Paylaş
Kendi ofisinde yeni şeyler tasarlarken, aynı zamanda Urla Müzik Akademisi’nin koordinatörlüğünü yapıyor.
Akademi 2009 yılında kuruldu. 11’inci yıllarında yine müthiş bir programla karşımıza çıkıyorlar. Alain Damiens klarnette, Radovan Vlatkovic ise kornoda masterclass programı yapacaklar.
Flüt, obua, klarnet, fagot, korno, trompet, keman, viyolonsel, gitar, piyano ve şan dallarında masterclasslar yapmışlardı.
Nefesli enstrümanlara ağırlık verilmiş olması bana göre Türkiye’deki önemli bir açığı da kapattı.
Erişilmesi zor hocalarla yetenekli gençleri buluşturmak Urla Müzik Akademisi’nin hep hedefi oldu.
Çok da iyi yaptılar.
Çünkü sanat böyle bir şeydir.
Akademik bilgi kadar usta bir sanatçının el vermesi de önemlidir.
Bence müzik kenti olarak bilinen yerlerin avantajı da bu oluyor.
Bugün Viyana, Berlin, New York, Paris öyle yerler...
Türkiye denince de akıllara İzmir gelsin istiyorum.
Elif Pekin diyor ki...
“Şahit olduğumuz olumlu kariyer yön değişikliklerine aracı olmak bizi gururlandırıyor. Şimdilerde kariyerlerinde başarılarını takip ettiğimiz birçok yetenekli gencimiz, UMA’da katıldıkları masterclasslarda tanıştıkları hocaların davetiyle, yurtdışında eğitimlerine yön verdiler. Her şey bir yana sadece bu bile UMA -Urla Müzik Akademisi’nin varlık amacını doğruluyor.”
Ne kadar güzel...
Urla’da bir müzik akademisinde buluştuğunuz bir usta sizi davet ediyor ve bu sayede hayatınız değişiyor.
Sanatı o yüzden seviyorum.
İnsanları bir araya getiriyor, kültürleri buluşturuyor, demokrasiyi, barışı güçlendiriyor.
Daha sihirli bir şey olabilir mi?
Bir Viyana gibi olmak
VİYANA’ya ilk gittiğimde Opera’ya gitmek istedim. Tabii şansımın zor olduğunu biliyordum. Çünkü Viyana Operası’nın müdavimi çoktur. Ve koltuklar sezon öncesinde kapatılır. Daha doğrusu bir değil, birden fazla yıl için satın alınır. 365 günün birkaç günü dışında da sahnede hep bir oyun vardır.
Yine de şansımı denemek istedim.
Koltuklarda yer yoktu, ayakta salonun en sonunda ve yine sınırlı kişi için dünyanın parasını ödeyerek içeri girdim.
Büyüleyici bir atmosferde, olağanüstü bir oyun izledim.
Şimdi böyle bir operaya ihtiyacımız yok mu?
İzmir gibi bir kenti sanat şehri yapmak boynumuzun borcu değil mi?
Turizmi çeşitlendirmeliyiz.
Sanatı, sporu, kültürü unutmamalıyız.
Eğlenceyi de...
Türkiye’nin turizmde geldiği nokta çok iyi bir yerdir ama yeterli değildir.
Katma değer yaratacak turizm hareketini sanatla, sporla birleştirmeli; eğlenceyi, gastronomiyi de yanına eklemeliyiz.
Urla Müzik Akademisi’ne teşekkür
ELİF Pekin’e sordum.
Urla’da usta sanatçılarla buluşup kariyer fırsatı yakalayan, hayatı değişen kimler oldu diye...
Bir çırpıda sıraladı.
“Salzburg Mozarteum’da öğrencisi olan Ayşe Deniz Birdal ve Deniz Tozar’ı ve hatta sırf H.Litschauer ile tanışıp öğrencisi olabilmek için Kore Seul’den UMA’ya Urla’ya gelerek isteğine ulaşan Ji-Haing Lee’yi...
H. Schellenberger’in davetiyle Madrid Reina Sophia Müzik Okulu’ndan mezun olup kraliçenin elinden diplomasını alan oboist Bengü Aktan’ı... Guy Dangain’in yönlendirmesiyle Paris Ecole Normale’e giden, klarnetçi Eylül Genç ve Çağdaş Engin’i...
‘Yurtdışına gelsen dünyada aranan bir klarnetçi olursun’ şeklinde aldığı yorumlara alçakgönüllü ve ağırbaşlı yanıt veren Barış Yalçınkaya’yı... Mincho Minchev’in öğrencisi olarak Essen’de keman sınıfına giren Merve Nur Uslu’yu... Yine Michel Lethiec’in öğrencisi olan klarnetçi Ömer Taraklı’yı...
UMA’da tanıştığı Radovan Vlatkovic’in Berlin’de jüri üyesi olduğu sınavlarda üstün başarı gösteren kornist Bora Demir’i ve diğerlerini sevgiyle anıyoruz.”
Biz de Urla Müzik Akademisi’ne teşekkür ediyoruz.
(Bu arada Urla Müzik Akademisi’nde bu yıl düzenlenen iki masterclass sonu konseri 18 Eylül ve 28 Eylül arasında olacak)
Paylaş