Paylaş
Diyorlar ki...
“CHP’nin en güçlü olduğu İzmir’de böylesine kongre tartışmaları olur mu?”
Olur...
Asıl İzmir’de olur.
Görmüyor musunuz; herkes kontenjan hakkını İzmir’den yana kullanmak istiyor.
Çünkü bazıları İzmir’i garanti görüyor.
İzmir değil de bir başka şehirden aday olursanız; bunun anlamı daha fazla enerji, daha fazla para harcamak demek...
Dolayısıyla en fazla başkan adayı, en fazla vekil adayı buradan çıkıyor.
Böyle olunca da kongrelerde köşe kapma, listeye girme çabası yarışa dönüşüyor.
Bu fotoğrafı siyaseten açıklamak mümkün...
Hatta doğal...
99’dan bu yana sosyal demokratlar İzmir’de iktidar ve şimdilik bu tabloyu tersine çevirecek bir rüzgar esmiyor.
Şimdilik diyorum, çünkü iktidar partisi AKP’nin; 2002’den bu yana izlediği İzmir politikasında büyük değişimler olmadı.
Daha doğrusu AKP “Oy verin değiştirelim” sloganıyla hareket etti.
Tersine hareket eder, farklı bir strateji uygularsa CHP İzmir’de bu kadar rahat olur mu, göreceğiz.
Özetle...
CHP İzmir İl Başkanlığı seçimlerinde yaşananlar beni şaşırtmıyor.
Herkes biliyor ki; bir başka yerdense İzmir’den mesaj vermek çok daha fazla ses getiriyor.
“Ben de varım” çabaları
Son seçimlerde ön seçim yapan tek parti CHP’ydi. CHP de bunu yıllar sonra yapabildi. Demokrasi için olmazsa olmaz, ama gelin görün ki, bizde çarklar tersine çalışıyor. Neyse... Ön seçim CHP’ye iyi geldi. Geçmişte yaşanan dedikodular, inatlaşmalar, kulislar, kavgalar pek yaşanmadı. Ama bu siyasi partiler yasasıyla ve bu geleneksel örgüt yapısıyla ön seçim olunca da; listeler kimseyi memnun etmedi. Ama kimsenin itiraz edecek bir hali yoktu. Çünkü sandık ortaya konmuş ve çıkanlardan bir liste olmuştu.
Kongrede anlaşıldı ki; ön seçimle gelenlere pek değil, ama kontenjanla gelenlere büyük bir tepki var. Aslında bu tepki herkesin bu kongrede kendini gösterme çabasına ve “Ben de varım” yarışınaydı.
Şunu söylemeliyim.
Türkiye’de siyaset başka, İzmir’de başka yaşanır.
Kongrede yaşanan da buydu.
İzmir siyasetinde ağırlığı olanlarla siyasete ağırlık koymaya çalışanların yarışıydı.
Aziz Kocaoğlu
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Kumpas kuruldu, sürece o yüzden katıldım” diyor.
Kumpas nedir, kimler yapmıştır; bilemiyorum.
Ama şunu biliyorum.
Kocaoğlu; İzmir’in siyasetini iyi bilir.
Ve Kocaoğlu’nun bu bölgedeki siyasette ağırlığını unutmamak gerekir.
Şöyle de bir senaryo var
Şöyle de bir senaryo var.
“Alaattin Yüksel il başkanı olacak. Aziz Kocaoğlu 2019’da aday olmayıp yerine Alaattin Yüksel gelecek...”
Olur mu?
Olabilir de, olmayabilir de...
Türkiye’de, hele siyasette 24 saatin bile uzun olduğu bir yerde her şey olur, hiçbir şey olmaz.
2015’in son günlerinde, 2019’un Mart’ı için plan yapılmaz.
Olsa olsa fal açılır.
O da benim işim değil.
Seçimi örgüt kazanır
“Kılıçdaroğlu iyi bir kampanya yürüttü, asıl sorun teşkilatta” diye ben de, birçok meslektaşım da yazdı. Bu yorumu beğenmeyen CHP’li okurlar “Seçimi örgüt mü kazanır” diye mesajlar atmışlardı. Evet; seçim topyekün bir mücadele, liderin motivasyonu ve teşkilatların stratejileriyle kazanılır. AK Parti’nin seçim başarıların arkasında bence bu yatıyor. O yüzden Alaattin Yüksel’i zor bir görev bekliyor. Gerçi Yüksel deneyimli bir siyasetçi ve doğruyu söylemek gerekirse il başkanlığı performansı belki de son 30 yılda CHP’nin en iyi dönemiydi. Şimdi Yüksel’den beklenen; yarışın bittiğini unutturacak ve partide uzlaşma ortamı yaratacak adımlar atması...
Paylaş