Paylaş
Çünkü çoğu zaman kentleri yönetenlerle vatandaşın gündemi çok farklı oluyor. “İnsanlar ne istiyor, ne bekliyor?” yerine, günlük siyasi çekişmeler daha çok başkanların gündemini işgal ediyor.
Aslında ben aynı yaklaşımı, o kentin bürokratlarından da bekliyorum.
Bürokrasi de bazen öylesine ağır çalışıyor, öylesine gündelik yaşamın gerisine düşüyor ki, çözüm üretmekte zorlanıyorsunuz.
İzmir, belki de en şanslı kentlerin başında geliyor.
İzmir’de görev yapıp Türkiye’nin çok önemli koltuklarında oturan çok bürokrat oldu.
Hepsi de çok başarılı işler çıkardılar.
Ama onlara bu coğrafya hep bir ilham kaynağı oldu, adeta bir laboratuvar çalışması yaptı.
Bugün size işte öyle bürokratlardan birinden söz edeceğim.
İzmir Milli Eğitim Müdürü Ragıp Üye...
Göreve başladığı ilk günden bu yana kendisini takip ediyorum. Cumartesi, pazarı yok...
İşi gücü çocuklarımız, gençlerimiz...
Onların mutluluğu, aynı zamanda velilerin de mutluluğu...
Öne çıkma kaygısı yok, kendini gösterme gayreti hiç yok. Yanındaki bütün yardımcıları, öğretmen arkadaşları, onun bu çabasını, isteğini gördükçe daha fazla çalışıyorlar. Daha çok proje üretiyorlar...
Bunların bazılarını bizlere gelen haberlerden izledim, bazılarını ise bizzat gözlerimle gördüm.
Bir tek çocuğun bile okula gitmemesine tahammülü yok, bir tek çocuğun bile okul öncesi eğitim almamasına gönlü razı değil.
İzmir Milli Eğitim’in bütün çalışanları ve bizzat Ragıp Üye, bütün evleri dolaşıyor, aileleri dinliyor, çocuklarla sohbet ediyor ve eğitimleriyle ilgili bilgiler alıyor.
Köy köy dolaşıyorlar, ilçe ilçe geziyorlar.
Sadece çocuklar mı, okuma-yazma bilmeyen bir tek vatandaşımız kalmasın diye de çırpınıyorlar.
Öyle bir çalışma başlattılar ki, bütün kentleri geride bıraktılar. Hem de fark atarak...
İstanbul’un iki katı, Ankara’nın üç katı rakamlarına ulaşılmış.
Tespit edilen 165 bin kişiyle temas kurulmuş, 97 binine okuma-yazma öğretilmiş. Foça, Urla, Karaburun’da, Beydağ, Güzelbahçe’de okumayan, yazmayan kalmamış.
Halkın omzuna dokunmak böyle bir şey...
Halkın isteklerini dinlemek, buna göre strateji geliştirmek böyle bir şey...
Kendisini halkın yerine koymak ama halkın önünde koşmak böyle bir şey...
Halka örnek olmak, halkı ikna edip başarmak böyle bir şey...
Aslında alkışlamayı, teşekkür etmeyi unutuyoruz. Bu insanların, bu kurumların daha iyi şeyler yapmalarını teşvik etmek için bunu yapmalıyız.
Teşekkür ederiz Ragıp Üye...
Kruvaziyerde çok önemli bir başarı
Bir teşekkür de İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’a etmeliyiz. Demirtaş; ısrarla, inatla, bir strateji belirleyerek İzmir’i kruvaziyer turizminin yeni merkezi olması için büyük çaba sarf etti. Bunun için İzmir Ticaret Odası’nı harekete geçirdi. Cesur bir adım atarak, ayakbastı parasını odanın bütçesinden ödemeyi taahhüt etti. Bu ilk kıvılcım oldu. Kruvaziyer gemiler beklenilenin de üzerinde ilgi gösterince ayakbastı parası oda bütçesini zorlamaya başladı. Buna rağmen verdiği sözden geri adım atmadı. İzmir Ticaret Odası yönetiminde sıkıntılar yaşasa da, bunun doğru bir strateji olduğunu ısrarla dile getirdi.
Bununla da kalmadı, yeni bir kruvaziyer limanına ihtiyaç olduğunu her fırsatta söyledi. Bu konuda da elini taşın altına soktu. Yurtdışı bağlantılar kurdu, bu alanda en iyilerle proje çalışmaları yaptı. Ve hükümeti yeni bir liman yapılması konusunda ikna etti. Önümüzdeki birkaç ay içinde limanın ihalesi yapılacak. Eminim, İzmir kruvaziyerde Avrupa’nın ilk üçüne girecek kapasiteye ulaşacak.
Bugün gazetemizde de okuyacaksınız. İzmir, “Avrupa’nın En İyi Kruvaziyer Destinasyonu” kategorisinde, Turizm Oscarı’nı kazandı.
Avrupa’nın 13 önemli kentini geride bırakarak birinciliği aldık.
Bu önemli bir başarı...
Ve yenilerinin habercisi...
Teşekkürler Ekrem Demirtaş...
Paylaş