Paylaş
Ankara Haymana’da lisede yeni bir taciz skandalıyla karşı karşıyayız.
Geçmişte buna benzer iğrenç olayları hatırlatmak bile istemiyorum.
Bakıyorsunuz; okul müdürüyle ilgili başka bir kentte benzer suçlamalar var.
Tıpkı diğer olaylarda olduğu gibi...
Bir öğretmenin ya da yöneticinin görev yeri değiştirildiğinde her şey bitmiş mi oluyor?
Olmadığı ortada...
Meslekten uzaklaştırmaz, gerekli cezaları vermezseniz hiçbir şey değişrmez.
Bir sümenaltı olayı daha...
“Güçlü bir demokrasi” sözünü çok kullanıyorum.
Nedeni sadece siyaset ve demokrasinin genel kuralları için değil.
İşte bu tür olaylar için de...
Yani yasalarla düzenlenen ayrıntılar eğer uygulamaya geçirilmiyorsa hiçbir şey ifade etmiyor.
Gerçek ve güçlü demokrasilerde ahbap çavuş ilişkisinin bir önemi yoktur.
Yani geçerliliği yoktur.
Bir kişinin nüfusunun, adının, nereye bağlı olduğunun, kimleri tanıdığının hiçbir önemi yoktur.
Önemli olan kurallara uyup uymadığındır.
Doğru vatandaş olup olmadığındır.
Ben demokrasiyi o yüzden önemsiyorum.
İğneyi önce kendimize batırmadığımız sürece toplumsal bu tür olayların üstesinden gelemeyeceğiz.
Ahbap çavuş ilişkilerini bitirelim
Bakın Ankara’da Haymana’daki skandalı bildiren kişi okul müdürünün bir akrabası... Okul müdürünün geçmişte yaptıkları yüzünden cezalandırılmamış olması ahbap çavuş ilişkisine ne kadar güzel bir örnekse; müdürün akrabasının şikayet etmesi ve olayın aydınlatılmasında başrol oynaması da güçlü demokrasi için güzel bir örnektir.
Bu nasıl vicdandır
Dün haberlerde vardı.
Türkiye genelinde 150 sahte öğretmen ortaya çıkarılmış.
Sahte doktorlar, sahte öğretmenler, sahte eczacılar, sahte diplomalar...
Ya arkadaş; bu nasıl bir iş...
Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir cesaret...
Binlerce öğretmen sırasını bekliyor; sıra gelmediği için sözleşmeli asker, polis oluyor.
Sınırda, El Bab’da, teröristlerin peşinde ülkesini korumak için canı pahasına mücadele ediyor.
150 kişi, belki de çok daha fazlası sahte diplomalarla gerçek öğretmenlerimizin yerine geçiyor.
Milli Eğitim Bakanlığı bu işin peşini bırakmamalı.
Bu rakamlar alarm veriyor
Kasım’da genç işsizliği 22.8 olmuş.
Bu benim masamın üzerindeki CV’lerin çoğalmasından belliydi.
O yüzden Türkiye nisan ayından sonra uzun bir süre siyaseti bir kenara bırakıp ekonomiye odaklanmalı.
Çünkü genç işsizlerin durumunu çok iyi bilirim.
Bir insanın umudu hele o yaşlarda kırılırsa uzun süre bir daha toparlanamaz.
En enerjik, her şeyi yapabileceğine inandığı, dünyayı yeniden kurabileceğini düşündüğü yılları işsiz geçirmemeli gençlerimiz...
Ya ne yapmalı?
Üretmeli, düşünmeli, yeniden üretmeli...
Ben bile üşüdüm
İzmir’e gelen dostlarımız pardesüyü, kazağı bırakıp öyle gelirlerdi. Hafta sonu gelenlere özellikle tembih ettim.
“Kazağınızı alın, pardesünüzü giyin, hatta atkınızı da takın” dedim. “İzmir’in soğuğundan ne olacak” diyenler yorgan döşek yatıyor. Kazaklarını giyenlerin bile sesleri çatallı çıkıyor. Bu sene çok soğuk geçti, çok... Ben bile üşüdüm.
Paylaş