Malvarlıklarının açıklanması demokrasi adına önemlidir

Kamuda önemli görevlere talip olan insanların malvarlıklarını açıklamalarını doğru buluyorum.

Çünkü siyaset bir hizmet işidir.

Ve çoğu zaman insanlar fedakarlık göstererek siyaset yapar...

Bazen milletvekili, başkanlık maaşları konuşulur, eleştirilir, yüksek bulunur.

Ben öyle düşünmüyorum.

Gazeteci olarak çok kez Ankara’ya, Meclis’e gittim.

Her gittiğimde büyük kalabalıklar görürüm.

Milletvekillerinin ziyaretine gelen hemşehrileri, tanıdıkları ya da ellerinde istek listeleriyle gelen yüzlerce insan Meclis koridorlarındadır.

Onları ağırlamak, Ankara’da misafirperverlik göstermek her zaman masraflıdır.

İşini hakkıyla yapan siyasetçi çok seyahat etmek, seçildiği bölgeye ya da partisinin kendisine verdiği bölgelerde görev yapmak zorundadır.

Siyaset yapmak kolay değildir, bilirim.

Siyasete girerken, daha da önemlisi bırakırken malvarlıklarıdır.

Bu seçimlerde çoğu adayın bu alışkanlığa uymasını, kendisi dahil ailesinin de malvarlıklarını açıklamasını demokrasimiz adına önemli buluyorum.

Artık İzmir’de de

trafik büyük sorun

İzmir artık daha kalabalık bir şehir...

Hafta sonu trafikte baktım; 35 plakalı araçların sayısı yabancı araçlardan daha az…

Bu güzel bir şey; demek ki İzmir giderek bir cazibe merkezi haline geliyor.

İnsanlar boş vakitlerinde, tatillerde ya da farklı nedenlerle İzmir’e daha çok geliyor.

Aslında İzmir; Batı Anadolu’nun kalbidir. Çanakkale’den Antalya’ya kadar olan geniş coğrafyada yaşayan herkesin İzmir ile ilgili bir bağlantısı vardır.

Ama dediğim gibi İzmir kalabalıklaşıyor.

O yüzden trafik ve altyapı problemi giderek büyüyor.

İkinci çevre yolu ve körfez geçiş projesi artık kent için olmazsa olmaz gözüküyor.

Çünkü trafiği kent merkezine sokmadan kuzeyden güneye, güneyden kuzeye taşımak gerekiyor.

Üstelik limanın getirdiği yük de yine kent merkezine biniyor.

İkinci çevre yoluyla bağlantı kurarak liman trafiğini de rahatlatmak şart…

Seçimlere giderken adaylar ulaşım konusunu özellikle işliyor.

Ama söylemeliyim ki; bu ilgi devam edecekse İzmir’in kaybedecek zamanı bulunmuyor.

1 Nisan sabahından itibaren kim seçilirse seçilsin; kentin altyapı projeleriyle ilgili düğmeye basması gerekiyor.

Hem küçük rötuşlarla kentte tıkanan yerlere nefes aldırmak, hem de çevre yollarıyla bu bağlantıları kurmak lazım.

Yapılacak çok iş olduğunu söylemeliyim.

Müzik endüstrisi de değişiyor

İsveç devi Spotify, 2023'te yayın telif hakları için toplam 9 milyar dolar ödeme yaptı. Bu rakam bugüne kadar bir şirketin müzik endüstrisine yaptığı en büyük yıllık ödeme anlamına geliyor.

Ben Spotify ve benzri müzik platformları sayesinde daha çok müzik dinlediğimi fark ediyorum.

Eskiden kaset, CD peşinde koşarken şimdi istediğim sanatçının istediğim parçasını birkaç saniye içinde bulup çalabiliyorum.

Ve çok farklı türde sanatçıların eserleri arasında da müzik sörfü yapabiliyorum.

İlki 2021'de yayınlanan rapora göre ödenen telif ücreti son beş yılda üç katına çıktı.

2023 yılında bin 250 sanatçı telif ücreti olarak 1 milyon dolardan fazla; 11 bin 600 sanatçı 100 bin dolardan, 66 bin sanatçı 10 bin dolardan fazla kazanmış.

Spotify raporu ilginç verileri de ortaya koyuyor.

2023 yılında 66 bin sanatçının yarısından fazlası İngilizcenin ana dil olmadığı ülkelerdendi. İspanyolca, Almanca, Portekizce, Fransızca ve Korece şarkılar ilgi çekenler arasında…

Luminate'in 2023 yıl sonu raporuna göre küresel müzik endüstrisi, yıl boyunca dört trilyon dinlenmeyi aşarak yeni bir tek yıllık rekora imza attı.

Bağımsız sanatçılar için Spotify, tüm telif ücretlerinin yarısı olan 4.5 milyar dolarlık bir ödeme de yapmış.

Anlayacağınız müzik endüstrisi de, dünyanın müziğe bakışı da değişiyor.

Uzaktan çalışana terfi yok

Ben evden çalışmaya alışamadım. O yüzden pandeminin zor günlerinde bile evden çıkıp işe geldim. Yüz yüze iletişimin önemli olduğuna inanıyorum. İnsanların bir araya gelerek daha iyi işler yaptığını düşünüyorum. İş hayatım boyunca ekip ruhunun, birlikte iş yapma kültürünün çok değerli olduğunu düşündüm.

Ve hala da böyle düşünüyorum.

Pandemi döneminde birçok şirket çalışanlarını evlerine yolladı. Sonrasında hibrit çalışma modelleri yaygınlaştı.

Ama gençleri izliyorum; evden çalışmayı daha çok tercih ediyorlar.

Bu şirket kültürünü nasıl geliştirecek ya da ne kadar zarar verecek, önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

Kişisel bilgisayar üreticisi Dell, iş politikasında çok tartışılacak bir değişikliğe imza attı. Şirket artık uzaktan çalışanlara terfi verilmeyeceğini açıkladı. Terfi etmek isteyen çalışanların ofise gelmeleri gerektiğini de açıkladı.

Dell, pandemiden bu yana ilk defa geçen şubat ayında ofise dönüş zorunluluğu getirmiş; Mayıs ayından itibaren de uzaktan çalışan tüm personelden de haftada 3 gün ofise gelmelerini istemişti. Personel evden çalışmaya devam etmek isterse edebilecek. Ancak terfi durumlarında değerlendirmeye alınmayacak ya da pozisyon değişikliği yapamayacak.

Şahsen ben Dell’in bu kararını destekliyorum.

Ama her şirket kendi politikasını kendi belirler.