Paylaş
Arama toplantıları yapılıyor, çalıştaylar düzenleniyor; kentin fikir önderleri bir araya geliyor ve listenin ilk maddesine hep “liman” oturuyor.
Bu çok normal... Çünkü İzmir yakın gelecekte kendisine nasıl bir kimlik biçerse biçsin, limanından vazgeçemeyecektir. Hatta Alsancak’ın yanına Çandarlı’yı ve Nemrut Bölgesi’nde giderek artan özel sektör limanlarını da beraber düşünmelidir. Kendime geçenlerde bir kronoloji çıkardım.
Kronoloji, limanla ilgili davaların öyküsünü içeriyor. İzninizle de paylaşmak istiyorum:
***
- İzmir Alsancak Limanı, 30 Aralık 2004 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özelleştirme programına alındı ve özelleştirilmesine ilişkin olarak 4 Ocak 2006 tarihi itibariyle yayımlanan ilanlarla ihaleye çıkıldı.
- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, İzmir Alsancak Limanı ile ilgili olarak ihaleye katılacak olan firmalar için teklif verilebilecek tarihi 24 Mart 2006-7 Nisan 2006 olarak belirlendi. Daha sonra süre; 24 Mayıs 2006-7 Haziran 2006, 21 Eylül 2006, 30 Kasım 2006, 30 Mart 2007 olmak üzere dördüncü kez uzatılmış oldu.
- 3 Mayıs 2007 tarihinde İzmir Alsancak Limanı’nın ihalesi gerçekleşti ve 1 milyar 275 milyon dolara Global-Hutchison ve Ege İhracatçı Birlikleri Ortak Girişim Grubu, 49 yıllığına işletme hakkını elde etti.
- İhalenin ardından Liman-İş Sendikası ile Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vakfı, ihalenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’a dava açtı. Danıştay 18 Aralık 2007 tarihinde, açılan her iki davadaki istemleri reddetti.
- Sendika ile Vakıf temyize gittiler ve tekrar dava açıldı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 28 Şubat 2008 tarihinde kararını açıkladı ve yürütmeyi durdurma kararı aldı. Denizciler kararı, “Özelleştirmeyle ilgili iptal anlamını taşımıyor” diye değerlendirildi.
- Bu arada Danıştay 13. Dairesi çalışmalara devam etti ve 13 Ekim tarihinde verdiği kararla ihalenin iptalinin davasını reddetti, “İptale gerek yok” dedi. Böylelikle durdurma kararı da kalkmış oldu.
- 23 Eylül 2009 tarihinde de ÖİB tarafından limanın devir sözleşmesini yapmak üzere taraflar davet edildi. Taraflar, 45 gün süre istedi.
- Süre, 10 Kasım 2009 tarihinde sona erdi ve aynı tarihte ikinci ek süre (Beş ay) içinde başvuruda bulunuldu. Ancak, 45 gün süre verildi.
- 25 Aralık 2009 tarihinde ikinci ek süre doldu, tekrar ek süre talep edildi.
- 6 Ocak 2010 tarihinde ÖİB Başkan Vekili Ahmet Aksu, “Teminat alırsak, süreyi uzatabiliriz” açıklamasını yaptı.
- 9 Ocak 2010’da konsorsiyum, ÖİB’nin ek süre talebini reddetmesi üzerine 15 milyon dolarlık teminatı yakarak ihaleden çekildi.
***
Yılan hikayesine dönen bir süreç; “Evet” diyebilmek için boşa geçen zamanlar... Bu işin uzmanına, yani Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Geza Dologh’tan olan biteni değerlendirmesini istedim.
Yanıtı şöyle oldu:
“Özelleştirmeyle ilgili prosedürün değiştirilmesi gerekiyor. Özelleştirme kapsamına alındığı tarih ile ilgili karar verildikten belli bir süre sonra bu karara itiraz edilebilmeli. İhale yapılmadan önce tüm problemlerin açıkça ortaya konulması ve itirazı olanların görüşlerini açıklaması gerekir. Prosedürün bu şekilde yeniden ele alınmasının pürüzleri ortadan kaldıracağına inanıyorum.
Örneğin, İzmir Alsancak Limanı 30 Aralık 2004 tarihinde Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özelleştirme programına alındı. Tarafların bu tarihten sonra belirlenecek bir süre içerisinde itiraz etme ya da dava açma hakları olmalı. Özelleştirilecek olan kurum ya da kuruluş ile ilgili karar verildikten sonra ‘Hayır ben buna itiraz ediyorum’ demek doğru değil. Bu süre geçtikten sonra dava açılmamalı. O zaman özelleştirmenin felsefesine ve özüne karşı itiraz etmiş olursunuz.
Ayrıca, eğer ihaleye fesat karıştırılır, kanuna aykırı hareket edilirse o zaman dava açılır, yargı süreci işler ama İzmir Alsancak Limanı ile ilgili ihale, fesat karıştırıldığı için iptal edilmedi. Açılan davalar nedeniyle bu süreç başladı.
Yara alan sadece İzmir değil, Türkiye’nin özelleştirme felsefesi yara aldı. Artık, yabancı yatırımcının Türkiye’de yapılacak olan herhangi bir özelleştirme ihalesine gönül rahatlığı ile katılabileceğini sanmıyorum.”
***
İzmirliler, prosedür gereği ihalede ikinci sırada yer alan Çelebi Holding’e limanı devralması için davet gönderen ÖİB Başkanı Ahmet Aksu’ya, “Limanın mülkiyeti devlette kalsın. Büyükşehir Belediyesi, kamu ve özel sektörün ortaklığıyla bir şirket kuralım, 300 milyon dolarlık bir yatırımla limanı yenileyerek işletelim. 10 yıl sonra liman yatırımcı için daha cazip hale gelmişken yeniden özelleştirmeye çıkılsın” önerisi sundu.
Dilerim kabul edilir. Edilmezse Geza Delogh’un önerileri mutlaka dikkate alınmalı.
Paylaş