Paylaş
Saint Joseph’te, Tevfik Fikret’te okul gezilerimizin vazgeçilmez adresleriydi bu iki şehir...
Hala öyledir.
Paris’te bir sergi, konser, konferans vermiyorsanız; işinizde zirveye tam çıkmış, sanatınızı tam kanıtlamış sayılmazsınız.
O yüzden Paris’i severim.
Nice’e gelince...
Fransız Rivierası’nın tam ortasındaki bu şirin kent; turizmde dünyanın en önemli çekim merkezlerinden biridir.
Sanat ve kültür için Paris’in anlamı neyse; turizm için de Nice odur.
İki şehre de ayrı ayrı dönemlerde çok kez gittim.
Hatta Paris ve Nice’te üniversiteyi okumak istedim ama sonradan vazgeçtim.
Nice’teki o katliamın yapıldığı sahilde Promenade de Anglais’de yani İngiliz Kordonu’nda hayatımın bu kritik kararını vermeden önce defalarca yürüdüm.
O sahilde 85 kişi öldü, yüzlerce kişi yaraladı.
Ve dünyadaki birçok yerinde olduğu gibi hayal kuran insanların gelecek kurgularını yok ettiler.
Dünyanın neresinde olursa olsun terörü lanetliyorum.
Ama şunu da biliyorum.
Küresel terör tehdidine küresel mücadele gerekir.
Ne yazık ki; şaşkınlık yaşayan dünya bu olaylar karşısında yeterince tepki vermiyor, sesini yükseltmiyor.
Türkiye’de de öyle...
(ikinci yazı)
Üç önemli kavram
Semboller önemlidir.
Fransız devriminin üç önemli mesajı vardır.
Eşitlik, özgürlük, kardeşlik...
Daha iyi bir dünya tarifi isteseler ben de bu üç kelimeyle tarif ederim.
O yüzden Fransız Ulusal Günü’nün sadece Fransızlar için değil; modern dünya için de sembolik bir önemi var.
Eşit, özgür olmayan ve kardeşçe yaşanmayan bir dünyayı kim ne yapsın?
O yüzden bu kavramlar yerel değil, evrenseldir.
Her terör saldırısı da o kente, ülkeye değil, insanlığa yapılmış demektir.
Statlarımızı istiyoruz
Fransa’daki Avrupa şampiyonası olmasa; sezonla birlikte televizyonu kapatıp spor haberlerini bile okumamaya kararlıydım.
Şampiyona hatırına bazı maçları izledim, çeyrek finalden sonrasını da kaçırmadım.
Portekiz’in kupayı kaldırdığı saatten sonra da kendime verdiğim sözü tuttum, hiçbir haberin peşine takılmadım.
Ve öyle de yapacağım.
İzmir’in statları bitmeden ne maça gideceğim, ne maç izleyeceğim.
Statlarımızı istiyoruz...
Öyle binaların arasına sıkışmış değil, UEFA standartlarında maç izlemek istiyoruz.
8 ay arayla üç başkanı kaybetmek
Fırsat bulup yazamadım.
Servet Eröcal’ı da sonsuzluğa uğurladık.
Ege İhracatçı Birlikleri 8 ay arayla üçüncü başkanlarını kaybetti.
Ne büyük talihsizlik...
Mete Uğuz da, Mustafa Özman da yakın dostlarımdı.
Servet Eröcal da dünya tatlısı biriydi.
İzmirlilerin, Egeli ihracatçıların başı sağolsun...
Üçü de nurlar içinde yatsınlar...
Paylaş