Paylaş
Manisa ve İzmir arasındaki mesafeyi 15 dakikaya indirecek Sabuncubeli Tüneli’yle ilgili bazı çevreler eleştiriler getiriyorlar.
“Bu kaynak başka yere aktarılsaydı daha iyi olmaz mıydı” diye...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a katılıyorum.
Gerek vardı, hem de çok...
Ben, bu eleştirileri getirenlerden farklı düşünüyorum. Manisa’yı İzmir ile bütünleşmiş bir şehir olarak kabul ediyorum.
Manisa’ya verilen teşvikleri de kıskanmıyorum. Çünkü İzmir’in bundan böyle ayrışması, Türkiye’ye farklı bir mesaj vermesi gerektiğine inanıyorum.
“İzmir’de sanayi yok” eleştirilerine de katılmıyorum.
Rakamlara bakın; Alsancak Limanı Türk dış ticaretinin üçte birini yapıyor, bu ihracatın yarısından fazlası İzmir merkezinden, kalanı da Ege’nin diğer şehirlerinden.
Tekstil de var, otomotiv de, demir çelik de, gıda da, ileri teknoloji de...
İzmir ayrışmalı derken şunu söylemek istiyorum.
Bu bölge katma değerli hizmetlere, turizme odaklanmalı...
Gelecek orada, bu kentin kimliğine en uygun gelişmeler bu sektörlerde...
Manisa, İzmir’in organize sanayi bölgesi gibi olmalı zaten...
İzmir “Ulaşılabilir bir kent” olmanın avantajlarını yakında daha iyi hissedecek İzmir. İzmir – İstanbul otoyoluyla karayolu, Adnan Menderes ile havayolu, İzmir - Ankara hızlı treniyle de demiryolu bağlantıları tamamlanmış olacak.
Sabuncubeli tünelleri boşuna yapılmış yatırımlar değildir; aksine bu bahsettiğim gelişmelerin önünü açacak projelerden biridir.
İsmail Uğural’a teşekkür borcum var
Hürriyet Ege’nin yazarlarından İsmail Uğural’ı Egelilerin iyi tanıdığını düşünüyordum; yanılmışım. Meğerse Uğural’ın ünü Ege sınırlarını çoktan aşmış. Tarım ekonomisi deyince akla Ali Ekber Yıldırım ve İsmail Uğural’dır. Uğural 10 yıldan fazla bir süredir televizyon programı yapıyor. Ancak bu programların hala ulusal kanallarda bir benzeri yok. Olanlar da bana göre kötü taklitler... Uğural’ın bir tezi var.
Diyor ki...
“İzmir; Türkiye’nin gıda merkezi olmalı...”
Bu görüşü pekiştiren açıklamalar oldu geçen hafta... Örneğin Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar da, benzer bir yorum yaptı.
“İzmir ulusal ve uluslararası gıda merkezi olmalı” dedi.
Biliyorum; tarım birçok kişi için zor ve sıkıcı bir konu...
Ama rakamlar İzmir’in giderek bir gıda üssü olduğunu gösterir şekilde...
İsmail Uğural’a bir teşekkür borcum var.
Cuma günleri köşesindeki tarım yazılarını hepimizin anlayacağı bir dille yazdığı ve bize yeni şeyler öğrettiği için...
Meğerse tarımsal sanayide Ege Bölgesi’nde ne firmalarımız, ne başarı öykülerimiz varmış.
Sayesinde birçok yeni isim tanımış oldum.
İktidar ve muhalefet ayrı mıydı ki...
EXPO sürecinde üçüncü sunum Paris’te yapıldı. İyi geçtiği söyleniyor. Yani İzmir’in iyi hazırlandığı, iyi konuşmacılar seçtiği, temayı güçlendirecek, hazırlıkları ortaya koyan bir film ve metin hazırlandığı dile getiriliyor. Salonda olmadığımdan sadece anlatılanları biliyorum ve fotoğraflardan aşağı yukarı bir izlenim edinmeye çalışıyorum. Rakiplerin ne yaptığını konusunda ise bir fikrim yok. Brezilyalılar ne önermiş, Ruslar neyi öne çıkarmış, Dubaililer yine göz mü boyamış, Taylandlılar EXPO’ya aday olup olmadığının farkına varmışlar mı, bilemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim; bu sunumları bir ritüel olarak görmek lazım. Yani periyodik toplantılarda, periyodik sahne alma halleri olarak... İnanın; Dubai’nin eksik bir şey yapması, Sao Paolo’nun harikalar yaratması, Ekaterinburg’un şov yapması bu yarışın sonucunu etkileyecek bir durum değil. Yani “Harikaydık, biz rakiplere göre daha iyiydik” yorumları sadece bizim iç motivasyonumuz için önemli... Biz bu morali kaybetmeyelim yeter ki... Bir şey daha... Son sunumdan sonra şöyle bir mesaj veriliyor.
“İktidar ve muhalefet el ele, güçbirliği içinde...”
Ben de soruyorum; ayrı mıydı, farklı mı düşünüyorlardı, bugüne kadar değişik stratejiler mi izlediler?
Belki de iktidarla muhalefet partilerinin, sivil toplum örgütleriyle odaların; hemen herkesin hem fikir olduğu, üzerinde anlaştığı, koşulsuz desteklediği bir proje EXPO...
O yüzden farklı mesajlar vermeyi doğru bulmuyorum.
BİE’nin de gazına gelmeyelim; çünkü bu fuarın yetkili ve karar verici organizasyonu olan BİE sadece bize değil, her ülkeye mavi boncuk dağıtıyor.
Dağıtmak da zorunda; önümüzde daha bir yıl var ve bir yılda dünyada çok şey değişir.
Paylaş