Paylaş
Bu iyi bir gelişme; çünkü İzmir için önemli projelerden birisi olacak.
Daha da önemlisi kent içi trafiğin rahatlamasına büyük katkı yapacağını düşünüyorum.
Elbette projeyle ilgili eleştiriler de var.
Örneğin geçişin bir bölümü denizin altından, bir bölümü üstünden olacak. Yani bir köprü ve adanın yapılması da sözkonusu...
Bazı çevreler geçişin sadece deniz altından yapılmasını öneriyorlar.
Bu da bir fikir tabii...
Ama ben bu konuda çalışmanın uzun yıllardır yapıldığını biliyorum; o yüzden birçok detayın ve alternatifin düşünüldüğüne inanıyorum.
Konunun uzmanları tartışacak, İzmir için en doğrusunu bulacaklardır.
Ben bu projenin bir takvime bağlanmış olmasına seviniyorum.
Çünkü İzmir’e faydası olacağını biliyorum.
Küçük oteller sıkıntıda
Alaçatılı turizmciler dertli...
Haklılar...
Çoğu butik otel ve 5 ile 15 odaya sahip...
Dolayısıyla acentelerle çalışanların sayısı az; daha çok internet satışlarıyla ayakta kalıyorlar.
Booking’in Türkiye satışlarının yasaklanması elbette en fazla onları etkiledi.
Alaçatı Turizm Derneği’nin Başkanı Celal Bayraktaroğlu geçen gün otel sahipleriyle bir araya geldi, hepsi 2017’den endişeli...
Bayraktaroğlu bu kararın gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor.
Ve ekliyor.
“Küçük otellerin tamamı benzer sıkıntılar yaşıyor. 2016’da beklemediğimiz bir düşüş oldu. Bu yılı da aynı tabloyla kapatırsak; turizm sektöründe problemler artar” diyor.
Alaçatı kim ne derse desin; Türkiye için güzel bir model oldu.
İki aya sıkışmış Çeşme sezonu, bu sayede uzadı.
Kış aylarında da Alaçatı hareketli geçiyor.
O yüzden bu uyarıların dikkate alınması gerekiyor.
Ya bu süreç 6 ay olsaydı
Referandum süreci altı ay olsaydı; ne yapardık.
Sabahtan başlıyoruz siyaset, akşam yatıncaya kadar siyaset...
Hep hatırlatıyorum; siyasetten başka bir dünya da var, hayat da var.
17 Nisan’ı herkes gibi ben de bekliyorum ama bir buçuk yılda dört seçim, bir referandum yapmış Türkiye için önümüzdeki günler de belli olmaz.
Türkiye bir an önce gerçek gündemine dönmeli.
Çünkü etrafımız yangın yeri gibi ve genç işsiz oranı yüzde 20’nin üzerinde...
Sonuç ne çıkarse çıksın; ekonomi ve sosyal konular siyasetin önüne geçmeli.
Sözün bittiği yer
Posta’nın dünkü birinci sayfası çok çarpıcıydı.
Manşette iki ayrı fotoğraf vardı.
Birinde Suriye İdlib’de kimyasal saldırıdan etkilenmiş, hastanedeki bir çocuğun fotoğrafı...
Hemen yanında Dışişleri Bakanları’nın “Suriye’ye yardım konferansı” sonrası neşe ve kahkaha içindeki aile fotoğrafı...
Yedi yıldır devam eden iç savaştan en fazla etkilenen çocuklar oldu. Son saldırıda yine öyle... Onlarca çocuk kimyasal bir saldırı sonucu öldü. Fotoğraflara bakamıyorum. İnsanın vicdanını sızlatan görüntüler... Ben Türkiye’nin üzerine düşeni fazlasıyla yaptığına inanıyorum. 3.5 milyon Suriyeli Türkiye’de misafir... Türkiye daha ne yapabilir? Ama o aile fotoğrafında da görülüyor. Dünyanın konuşmaktan başka yapabileceği şeyler de var. Aslında verilmiş sözler de ortada... Bu son saldırı dünyayı akıllandırmıyor ve harekete geçirmiyorsa başka ne diyebiliriz. Sözün bittiği yer herhalde burası...
Paylaş