Göçü asıl şirketler yapsın

Yeni ekonominin önde gelen şirketlerinin adresi İzmir olmalı.
Örnek mi?
Turkcell, Vodafone, Türk Telekom gibi dijital altyapısı olan şirketlerin genel merkezleri için İzmir’den daha ideal bir yer olamaz.
Bunu İZTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Kızılgüneşler de dile getirmiş.
“Sadece beyaz yakalılar değil şirketleri de göçsün” demiş.
Gerçekten de son dönemde İzmir’e büyük bir ilgi var.
Ama bu ilginin iyi yönetilmesi gerekiyor.
Yoksa İzmir de çok yakında yaşanmaz şehirler arasına girebilir.
Nitelikli göçü teşvik etmek gerekiyor.
Bu da geleceğin işlerini, mesleklerini yapan şirketlerle, iş insanlarıyla olabilir.
İzmir’in talip olması gereken de budur.
***
Geçen hafta e-ticaretin önde gelen şirketlerini ve temsilcilerini İzmir Ticaret Odası bir araya getirdi.
Google, Hepsi Burada, Idea Soft, Akakçe, Facebook, Boyner, Media Markt, E-bebek, Ereyon ve E-PTT AVM gibi şirketlerin katıldığı ilginç konu başlıkları ele alındı.
İşimiz gereği dijital dünyayı çok yakından takip ediyorum.
Dijital sonsuz olanaklar sunan bir alan...
İzmir o yüzden çok şanslı diye düşünüyorum.
Hem altyapısıyla, hem de nitelikli insan kaynağıyla fırsatlar önümüzde duruyor.
***
Bence bu şirketlerin üst yönetimlerini İzmir’de farklı nedenlerle buluşturmalı ve İzmir fikrini işlemeliyiz.
Bunu da bir koordinasyonla yapmalıyız.
Yerel yönetimlerin de, odaların da, derneklerin de bu fikre desteğini bekliyorum.

 
İzmir’i geleceğe
dijital kafalılar
hazırlamalı

İZMİR Ticaret Odası’nın paneline katılanlardan biri de yakın dostlarımdan biriydi.
Mehmet Keteloğlu Yakala Co’nun kurucularındandı.
Şimdi de Google’ın Türkiye Perakende Endüstri Lideri...
Mehmet’ten dünyadaki gelişmeleri hep dinlerim.
Tüketici alışkanlıklarını, beklentilerini gözlemleriyle sık sık paylaşır benimle...
Ve gerçek bir İzmir aşığıdır.
Sohbet ederken, o da anlattı.
“Yakın çevrem, Ege kıyılarında bir yeri olsun istiyor. Başlangıçta bu emeklilik dönemleri içindi ama şimdi çalışmak için İzmir’e gelmek istiyorlar.”
Mehmet’in yakın çevresine hep “dijital kafalılar” derim.
Ben de çok yakından gelişmeleri izlememe rağmen onların kullandığı dile bazen yabancı kalabiliyorum.
Benim tezim böyle...
Dijital kafalılar İzmir’i yeni ekonomiye hazırlasın.
Yani geleceğe...

 
Müziğin ücretini mi
yoksa tonunu mu
tartışmak lazım?

KONU Alaçatı olunca; dikkatleri daha fazla çekiyor.
Konu şu...
Alaçatı’da bazı mekanların kişi başı 50 lira müzik ücreti aldıkları söyleniyor.
Ege Turistik İşletmeciler ve Konaklamalar Birliği Başkanı Mehmet İşler uygulamayı doğruladı.
Bazı eğlence mekanlarının ödediği telif ücretini müşterilerine yansıttığı söyledi.
Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç ise “Elinde adisyon olan bize başvursun” dedi.
Şimdi...
Bir mekan istese bu bedeli kestiği adisyona yedirebilir.
Yani menüde oynamalar yapar, o müzik fiyatını yemek ve içki fiyatlarının içine koyabilir.
Kimsenin ruhu bile duymaz.
Ya da söylendiği gibi bir müzik bedeli koyar adisyonu getirir.
Bu işin uzmanları, esnaf odaları, ticaret odaları, belediyeler yönetmelikleri incelesinler karar versinler.
Hangisi etik, hangisi doğru, hangisi günün koşullarına uygun, onlar karar versinler.
Ben daha çok şu müzik meselesindeyim.
Uzun yıllardır Çeşme’ye gidiyorum.
Daha doğrusu kendimi bildiğimden beri Çeşme’deyim.
Alaçatı’daki evimden de çok mutluyum.
Ama doğrusunu söylemem gerekirse Alaçatı’nın kışından daha mutlu hale geldim.
Geçmiş yıllarda da kurallara uymayan, kendi keyfine göre hareket eden, etik kuralları aşan işletmeler vardı.
Ama bu yıl, işin ucu biraz kaçtı gibi geliyor.
Gecenin geç saatlerinde zabıtaların, polisin uyardığını, denetimler yaptığını gözlerimle görüyorum.
Demek ki, kuralları hiçe sayan, insanların huzurunu ve mutluluğunu düşünmeyen yerler de var.
Hele gecenin bir vaktini de aşan sazlı sözlü oyun havaları Alaçatı’nın ruhunu bozar.
Her şeyi yerinde, kararında ve mekanına uygun yapmakta fayda var.
Alaçatı’nın bir cazibe ve çekim merkezi olduğunu kabul ediyorum.
Önemli olan buranın değerini artırmak, bu algıyı korumak...