Paylaş
“Başbakanımız Binali Yıldırım, İzmir’e daha çok ve daha hızlı yatırımlar yapmamızı istedi.”
Bu sevindirici, çünkü İzmir’in birikmiş problemleri var.
Örneğin, İZKARAY projesinin ihalesi keşke gelecek yıl değil de hemen yapılsa.
Çünkü fizibilite raporlarının çoktan hazırlandığını, her türlü detayın kağıt üstünde yerine getirildiğini biliyorum.
Kentin iki yakasını birleştirecek projenin İzmir’in trafik problemini rahatlatacağı gibi şehrin gelişimini de etkileyeceğini görüyorum.
Şimdi daha cazip olan merkezde yaşama fikri göreceksiniz dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi banliyölere taşınacak.
Körfezi geçmek bugün hangi saatte olursa olsun bir sorun haline geldi.
Bu projeyle geçişler hızlanacak, araçlar boşuna kent merkezine girmeyecek.
Biliyorum bu projeye de karşı çıkanlar var, itirazlar da olacaktır.
Ben olması gerektiğini söyleyenler tarafındayım.
Bu konudaki görüşüm net...
İzmir–Aydın otobanının Denizli’ye uzatılması, Ankara–İzmir hızlı treni, İzmir–İstanbul otoyolu, Ankara–İzmir otoyolu da hayatımızı kolaylaştıracak, desteklediğim yatırımlar...
Her zaman söylediğim gibi bu büyük projeler planlanırken ve yapılırken kent için yapılacak bazı küçük rötuşlar da unutulmamalı.
Çünkü bazen bir dokunuş hayatı pozitif etkileyebiliyor.
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan önümüzdeki hafta Ankara’da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ağırlayacak.
Büyük ihtimal bu toplantılarda yapım süreci birkaç yılı da geçecek konular ele alınacak.
Diyorum ki...
Küçük gibi gözüken ama sonuçları büyük olacak işler de bu masada olmalı.
Başbakan Yıldırım İzmir’i iyi tanıyor.
Ve ihtiyaçlarını biliyor.
O yüzden “Hızlanın...” demesini çok iyi anlıyorum.
Bu rekabetten memnunum
ALIŞVERİŞ merkezleri arasındaki rekabet bence güzel şeylerin de olmasına vesile oluyor.
Agora’nın, Mavibahçe’nin, Optimum’un, Kipa’nın aktivite programlarında ilgi çekici buluşmalar oluyor.
Konserler, galalar, defileler, kültürel çalışmalar hepsi müşteriler için elbette ama bütün bunlar kentin sosyal hayatı için de bir zenginlik oluyor.
Ben bu rekabetten memnunum.
Ya toplanamayanlar
ÇEŞME koylarında faaliyet gösteren ARKAS TURMEPA II adlı atık toplama teknesi 10 yılda yaklaşık 1.5 milyon litre atık suyun denize karışmasını önleyerek 12 milyon litre deniz suyunun temiz kalmasını sağlamış.
6 tonu aşkın da katı atık toplanmış.
Bunun anlamı yaklaşık 78 bini aşkın damacana suyun hacmine eşdeğer...
Bu rakamları görünce elbette çok sevindim.
Arkas bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak yapıyor.
Ve çok da iyi yapıyor.
Ama ya toplanamayan atıklar, ulaşılamayan koylar?
İşte onları düşününce de moralim bozuluyor.
İyi ki Arkas gibi ve TURMEPA gibi kurumlar var da farkındalık yaratıyorlar.
Bir de siyasi sorumluluk var
İMZA toplamak, gruplar kurmak güzel...
Sanal dünyada sayfalar açmak, alkış almak, “like” almak için yazmak çizmek de güzel...
Hepsine saygım var.
Herkes her konuda ve dilediği gibi görüşlerini açıklamalı.
Bunları sonuna kadar destekliyorum.
Peki sorumluluk?
Yasalar karşısında, yönetmelikler, kamuoyunun karşısındaki sorumluluk...
Öyle ya, birilerinin bu sorumluluğu üstlenmesi gerekir.
O yüzden siyaset var zaten..
Diyorum ki...
Bir de bu açıdan bakın.
Kimse buralarda değil.
“Olmaz” deyince ya da “böyle olur” deyince, söyleyen aradan çekilip gidiyor.
Bir daha o konuda görüşünü söyler ya da söylemez.
Onun sorumluluğu orada bitiyor.
Siyasi sorumluluğu birilerinin üstlenmesi lazım...
Arada ve fırsat bulunduğunda sanal dünyadan gerçek dünyaya, yani siyasete geçişlerin yapılmasını tavsiye ediyorum.
Paylaş