Paylaş
“İyi...” diyen de var, “Olmadı” diyen de...
Kordon’daki yeni düzenlemeden bahsediyorum.
Tepki çok...
Yazın sıcağı olmasa, yazlıkçılar kentten ayrılmasa inanın İzmir’in trafiği çekilmez.
“İstanbul’dan beter olur” demiyorum.
Çünkü İstanbul’unki ayrı bir tez konusu. Ama İstanbul’a yakın bir sıkışıklığı garanti edebilirim.
Nitekim, eve dönüş saatleri Alsancak bir kördüğüm oluyor.
Nasıl çözülür, Kordon bu trafik yükünün ne kadarını kaldırıyordu tam bilemiyorum.
Ama bildiğim bir gerçek var ki...
İşletmeler de, Kordon’da vakit geçirmek isteyenler de çok şikayetçi...
Ben daha çok bu bölgede oturanları düşünüyorum.
“Avrupa’da da böyle; insanlar araçlarını park edip evlerine yürürler” diyebilirsiniz.
Doğrudur, öyledir.
Ama bizde ne park yeri var, ne de büyük otoparklar...
Yani neresinden bakarsanız bakın sorun...
Eve de gidemiyorsunuz, Kordon’a da yaklaşamıyorsunuz.
Son durum bu...
Peki benim önerim ne?
Benim önerim Kordon’u kısmi kapatmak, yani belirli saatler arasında araç girişini yasaklamak.
Mümkün mü?
Hem mümkün, hem de daha gerçekçi bir çözüm…
Çünkü insanlar bu saatlere göre hareket eder, planlarını ona gore yapar...
Yakın bir gelecekte de, Avrupa’daki gibi yeraltı otoparkları kentin geneline yayılırsa, Kordon da kapanır, kentin diğer caddeleri de...
Bazıları yazın daha fazla çalışır
Büyükşehir davası devam etse de, tahliyeler bir ölçüde tansiyonu düşürmüş oldu. Bir tek Genel Sekreter Pervin Şenel Genç şu an tutuklu... Bu süreç belediye çalışanlarını da olumsuz etkiledi. Doğal olarak bütün dikkatlerin toplandığı bir yerde bürokratlar da, çalışanlar da imza atarken daha tedirgin davranmış olabilir. Zaten belediyedeki ruh halini Başkan Aziz Kocaoğlu birkaç defa dile getirerek açıkladı.
Genelde yaz ayları büyükşehir belediyeleri için daha fazla çalışma zamanıdır. Çünkü kent boşalır, ekiplere çalışma fırsatı verir.
Bana göre yapılacaklar listesi büyükşehir adına epeyce uzun...
Bir de üç aydır yoldaki çukurları bile dolduramayan, Kamu İhale Kurumu’nun aldığı kararlarla adeta kilitlenen belediyenin geceyi gündüz, gündüzü gece yaparak çalışması gerekiyor.
Çünkü bana son dönemde gelen mesajlardan anlıyorum ki...
Şikayetler artıyor.
Demis Roussos ismini ilk ne zaman duydum?
70’li yılları İzmir’de geçirenler hatırlar. Siyah beyaz televizyon dönemleri... TRT’nin birkaç kanalının yanında karşı kıyıdan çeken ERT ve bazı Yunan kanalları... TRT yayınları erken saatte bittiği için, daha doğrusu sınırlı yayın yaptığından İzmirliler Yunan kanallarında çıkan filmleri, programları takip ederdi.
Galiba Demis Roussos ismini evimizdeki o tüplü siyah beyaz televizyonda ve seyrettiğim bir müzik programında duymuştum.
Sonradan anladım ki, 70’lerin en popüler sanatçılarından biriydi.
Bu popülerlik 80’lerin sonuna kadar devam etti.
Sonra Demis Roussos’un sağlık problemleri ortaya çıktı, bir dönem müziği kendi ritminde yaşadı.
Hatırlıyorum.
Sonra Demis Roussos’un da içinde olduğu uçak kaçırılınca gündeme yeniden oturdu.
Yine konuşulur oldu.
Herkesçe bilinen “My Reason”, “Goodbye My Love Goodbye”, “My Friend The Wind”, “Forever And Ever” gibi şarkılarından sonra daha romantik olanlar izledi.
Demis Roussos, uzunca bir süredir yeni beste yapmıyor.
Onun birçok şarkısı çoktan klasikler arasında yerini almış durumda...
Roussos, cumartesi gecesi Çeşme’de Açıkhava’da olacak.
Sevenler, özleyenler için...
Çeşme için fikir yarıştırmak
Fikir üretmek güzeldir. Tatlı rekabetin içinde olduğu yarış da güzeldir. Fikir yarıştırmak ise daha da güzel... Konu Çeşme ise, Çeşme’nin daha güzel olması için fikirler birliği oluşturuluyorsa, herkesin mutlu olması gerekir. Alaçatı, yeni bir siluet yarattı. Çok da beğenildi. Alaçatı yükselirken, Çeşme’nin merkezinin de kendisine bir çeki düzen vermesi gerekiyordu. O yüzden fikirlerin yarıştığı, birincinin, ikincinin, üçüncünün seçildiği bu projenin Çeşme’yi güzelleştireceğine inanıyorum. Ve bitmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Foto
Paylaş