Paylaş
Herkes gibi ben de anlamaya çalışanlardanım.
Ama şu bir gerçek; kripto paralarla 2009’larda tanışıp yatırım yapanlar iyi kazançlar elde etti.
Tabii ellerindeki portföyü tutabildilerse...
Bizim gibi ülkelerde uzun vade bir hafta, belki bir ay olarak anlaşılıyor.
Tasarruf miktarınızın ne kadar olduğu önemli değil; bilinçli, uzun vadeli ve hikayesi olan araçlara yatırım yaptığınızda kazanabiliyorsunuz.
Son aylarda etrafıma bakıyorum.
Herkes akıllı telefonlarına indirilmiş uygulamalardan kripto para alıp satıyor.
Ya da doların çok çıkmasından dolayı ucuz kaldığı düşünülen borsada kağıtlar alınıp satılıyor.
Ekonomi gazeteciliğinden gelen biri olarak çok açık yazıyorum.
Bu tür yerleri bir kumar makinası gibi görmeyin.
Kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyin.
Sosyal medyadaki pompalamalara kanmayın.
Sağda solda duyduğunuz bilgilerle gidip yatırım yapmayın.
Yükselen piyasalar bir gün de düşmeye başlar.
İşte o zamanlarda ne yapacağınızı da bilmeniz gerekir.
Hisse senedi almak bir şirkete ortak olmak demektir.
Siz hiç konuşmadığınız, takip etmediğiniz, bilançolarını bilmediğiniz bir yere gidip ortak olur musunuz?
Olmayın da...
O yüzden piyasa profesyonellerinden güvendiklerinizi seçin.
Kriptolar dahil hikayesi olmayan hiçbir şeye yatırım yapmayın.
Çünkü üzülürsünüz.
Yıllar içinde o kadar çok benzer hikaye dinliyorum ki; yine böyle bir dönemden geçiyoruz.
Hatırlatmak istedim.
Çip zorunluluğu önemli
ama ya sokak hayvanları
2022 itibarıyla evcil hayvanlara mikroçip takmak zorunlu hale geliyor. Mikroçipler sayesinde hayvanların tüm bilgilerine ulaşılabiliyor. Sahipleri köpekleri için bu yılın sonu kediler için ise 2022’nin sonuna kadar çip taktırabilecekler. Çip taktırmamanın cezası ise 10 bin lirayı buluyor. İyi haber...
Dilerim herkes kurallara uyar; sahiplendiği köpeğine, kedisine sahip çıkar.
Ama çıkarılan bütün yasalar sorunları tam çözmüyor.
Bakın pandemi döneminde, eve kapandığımız günlerde belediyeler kamyon kamyon mama taşıdılar sokak hayvanları için...
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir haber ya da görüntü yoktu.
Çünkü sokak hayvanı diye bir şey yoktur.
İnsanlar sevdikleri hayvanları alır, sahiplenir ve bakarlar.
Zaten bu dostlarımız evin bir parçasıdır, evin bir bireyi gibidir.
Ama Türkiye’de onlarca değil; binlerce, hatta yüz binlerce sokak hayvanımız var.
Elbette hepsine sahip çıkacağız, elimizden geldiğince onlara bakacağız.
Ama çözüm bu değil.
Mutlaka Türkiye genelinde bir kampanyayla bu hayvanlara sahip çıkmak zorundayız.
Üstelik hayvanlarımızın yeri sokaklar değil; sevdiklerinin, alışık olduklarının yanıdır.
Ebeveyn denetimi geliyor
ben de destekliyorum
SOSYAL medyasız olmuyor.
Ama inanın sosyal medyayla hayat geçmiyor.
Bazı insanların sadece bu sanal denizde yaşadığını düşünüyorum ve gerçeklerden kopuyoruz.
Instagram önümüzdeki mart ayında önemli bir adım atacak.
Şirket genç kullanıcılarını zararlı içerikten korumak ve ürünü aşırı kullanmalarını önlemek için ilk ebeveyn denetimlerini sunacak.
Instagram ve Facebook’un ana şirketi Meta’daki uygulamanın başkanı Adam Mosseri, bir blog yazısında ebeveynlerin genç çocuklarının Instagram’ı ne kadar süre kullandıklarını görebileceklerini ve internette harcadıkları süreyi sınırlayabileceklerini söylüyor. Zamanla yeni seçenekler de gelecekmiş. Mosseri, ayrıca çocuk güvenliği için bir dizi ince ayarın da geleceğini ifade ediyor.
Bazı ülkeler çocuk güvenliği yönergelerini değiştiriyor ve sosyal medya şirketlerini buna uymaya zorluyor.
Ki;
Ben de bunu destekliyorum.
Hayatın hiçbir döneminde yasaklardan yana değilim.
Ancak çocuklarımızın sağlıklı gelişimleri için sosyal medya kurallarını oluşturmalıyız.
Şu kovid neler yaptı bize
UZUN zamandır bir arkadaşımıza, dostumuza istediğimiz gibi sarılamadık.
Uzun zamandır endişe etmeden kalabalık yerlere gidemedik.
Uzun zamandır gönül rahatlığıyla seyahat edemedik.
Uzun zamandır aile büyüklerimizin ellerini bile öpemedik.
O yüzden hep yazıyorum, hatırlatıyorum.
Tünelin ucu gözükmüşken geriye gitmeyelim.
Aşılarımızı olalım.
Bunu bir kampanyaya dönüştürelim.
Şehirlerimizi süslesek ya
İKİ yıl süren pandemiden sonra biraz kendimize geliyoruz.
Yılbaşlarını evlerde geçirdik.
Bu yıl da kalabalıklar olmayabilir ama en azından şehirlerimiz biraz süslensin.
Ve gerçekten o kalabalık, o özenilmiş mekanları caddeleri, sokakları çok özledik.
Çünkü her yeni yıl umut demektir.
Ve insan biraz renklenmiş, süslenmiş bir kentte yürürken, vakit geçirirken kendini daha iyi hissediyor.
Şahsen ben öyleyim.
Paylaş