Paylaş
Turuncular kırmızıya döndü; Türkiye’nin çoğu şehirde kırmızı çizgiler de aşılmış durumda...
Bu yasakların yeniden geri geleceği anlamına geliyor.
Bu kaçınılmaz; ilk günlerde de yazmıştım.
Çünkü tarih boyunca yaşanan salgınları incelediğinizde benzer bir tablo karşınıza çıkıyor.
Açılmalar, kapanmalar önümüzdeki bir yıl daha devam edecek.
Kısmı, bölgeler, hatta semtlere göre kararlar bile bundan sonra alınabilir ve alınmalıdır da...
Bazı okurlar bana birkaç haftalık değişimi ve haritalarını gönderiyor.
Ve bunu restoranların açılmasına bağlıyor.
İşletmelerin açılmasının elbette etkisi vardır ama birinci neden değil.
Çünkü restoranlar, lokantalar, kafeler dışında zaten her yer açık...
AVM’ler açık, alışveriş yaptığınız marketler açık, fabrikalar açık...
Bütün yükü ve faturayı bu işletmelere yüklemeyelim.
Elbette işletmelere düşen görevler de var.
Mutlaka düşük kapasiteyle çalışmalılar, masaların mesafeleri iyi ayarlanmalı, çalışanların test kontrolleri yapılmalı.
Ve girişler mutlaka HES koduyla olmalı.
Türkiye haritası kırmızıya döndüğüne göre yasaklar bugün yarın gelir.
Belki de bu sefer kısa süreli de olsa bilim kurulu tam kapanmayı önerebilir.
Birçok Avrupa ülkesi bu kararı aldı ve uygulamaya başladı.
Türkiye’nin gerçeklerini, ekonomik şartlarını düşünerek bu alternatif de gündeme gelebilir.
Sanatçılarımızı da düşünelim
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer kentte pandemi nedeniyle sekteye uğrayan kültür sanat üretimini ve zor günler geçiren sanatçıları destekleme kararı aldıklarını açıkladı.
Bu destek gerçekten önemli...
Birçok sanatçı bir yıldır işini yapamıyor.
Sahneye çıkamıyor, sergi açamıyor, oyun oynayamıyor.
Sanatçıların hayatlarını sürdürebilmeleri gerekir.
Yaz aylarına kadar bu açılmanın olmayacağı da bir gerçek...
Ve uzmanları dinlediğimizde sonbaharda dördüncü dalgayla karşı karşıya kalacağımız kesin...
O yüzden sanat dünyasına destek gerekiyor.
Bunu sadece devletten, belediyelerden de beklememek lazım.
Belki şirketlerimiz sanatçılarımız için konuşmalar, canlı konserler düzenleyip çalışanlarıyla bunu paylaşabilir.
Nasıl fuarlar, bayi toplantıları, şirket içi eğitimler dijital ortam üzerinden yapılabiliyorsa konserler, konuşmalar da yapılabilir.
Bu detoksu ben uyguluyorum
ARADA yazıyorum.
Kendime arada bir sosyal medya detoksu uyguluyorum.
Hiçbir şeye bakmıyorum.
Ve bunun bana iyi geldiğini keşfettim.
Dünün en çok okunan haberlerinden biri de benzer bir konuya yönelikti.
ABD’de bir şirket yaptığı araştırma kapsamında 24 saat dijital detoks yapacak gönüllüler aradığını ilan etmiş.
Şirket bu kişilere 2 bin 400 dolar ödeyecekmiş.
Bunun için yapmanız gereken tek şey akıllı telefon, televizyon, bilgisayar, akıllı saat gibi cihazları 24 saat kullanmamanız.
Ben akıllı telefonum için ve sosyal medya için uyguluyorum.
Televizyonsuz ve müziksiz nasıl yaparım bilemiyorum.
Ama bunu da deneyeceğim.
Eskiye göre daha
fazla müzik dinliyorum
MÜZİĞİ çok seviyorum. Çalışırken, kitap okurken, bir şeyle uğraşırken müzik hep açıktır.
Yani fonda hep müzik vardır.
Amerikalı şirketin bu detoks programını düşününce aklıma geldi.
Artık müziği de dijital platformlar üzerinden dinliyoruz.
Uzun zamandır gidip bir CD almadım.
Çünkü bütün sanatçılar, bütün albümler, bütün şarkılar tek tuşla önünüze geliyor.
Ve şunu fark ettim.
Eskisine göre çok daha fazla müzik dinliyorum.
Hem müzik bilgim arttı, hem de dinleme sürem uzadı.
Galiba detoksumu bozan tek şey bu olur.
Türkiye daha iyisini yapar
HAFTAYA para piyasalarındaki dalgalanmayla başladık. İnanın ekranlara bakmak içimden gelmedi. Şunu söylemek isterim.
Türkiye büyük bir ülke ve bana göre çok daha büyük potansiyele sahip.
Daha iyisini yapabileceğimizi biliyorum.
Günlük dalgalanmalara takılmayalım.
Önemli olan Türkiye’nin katma değerli işler üretmesidir.
Her yeri geziyorum.
Üreten bir sanayimiz var, teknolojide önemli adımlar atıyoruz.
Özellikle savunmada ilginç projeler yapıyoruz.
Turizm tesislerimiz hem yeni, hem de müthiş bir doğal güzelliğimiz var.
Pandeminin seyrini değiştiren bilim insanlarımız oldu.
O yüzden Türkiye’nin geleceğine inanalım.
Ve daha iyi şeyler yapalım.
Paylaş