Paylaş
Seçimler öncesinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun İzmir milletvekili Mehmet Ali Susam ile yaşadığı diyalogları hatırlarsınız. Kocaoğlu, o olaydan sonra hem özür dilemiş hem de çok pişman olduğunu söylemişti. Susam ise Kocaoğlu’nun bu davranışını mahkemeye taşımış, siyaseten küs olmadığını ama Susam ailesi olarak mağdur edildiğini ifade etmişti.
İzmir siyasetinin bu iki önemli isminin dargın olması uzun süre tartışılmıştı.
Sonrasını biliyorsunuz, seçimlere gidildi.
Kocaoğlu yeniden başkan, Susam da yeniden milletvekili seçildi.
Susam, 26 Ocak 2012 tarihinde hem tazminattan hem de suç duyurusunu geri çekti.
Bunu yaparken de parti içi dengeleri ve Türkiye siyasetinin genel durumunu gerekçe gösterdi.
Ama ailesiyle ilgili rezervini geri çekmedi.
Ta ki...
Geçen cumartesi akşamına kadar...
Ben de oradaydım, Mehmet Ali ve Münire Susam’ın üzerine titredikleri kızları Gökçe’nin nikahında Aziz Kocaoğlu da vardı.
Kocaoğlu’nun bu jestine Susam da jest yaparak yanıt verdi.
Kocaoğlu, şahitler arasındaydı.
Siyaset zordur.
Bazen hiç istemediğiniz bir zamanda, hiç istemediğiniz bir pozisyonda kendinizi bulabilirsiniz.
Ben şöyle düşünüyorum.
İzmir siyaseti öyle ya da böyle Türkiye’ye örnek olabilecek birçok olayı hayata geçirdi. Siyasetin lider çıkaramadığı, kadro yaratamadığı bir dönemde her şeye rağmen İzmirliler Ankara’ya önemli isimleri gönderdi, yerelde de başarılı başkanlar çıkardı.
Elbette her partiden ve her teşkilattan...
Susam ve Kocaoğlu işte o isimlerin başında geliyor.
O yüzden jeste jestle yanıt vermek siyaseten hem güzel hem örnek...
Güngör Dilmen’i kaybetmek
Kitap okuma alışkanlığımı besleyen çok yazar oldu. Ortaokul yıllarımda roman okumayı çok severdim. Lisedeyken anılar, tarih kitapları daha çok ilgimi çekmeye başladı. Ve tiyatroyla, senaryo metinleri...
Tiyatroyu bana sevdiren çok yazar var.
Hepsini sıralamayayım.
Onlardan biri geçen gün kaybettiğimiz Güngör Dilmen’di.
Midas’ın Kulakları’nı, Deli Dumrul’u, Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını’nı kaç kere okudum hatırlamıyorum.
Dilmen, unutulmayacak tiyatro yazarları arasına çoktan girmişti.
Üzüldüğüm şu oldu.
Güngör Dilmen bir süredir İzmir’de yaşıyordu.
Hem de Bostanlı’da, hemen yanı başımızda...
Ben koşuşturmadan, yoğunluktan atladım. Hep aklımda olmasına rağmen gidip kendisiyle buluşmayı erteledim. Ertelememeliydim.
Güngör Dilmen’i bulup uzunca tiyatro sohbetleri etmeliydim.
Türkiye’yi konuşmalıydık, Türkiye’nin geleceği üzerine kurgular yapmalıydık.
En son Banu Şen yanına gitti, yoğun bakımda kendisini ziyaret etti, selamımızı söyledi. İki aydan fazla zamandır verdiği mücadeleyi ne yazık ki geçen gün kaybetti.
Güngör Dilmen büyük bir yazardı.
Önemli bir tiyatrocuydu.
Ve benim en fazla sevdiğim tiyatro yazarlarından biriydi.
Bu hafta için
- Karşıyaka’dan iyi haberler gelse de biz de moral veren başlıklar atabilsek...
- Limana alışveriş merkezi tartışmalarının olmadığı bir hafta geçirebilsek...
- “Çeşme mi, Bodrum mu?” tercihi yapmasak... “Ege’de tatil yapmak keyifli” diyebilsek...
- Orman yangını haberi vermesek...
Onun yerine...
- Törenler, ziyaretler, düğünler nedeniyle kaçırdığımız konserler yerine bu haftanın performanslarına bir göz gezdirsek...
- İstanbullu arkadaşların “Bank Asya artık Ege’nin ligi” takılmalarına karşılık biz de bir, iki iyi transfer haberi duyurabilsek...
- İzmirli “istemezükçülerin” yani her projeye karşı çıkan kanattan “Bu yatırıma tam destek veriyoruz” sözleriyle kamuoyunu şaşırtabilsek...
Ne iyi olurdu...
İlginç destek
Yaz saati uygulamasının kalıcı olması konusunda tartışmalar devam ediyor. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mümtaz Soysal’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a destek vermesi ilginç... Soysal genellikle karşı çıkışlarıyla tanınan biri... Herkesin Mersin’e gittiği bir yerde genelde Soysal başka bir yere gider... Ve ilginç görüşler söyler... Ama bu sefer herkes Bakan Yıldız’a karşıyken Mümtaz Soysal destek veriyor.
“Türkiye zıtlıklar ülkesi sayılır, ama öyle olan tek ülke değildir. Yeryüzünün zıtlıklarla dolu ülkeleri saymakla bitmez, zıtlıkların çoğu inanılmaz ölçüde anlamsız zıtlıklar içerir. Bereket, ülkemizin bu konudaki özelliği zıt akıllar ülkesi olmaktır. Genellikle akıllı denip de birbirine bu ölçüde ters düşen insan bolluğu başka yerlerde pek bulunmaz” diyor Soysal...
Ve zıtlıklar ülkesinin bu sefer Taner Yıldız’ın bu fikrini “Fantaziye kaçan çabaya karşın işte size somut hesaba dayalı bir çaba” diyerek yorumluyor.
Bakalım kamuoyu ne diyecek...
Paylaş