Paylaş
Lezzet sörfüne meraklı olduğum da bir gerçektir.
Örneğin dünyanın her yerinden çay ve kahve toplarım.
Çayı, kahveyi okuyorum.
Suyu tadarak, demleyerek, içerek anlamaya çalışıyorum.
Sosları da öğreniyorum.
Yerel olanı seviyorum, doğal olanı destekliyorum.
Ve lezzet yolculuğuna meraklı herkesi destekliyorum.
Geçenlerde Emin Cem Sürer ile uzun bir sohbet yaptık.
Cem; Anadolu Efes Grubu’nun Yenilik Atölyesi Yöneticisi...
O da birçok lezzetin peşinden gidenlerden...
ABD’de yaklaşık 5 bin 500, Avrupa’da 350, Türkiye’de ise iki uluslararası bira hakemi bulunuyor. O iki isimden biri Cem Sürer... Diğeri ise Koray Anar, o da Anadolu Grubu’nda çalışıyor.
Cem farklı biraları deneyimlemek amacıyla hobi olarak yurt dışı gezilerine başlıyor. Lokal biraların özelliklerini not alarak amatörce puan listeleri oluşturuyor.
28 yaşında finans sektöründe çalıştığı işinden ayrılarak Avustralya’ya taşınıyor. Türkiye’ye döndükten sonra tekrar mali işler sektöründe çalışmaya başlasa da aklında hep bira hakemliği oluyor.
Sonra da işin mutfağını öğrenmeye karar veriyor. Yaklaşık üç dört sene boyunca her boş vaktini, bira yapımına ilişkin Türkçe ve İngilizce yayınları okuyarak, araştırma yaparak geçiriyor. İzmir Ev Biracıları Kulübü’nün (İZEVBİR) ilk üyelerinden oluyor.
Amerikan sertifika programı olan Cicerone CBS sınavını geçerek bira uzmanlığıyla ilgili ilk belgesini alıyor. Ardından bugüne kadar Türkiye’de hiç uluslararası bira hakemi (BJCP Beer Judge) olmadığını fark ediyor. Bir bira hakemi şunları yapıyor.
Yurtdışındaki bira turnuvalarında ürünleri deneyimlemek, ardından geri bildirim vermek, jürilik yapmak...
O dönem bambaşka bir sektörde, muhasebe departmanında çalışıyor olmasına rağmen yaklaşık 6 ay boyunca her akşam bu zorlu test sınavına hazırlanıyor. Biranın biyolojisinden kimyasına, tatlarından türlerine kadar çeşitli alanlarda zorlu soruların bulunduğu bu sınavı geçtikten sonra ilk olarak İspanya’da tadım sınavına katılır ve bu sınavı da geçer. Ardından tecrübe puanı almak için başvurduğu Avrupa’nın en büyük bira yarışması Barselona Beer Challenge’a kabul edilir. 1200 biranın yer aldığı, 40 jürinin puanlama yaptığı 3 gün süren bu yarışma sonrasında bunun mesleği olmasına karar verir. Bu aslında Türkiye için de bir ilktir. Yani Cem Türkiye’nin ilk bira hakemlerinden biri olur.
2018 yılında Anadolu Grubu’yla tanışır. Şimdi inovasyon grubunun başında ve Türkiye’yi bu alanda dünyada temsil ediyor.
Yeni reçetelerin oluşturulması, geliştirilmesi üzerine çalışıyor. Dünyanın en önemli yarışmalarından Brussels Beer Challenge’da geçen yıl kendi kategorisinde altın madalya kazandı. Bu sektörde bu yankı uyandırdı.
Her biri birer lezzet avcısı
CEM Sürer’in de üyesi olduğu Uluslararası Bira Hakemliği gerçekten ilginç bir alan...
Amerika’da 5 binin üzerinde bu alanda çalışan hakem var. Biz de ise sadece 2...
Bira Hakemliği 1985’te ABD’de bir sivil toplum kuruluşunun çatısı altında kurulan bir program...
Sistem aslında bir istatistik zinciri gibi... Bir kere çeşitliliği destekliyor, değerlendirme süreçlerine destek oluyor, metotları, araçları, sıralama yöntemlerini standardize ediyor.
Bira hakemi olabilmek için oldukça zorlu bir süreçten geçmek gerekiyor. Öncelikle 180 sorudan oluşan yazılı bir sınavın 90 dakika içerisinde tamamlanması bekleniyor. 180 sorunun yüzde 65’inin doğru cevaplanması gerekiyor. Bu sınavı geçen adaylar ardından yurtdışında tadım testine tabi tutuluyor. Bu tadım testinde 90 dakika içerisinde 6 farklı ürünü, lezzet ve degüstasyon anlamında en ince ayrıntısına kadar tarif etmek, ham maddelerini ve yapım süreçlerini detaylı olarak yazmak ve gelişim alanlarıyla ilgili en az 2 geribildirim vermek gerekiyor.
Bu sınavları geçip teorik bilgi sahibi olmak da hakemlik için yeterli değil. Dünyadaki tatları tatmak ve özelliklerini ayırt edebilmek, yani lezzet tecrübesine sahip olmak da gerekiyor.
Yazılı ve tadım sınavlarını geçtikten sonra çaylak jüri olarak turnuvalara katılım isteniyor. Turnuvalara katılıp tecrübe puanı kazanıldığı takdirde uluslararası bira hakemi olunabiliyor.
Artık herkes mühendis
doktor olmak istemiyor
LİSEDEYKEN her birimizin gelecek hayalleri vardı. Doğrusunu söylemek gerekirse benim gazetecilik tutkum çok daha küçük yaşlarda başladı. Yani ben liseye başlarken gazeteci olmak istediğimi etrafımdaki herkese söylemiştim. Bizim dönemde istediğin mesleği seçmek öyle kolay değildi.
Üstelik herkes ya mühendis ya doktor olmak isterdi.
Şimdi gençlere bakıyorum.
Gastronomi okumak isteyen yok, mekatronik, tasarım, yazılım, oyun okumak isteyen de...
Bizler için bunları istemek hayaldi.
Alanlar değişiyor, gençlerimiz de farklı konularda eğitim almak istiyor.
Hepsini destekliyorum.
Burada ailelere de büyük görev düşüyor.
Çocuklarımızın gelecek hayallerine set çekmeyelim. Artık dünya da değişiyor.
Göreceksiniz pandemiden sonra çok başka bir dünya bulacağız.
Metaverse günlerine alışalım.
Klasik yöntemlerin dışına çıkalım.
Ve biraz da bu dünyanın keyfini çıkaralım.
Uzun masaları özledik
CEM Sürer ile dünya lezzetlerini konuştuk. Bana sohbet çok iyi geldi. Siyasetten bunalmış kafam birkaç saatliğine de olsa dinlendi. Aslında gastronomi bunun için de bir ilaç... İnsan farklı lezzetleri tadarken kendini daha iyi hissediyor. Bir de yakın dostlar etrafımızda olunca, harika oluyor. Pandemi aslında bunu da hatırlattı bizlere... Günlerce evden çıkamadık, yalnız yemekler yedik. Ben kalabalık masaları hep sevdim. Bana hep samimi, sahici geldi.
Fotoğraflar Ege Life Dergisi Süleyman Gülen
Paylaş