Gerçeklerle yüzleşelim kentsel dönüşümü yapalım

Herkes arayıp soruyor.
“Bir ay içinde ikinci büyük bir deprem olacakmış...”
Kim söylüyor diyorum.
WhatsApp gruplarından gelmiş, Facebook’ta görmüşler, bir arkadaşı söylemiş, o da bir programda dinlemiş...
Bütün bunları kim bilebilir ki...
Ben bilmiyorum.
Gazeteciyim, deprem anından bu yana yüzlerce kişiyle, uzmanlarla konuştum, bana kimse böyle bir iddiada bulunmadı.
Gün, saat verecek kadar bir teknolojinin geliştirildiğini de hala düşünmüyorum.
Bunu yapabilen olursa, inanın günlerce manşetlerden inmez ve hepimizin haberi olur.
Ama şunu biliyorum.
Japonya gibi çok sık deprem yaşayan bir ülkede 7 ve üstündeki bir depremde kimse ölmüyor.
Hatta burnu bile kanamıyor.
Nasıl yapıyorlar?
Sağlıklı, güçlü, modern, akıllı binalar yaparak...
Türkiye gibi deprem kuşağının üstünde olan bir ülkede gerçek bir kentsel dönüşüm yapmalıyız.
İstisnasız her şehrimiz sağlıksız binalarla dolu...
Belki de üçte ikisi böyle...
İzmir’de yaşadığımız da bu gerçekten başka bir şey değil.
Son 10 yılda yapılan raporlar çok net gösteriyor.
Uzmanlar özellikle, Bayraklı bölgesindeki sağlıksız binalarla ilgili defalarca uyarmış.
Herkes biliyor.
Bakanlıklar, belediyeler ve hatta konut sahipleri...
Sonuç...
Ortada...
114 can kaybı, hasar görmüş sayısız bina, yarım kalan hayatlar...
Tekrarlıyorum.
Kentsel dönüşüm, yık yap değildir.
Dönüştürmektir, kenti modernleştirmek, bunu yaparken de kimlik kazandırmaktır.
Yapılması gereken de budur.

 
Ev alacak kiralayacak
artık rapor almalı

GAYRİMENKUL danışmanlarına bundan sonra çok önemli görev düşüyor. Ev sahiplerinden, mal sahiplerinden mutlaka depremle ilgili “hasarsız” raporu almalılar.
Ve belediyeler, bakanlıklar süratle bu konuda adımlar atmalılar.
Bundan sonra bir şey kiralayacak ya da alacak herkesin böyle bir rapor arayışında olacağını düşünüyorum.
Ben öyle yapacağım çünkü...

 
Herkes kendi işini yapsın

ALMANYA’nın 3 bin 500 müteahhiti var, Türkiye’nin 350 binden fazla...
İki arkadaş bir araya geliyor, müteahhitlik yapıyor.
Bizde öyledir.
Hangi iş popülerse o tarafa doğru bir eğilim olur.
Tekstil fabrikası kurarlar, sanayiciliğe soyunurlar.
Herkes bildiği, uzman olduğu işi yapmalı.
Hele inşaat gibi mühendislik isteyen bir alanda, iki arkadaş gelip müteahhitlik yapamaz.
Yapmamalı...

Her şeye rağmen iyimserim

BÜYÜK çoğunluk “2020 gibi bir yıl yaşamadık” diyor.
İlginç bir yıl oldu ve daha da bitmedi.
Kovid-19, pandemi günleri hepimize çok şey öğretti.
Ve inanın, alışkanlarımız değişecek.
Yaşarken anlamıyoruz belki, ama çok şeyi farklı yaptığımızı sonradan göreceğiz.
Ve deprem...
Pandeminin üzerine deprem gerçeği bizi çok sarstı.
Artık yeni bir kötü haber duymak, yaşamak istemiyoruz.
Son yıllarda Bill Gates en çok tartışılan isimlerden biri...
Hatta koronavirüsün arkasında Gates’in olduğunu iddia edenler bile var.
Komik...
Gates’i takip edenler bilir, öngörüleri isabetlidir ve herkesin önünde giden biridir.
Dünyanın en zengin insanı oluşu da tesadüf değildir.
Ben de Gates gibi düşünüyorum.
Bill Gates pandeminin daha kötüye gideceğini, ancak yılbaşından sonra virüsle mücadelede daha güçlü antikorların kullanılabileceğini söylüyor.
Diğer görüşü de şöyle...
Bir sonraki salgınla savaşmaya daha hazırlıklı olacağız.
Ve benim de katıldığım şu yorumu...
“Genel olarak temel çerçeve hayatın daha iyi hale gelmesidir. Yavaş, ama emin adımlar, azınlıklara nasıl davrandığımız, kadınlara nasıl davrandığımızdan bunu anlıyoruz. Yavaş olsa da kanser ölümleri azalıyor, diyabet ve Alzheimer gibi hastalıkları daha iyi anlıyoruz. Yüz yıl önce çocukların ölüm oranı 5 yaşından önce yaklaşık yüzde 30’du. Şu anda dünyada o kadar kötü olan hiçbir şey yok. İlerleme devam edecek ve bu yüzden iyimserim.”
Ben de öyle...
Bütün bu olumsuz gelişmelere, zor bir 2020 yılına rağmen gelecek için iyimserim.

 
Bizde gündem
birkaç günlüktür

BÖYLEDİR...
Bizde gündem birkaç gündür.
Sonra bir başkasına geçeriz.
Onu da tüketiriz, yenisini ararız.
Deprem gibi çok büyük doğal afetten, 114 can kaybı, sayısız hasarlı ev olmasına rağmen de böyledir.
Gündem dediğin birkaç günlüktür.

 
Ve soğuklar geliyor

SON 50 yılın en sıcak ekim ayını geçiren Türkiye, kasım ayında sıcak gündüzler, gece de üşüten günler yaşayacak.
O yüzden depremden zarar gören vatandaşlarımız için acil çözümler gerekiyor.