatif var ki; ne yapacağımıza şaşırıp kalıyoruz.

‘‘Viyana'ya gelmişken mutlaka konsere ya da operaya gitmeliyiz’’ diye düşünüyoruz.

Grubun tercihi Karntner Strasse'nin başındaki Devlet Opera Binası'na doğru yoğunlaşıyor.

Bina, duruşuyla bir müzik kentinde olduğumuzun mesajını Viyana'ya geldiğiniz ilk dakikadan itibaren size veriyor.

Orada da bizi minik bir gösteriyle karşılıyorlar.

*

OPERA binası 1869 yılında Mozart'ın Don Juan'ı ile açılmış.

İçeri girer girmez etkileniyorsunuz.

Operanın sadece sahnesi bin 700 metrekareymiş ve dekor için tam 260 kişi çalışıyormuş.

Yılda 363 ayrı oyun sergileniyormuş.

Hergün farklı bir oyun, hergün farklı bir dekor...

‘‘Yer var mı?’’ diye soruyoruz.

Cevap olumsuz, biletler aylar öncesinden ayırtılıyormuş.

Her yıl şubat ayının üçüncü haftasında yapılan opera balosunda tuvaletli kadınlar, smokinli erkeklerin kurallara göre dizilip yaptıkları valsi anlata anlata bitiremiyorlar.

Gişideki görevliye bir biletin fiyatını soruyoruz.

Şaşırıp kalıyoruz; ön sıralardaki biletlerin 5 bin ile 7 bin Avusturya şilini arasında değiştiğini öğreniyoruz.

Yani 250 milyon lira ila 350 milyon lira arasında...

*

AMADEUS Mozart, Ludwig van Beethoven, Joseph Haydn, Johann Strauss ve diğerleri...

İsmi tarihe geçmiş bu müzik üstadlarının yaşadığı evler, sık gittiği mekanlar, yemek yedikleri, kahve içtikleri kafeler, restoranlar onlardan kalan anılarla süslenmiş.

Fonda onların müzikleri...

Grup olarak bizler ise 1559 yılında yapılan tarihi Schönbrunn Sarayı'nın içindeki bir konsere bilet bulabildik.

‘‘İzmir'in kimliği nasıl olmalı’’ tartışmalarına biraz yardımcı olur diye bu satırları yazıyorum.

Bir kentin gelişmesi için illa da on binlerce tüten fabrika bacası yapmak gerekmiyor.

Viyana sanatla, kültürle, turizmle yoğrulmuş bir kent...

Türkiye'de bunu yapabileceğiniz tek şehir İzmir... Ama gelin görün ki, 2001 İzmir’inde hala konser verebileceğiniz doğru düzgün bir salona bile sahip değiliz.

Yazarın Tüm Yazıları