Paylaş
Bir kere Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim.
Bu ligleri zirvede kapatmak çok büyük bir başarıdır.
Hatta Süper Lig’de üç büyükleri geçerek şampiyon olmak kadar zordur.
Ne sponsor bulabilirsiniz, ne maç yayını vardır, ne de tribün desteği...
Yani yapayalnız kaderinizle baş başa kalırsınız.
Arayanınız olursa mutlu olursunuz; geleniniz olursa havalara uçarsınız.
Altay’ın sınırlı imkanlarla bu mücadelenin sonunda kupayı İzmir’e getirmesi çok önemlidir.
Emeği geçen herkesi tebrik ederim.
Dilerim Altayımız; önümüzdeki yıl da şampiyon olur ve Süper Lig’e bir adım daha yaklaşır.
***
Yine de bu başarı gerçekleri konuşmayacağız anlamına gelmez.
Fırsat bulunca yazıyorum.
İzmir gibi bir şehrin sporun itici gücünden yararlanamıyor olması büyük bir eksikliktir.
Ve düşündürücüdür.
Alsancak stadının yeniden ihaleye çıkmasına seviniyoruz.
Karşıyaka ve Göztepe’nin semt statlarının bir aksilik olmazsa yapılacak olmasına seviniyoruz.
Doğruyu söyleyelim.
Ben bunda sevinecek bir şey göremiyorum.
Altay’ın şampiyon olarak çıktığı lig; 2. Lig...
Eskinin neredeyse amatörü, ama biz Kocaeli’ni yenip bir yukarıya çıktığımız için çok mutlu oluyoruz.
Açık söylüyorum.
İzmir sporda yalnız bırakılmıştır.
Sadece bugünden bahsetmiyorum; son 30 yıldır bu böyle.
İlk futbolun, ilk kulübün, ilk maçların yapıldığı kentte, bugün doğru düzgün tek stat bile yoktur.
Altayımıza sevinelim.
Göztepe’nin ve Altınordu’nun Play Off şanslarının hala olduğuna sevinelim.
Ama ne kadar yeter...
Sizi tatmin ediyor mu?
Beni etmiyor.
Ben futbola sadece spor olarak bakmıyorum.
Bakın marka olmuş kentlerin hepsinin iyi kulüpleri, iyi takımları vardır.
Ve oynadıkları yer devler ligidir.
İzmir’in de olması gereken yer 2. Lig, 1. Lig değil, Süper Lig’dir.
Çeşme’de kimlik kontrolü
Hayatımın ikinci kimlik kontrolüne Çeşme’de, hem de denizin tam ortasında girdim.
Anlatayım.
Cumartesi günü İstanbul’dan gelen arkadaşlarımızı alıp ortak bir arkadaşımızın teknesine gittik.
Altınyunus’tan çıkıp Aya Yorgi koyuna doğru yola çıktık.
Hava puslu da olsa; teknelerin çoğu o gün aynı rotayı izlemişti.
Yani Çeşme’nin sularında yalnız da değildik.
Birden arkamızda bir sahil güvenlik belirdi.
Anonslar filan; aynı filmlerdeki gibi...
Zannedersiniz insan kaçakçılarının teknesi...
İçeride öyle bir hava yok.
Belli ki hafta sonunu birlikte geçiren aileler var.
Herkesin eşi, çoluğu çocuğu yanında...
Neyse...
Sahil güvenlik yanaştı, “Kimlik...” dediler.
Şaşırmadım değil.
Çünkü bir ihbar olur anlarım, diğer tekneler de kontrol edilir anlarım.
“Kimlik...”
Hay, hay...
Verdik tabii, gayet kibar teşekkür edip gittiler.
Güvenliğimiz için bu kadar hassas çalışan arkadaşlarımıza biz de teşekkür ettik.
Yani anlayacağınız siz siz olun; kimliksiz sokağa adım bile atmayın.
Karayolu değil, deniz ortasında da olsa kimliğini yanınızdan ayırmayın.
Hatta mayonuzun bile cebi olsun.
Ben test ettim
Valla ben test ettim.
Çeşme tertemiz; gönül rahatlığıyla denize girebilirsiniz.
Başta çok korkmuştuk, çünkü petrol sızıntısını denizden temizlemek öyle kolay değildir.
Neyse ki tedbirler işe yaramış, yapılan çalışmalar sonuç vermiş, petrolden eser kalmamış.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Veysi Öncel Çeşme aşığı biridir.
En başından beri yoğun bir tempoda bu sorunu çözmek için elinden geleni yaptı.
Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkan Yardımcısı Yakup Demir de öyle, elden gelen ne varsa yaptı.
Dediğim gibi ben test ettim.
Çeşme tertemiz.
Eurovision yarışması
Hatırlıyorum da; yakın bir tarihe kadar Eurovision Şarkı Yarışması’nı kaçırmazdık. Hatta gurur meselesi yapar, puan veren ülkelerin analizlerini çıkarırdık. Zaman mı değişti yoksa Türkiye bir süredir katılmadığı için herhalde, ilgi azaldı ve bitti.
Hatta yapılmış da haberimiz bile olmadı.
Biraz altyapıya dönsek
Ligler bitmek üzere ve transfer dedikoduları şimdiden konuşuluyor.
Türkiye’de üç büyükler dahil; borcu olmayan tek kulüp bile yok.
Buna rağmen öyle büyük transfer ücretleri konuşuluyor ki; dudak uçuklatıyor.
Ben gerçekten bunu anlamıyorum.
Bakın Karşıyaka bu yıl bana göre çok iyi bir performans gösterdi.
Play Off’a kalamamış olması çok önemli değil.
İlk defa gençleri, altyapıyı hatırlamış oldular.
Ve elbette geçen yıllarda harcanan milyonlara acımıyor değiliz.
Gençlere imkan tanımak, altyapıyı güçlendirmek zorunda İzmir takımları...
Yoksa bugünkü koşullarda rekabet etmek giderek zor olacak.
Oysa biz başarı kadar takımlarımızın eski ruhunu da istiyoruz.
Paylaş