Paylaş
Siyasetçiler, sanatçılar, sporcular, başarılı binlerce insan...
Bazıları beni çok etkiledi, bazılarını büyük bir dikkatle yıllarca izledim, takip ettim.
Çok sevdiklerim oldu.
Gazeteci-okur ilişkisinin ötesine giden arkadaşlarım, dostlarım da oldu.
O yüzden bu meslekten bir türlü kopamadım.
Bu insanlarda gördüğüm ortak özellikler vardı.
Bir kere özgüvenliydiler, kendi alanlarında iddialıydılar, cesurdular, yapmak istedikleri konusunda hep ısrarcıydılar, disiplinliydiler, vazgeçmiyorlardı.
Ama bir o kadar da renkliydiler, farklıydılar.
Galiba biraz da protesttiler, anarşist ruhluydular.
Ortalamayla yetinmiyorlardı, sıradanın peşinden gitmiyorlardı.
Herkesi şaşırtan şeyler yapıyorlardı.
Ve bitmeyen bir enerjileri vardı.
En önemlisi de vicdanlıydılar, insan sevgisiyle doluydular, doğayı seviyorlardı.
Fedakar ve özveriliydiler.
Bazen biraz fazla, bazen biraz daha az...
Ama benim tanıdığım başarılı insanlar böyleydiler.
Elbette böyle olunca da hep kürsüdeydiler.
Ya konuşuyor, anlatıyor, hayal ettiklerini paylaşıyorlardı ya da yüz binleri, milyonları peşlerinden sürükleyecek şeyler yapıyorlardı.
O yüzden siyasetçiler, sanatçılar, sporcular dedim.
Bu insanlar kalabalıkların içinde farklı olanlardı, bu insanlar örnek alınacak, takip edilecek, izlenecek, hayran duyulacak insanlardı.
Şimdi isim isim saymayayım.
Ama biliyorum, sadece benim için değil, herkesin izlediği kahramanları olmuştur.
Bir de vitrine çıkmayan, kürsüde olmayan, sahne ışıklarının altında bulunmayan, sadece etrafının fark ettiği kahramanlar vardır.
İşte, ben o insanlara da hep hayranlık duydum.
Öne çıkmayan, ama etrafını aydınlatan, çok ortalarda olmayan hep kalplerde olan...
Gazeteci olarak şanslıyım.
Bu meslek bana isimli kahramanlar kadar isimsiz kahramanlarla da tanışma imkanı tanıdı.
O yüzden çok mutluyum.
Bugün size öyle birini anlatmak istedim.
Nermin Türkmen...
Çağdaş, modern bir Türk kadınıydı.
Ve sessiz kahramanlardan biriydi.
Beni çok etkileyen
sembolik cenaze töreni
PERŞEMBE günü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nın kapısından içeri girerken çok heyecanlıydım. İlk defa böyle bir törene katılacaktım.
Size bahsettiğim Nermin Türkmen, 2018’in ekim ayında vefat etmişti.
94 yaşındaydı ve kızı Jale’ye bir vasiyette bulunmuştu.
“Beni tıp öğrencilerine emanet edin, onlar bana iyi bakar...”
Yani kadavra olmak istemişti.
Jale önce itiraz etmiş, “olmaz” demişti.
Ama o gün gelince “Annem hep farklı oldu, farklı davrandı. Son isteğini yerine getirmem lazım” diyerek soluğu Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lokman Öztürk’ün yanında almıştı.
Lokman Öztürk hocayı ben de gazeteci olarak yakından takip etmişimdir.
O özel törende bizlere bilgi verdi.
Ve dedi ki...
“Nermin Hanım’ın yarım kalan bir öğretmenlik eğitimi olduğunu biliyoruz. Kendisini bu şekilde de öğretmen olarak eğitime ve bilime adadığını söyleyebiliriz. Nermin Türkmen’i saygıyla anıyoruz. Bedenini bilimsel araştırmalara adamak, örnek alınacak bir davranıştır.”
Hafızamda yüzlerce olay, insan, mekan var.
Her birini kendim için arşivledim.
Anatomi bölümündeki bu sembolik cenaze töreni de o anlardan biriydi.
Beni çok etkiledi.
Ve Nermin Türkmen
KİM miydi?
Söyleyim.
Tutkularının peşinden koşan isimsiz kahramanlardan biriydi.
Öğretmenlik okulunda okurken, aşkı için eğitimini yarım bırakan bir kadın. İlk evliliğinden iki çocuğu oluyor. Gitmeyen evliliğini bitiriyor. Sonra bir gün ilk aşkı Tarık’la karşılaşıyor. Mektuplaşıyorlar, ama ne mektuplar, ne aşk... Filmlere konu olur. Bu evlilikten de iki çocuğu oluyor. Çocuklarını hiçbir zaman ihmal etmeyen bir kadındı Nermin Türkmen...
Atatürk hayranıydı.
Sivil toplumcuydu.
Nerede toplumu ilgilendiren bir konu var, Nermin Türkmen’i orada görürdüm.
Çocukları, hayvanları, doğayı, çevreyi ilgilendiren bir protesto mu var, o en öndeydi.
Pankart elinde, Türk bayrağı elinde ve slogan atan bir Nermin Türkmen...
92’sinde bikini giyen, bisiklete binen, makyaj yapan, dans eden, şarkı söyleyen, şiir yazan, etrafındakilere nutuk atan, demokrasi aşığı bir kadın...
Bütün seçimlerde sandık görevlisiydi, panellerde bazen dinleyici, bazen soru soran, bazen konuşmacı olan bir sivil toplumcuydu.
Ve aykırı olmaktan, aykırı gözükmekten, düşündüğünü söylemekten çekinmeyen, tutkularının peşinden koşmayı bilen bir Nermin Türkmen...
Diyorum ki...
Sokaktaki sıradan insanlar da çok farklı olabilir.
Farklı olduğunu ortaya koyabilir.
Ve düşündükleriyle, hayal ettikleriyle, hissettikleriyle ve yaptıklarıyla öne çıkabilir.
Bazı insanlar iz, bazıları da is bırakır.
Nermin Türkmen de iz bırakanlardı.
Ve bunu Anatomi bölümünde yapılan konuşmalarda bir kez daha iyi anladım.
Kadavra olmuş, kendisini tıp öğrencilerine emanet etmişti.
Hayatta farklı olmayı başaran herkesin önünde saygıyla eğiliyorum.
Aramızdan sonsuzluğa uğurladıklarımızı da rahmetle anıyorum.
Paylaş