Paylaş
Ya müziğe sığınıyorum ya da mizaha...
Müzik bana güzel hayaller kurduruyor; bardağın hep dolu tarafına bakmamı sağlıyor, günlük hayatın kısırdöngüsünden uzaklaşmamı sağlıyor.
Mizah da öyle...
Ve elbette karikatür de...
Hayatta kıskançlıklarım hiç olmadı.
Başkanın sahip olduğu hiçbir şey beni kıskançlık krizine sokmadı.
Ama hep...
Piyano çalmak; hatta konser verebilecek kadar iyi piyano çalmak...
Bize nefes aldıracak, birkaç kalem darbesiyle dünyaları anlatan, hayatımızı özetleyen, bir iki satırla hepimizi düşündüren karikatürler çizmeyi hep istemişimdir.
Bu yeteneklerim yok...
Piyano çalamıyorum, karikatür çizemiyorum.
Ama iyi müziği seviyorum ve takip ediyorum, karikatür sanatçılarına da büyük saygı duyuyorum.
Mizah bir milletin ortak hafızası...
Ortak tavrı...
Bazen ağlanacak halimizle alay edebilme hali...
Bazen de hayatı çok farklı gösteren, gösterebilen bir ruh hali...
Kendimi bildim bileli, hep mizah dergilerine ilgi duydum, onları biriktirdim.
O dergilerdeki karakterleri kendime, etrafımdaki insanlara, gözlemlediğim kişilere benzettim.
Ve onları çizenleri, o metinleri yazanları büyük bir hayranlıkla takip ettim.
Oğuz Aral’ın Gırgır’ı örneğin...
Avanak Avni, Deve Dilaver, Köstebek Hüsnü, Utanmaz Adam, Hafiyesi Mahmut, Hayk Mammer, Şeref Haktanır ile Korna Kamil...
Unutulacak karakterler midir?
* * *
Geçenlerde bir karikatür sanatçısı son kitabını bana yollamış.
“Boş sayfada, hoş sadalar...”
Ayşegül Çetinkalp, karikatürlerini üç ayrı kitapta toplamış; “Boş sayfada, hoş sadalar” üçüncüsü...
İlk ikisi “32. Cadde Sakinleri”ni anlatıyor.
Yani ağzımızdaki 32 dişin öyküsü var kitapta...
Ağzımızın içindeki 32 sakinle ilgili gözlemler.
Bazıları alıngan, bazıları sinirli, bazıları sevgi dolu, bazıları şaşkın ve heyecanlı, bazıları hep güleryüzlü...
İnsanlar gibi, bizler gibi...
Ayşegül Çetinkalp, dişlerden karakterler yaratmış, onları çizmiş ve konuşturmuş.
Peki Ayşegül Çetinkalp kim?
Kendisi bir hemşire, hem yüksek hemşire...
Ama sanatçı yanını seven; müzikle de, karikatürle de hep iç içe olmuş bir sağlık çalışanı...
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji’de ameliyat hemşiresi olarak görev yapıyor.
TRT’nin Türk Sanat Müziği Amatör Ses Yarışmaları’nda birincilikleri var. Bestekar Yılmaz Yüksel’den şan dersleri alıyor.
Minyatür çizimleri ve Divan edebiyatına ait şiir denemeleri var.
Stilistlik eğitimleri almış; moda tasarımı yarışmalarında ödülleri bulunuyor.
Aynı zamanda bir motor tutkunu...
2000’den bu yana kendi motoruyla seyahat ediyor.
Belair model araba koleksiyonuna da meraklı...
* * *
Bu kadar da değil...
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Derneği’nin, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Kliniği’nin, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Affektif Hastalıklar Birimi’nin, Ege Diyabet Okulu’nun, Ege Diyabet Çalışma Grubu’nun logolarını da Ayşegül Çetinkalp yapmış.
Yani işi kadar sanata da aşık biri...
* * *
Üçüncü karikatür kitabında bu sefer notalar konuşuyor.
Her nota ayrı bir karakter...
Birbirine paralel; beş adet, kendinden emin çizgi üzerindeki hatırı sayılır bir nizam içinde yerlerini almış siyah noktacıklar...
Her biri duygusal, bazen eksikliklerinin farkında olmayan...
Ama kendilerini de çok önemseyen...
Biraz da ahkam kesen...
Siyah noktacıklar, yani notalar...
* * *
Oğuz Aral’ın bir sözünü hatırlıyorum.
Şöyle demiş:
“Tanrı çocukları, sarhoşları ve mizahçıları korur...”
Öyledir...
Ve öyle olsun...
İyi ki onlar var.
Ruh halimizin perişan olduğu, ağır siyasetin ruh halimizi bozduğu, hayatın üzerimize üzerimize geldiği anlarda sığınılacak en iyi yer inanın mizahtır.
Paylaş