EXPO’da anahtar Afrika’da olur

İZMİR Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, almış eline defteri EXPO yarışındaki oyları tek tek çıkarmış. Demirtaş’ın hesabını dikkate almak lazım.

Haberin Devamı

Kendisi hem bir seçim üstadıdır, yani bu hesaplamaları iyi bilir. Hem de EXPO’daki dengeleri işin başında olmasa da çok yakından takip eder.
Ne diyor Ekrem Demirtaş...
“Şu anda en fazla banko oy Brezilya’nın adayı Sao Paolo’ya çıkıyor. Sonra Tayland geliyor. İzmir ise, Dubai’den sonra banko oyu en az olan ikinci ülke...”
Aday olan ülkeler, bu sefer farklı coğrafyalarda... O yüzden yakın ülkeler tercihlerini komşu ülkelerden yana kullanırsa kimse bir şey diyemez.
Hatırlarsanız, Milano’yla olan yarışta da Afrika’nın oyları belirleyici oldu.
Demirtaş’a göre 2020 yarışında da benzer bir tablo geçerli...
Demirtaş, “Afrika’yı ikna eden seçimi alabilir” diyor ve devam ediyor.
“2015 oylamasında Afrika’da sadece 12 ülkede temsilciliğimiz vardı, şimdi 28 ülkede var. Bu sayı arttırılabilir, projelerle bu ülkeler ikna edilebilir.”
Tabii, bizim tahmin ettiğimizi rakiplerimiz de düşünecek, Afrika’ya özel projeler hazırlamaya çalışacak.
Vakit var, ama dikkatli olmalıyız.
Bu seferki yarış çok daha zor geçecek.

Bu şartlarda kış zor geçer

Haberin Devamı

VAN’a gidemedim. Çok istedim; ancak seyahat takvimi, İzmir’in gündemi izin vermedi. Ama oradan haber yapan, yazılar yazan birçok arkadaşımdan dinledim.
Hepsinin ortak görüşü, Van’da yaşayan herkesin endişesinin, korkusunun devam ettiği yönünde... Tam yaralar sarılmaya başlandı derken, ikinci deprem bu endişeyi daha da arttırdı. Vanlılar evlerine girmek istemiyor, hasar olmasa da binalarda olmak istemiyor. Çok da haksız değiller... Çünkü, artçı depremlerin sayısı beş bini geçmiş durumda.
Düşünsenize sürekli sallanıyorsunuz, ne sinir kalır, ne de güç...
Son gelen fotoğraflar da Van’da kışın iyice sertleştiğini gösteriyor.
Yollar buz tutmuş, çadır kentler beyaza bürünmüş durumda.
Çadırda ne yakarsanız yakın ısınmak mümkün değil.
Hükümet kalıcı konutların ağustos ayında teslim edileceğini söyledi. Demek ki, koca bir kış bu çadırlarda geçecek. Bu mümkün mü? Çok zor...
O yüzden daha önce yapılan önerileri süratle hayata geçirmekten başka bir çare kalmıyor.
Neydi öneriler...
Depremzedeler; kışın boş geçen otellere, kamplara ya da kamu tesislerine yerleştirilsin.
Bazı ailelerin yakın çevrelere gönderildiğini biliyoruz.
Ama büyük çoğunluk hala Van’da... İnsanlar ne olursa olsun kendi topraklarından gitmek, hasarlı da olsa evlerinden uzaklaşmak istemiyor olabilir.
Ama kışın da bu şartlarda geçmesi çok kolay gözükmüyor.

Haberin Devamı

İzmirlim...Bu bir şiirin başlığı

İsmail Uğural’ı İzmirliler iyi tanır, son dönemde Hürriyet Ege’de yazdığı yazılar da çok ilgi çekiyor. Uğural, tarımsal sanayinin yol haritasını, Ege Bölgesi’ndeki gelişmeleri çok akıcı bir dille sizlere aktarıyor. Uğural’ın yazılarında aynı zamanda ilginç başarı öyküleri de var. Gerçekten de önemli yatırımlar yapılıyor ve özellikle İzmir çevresinde ilginç gelişmeler oluyor. Uğural’ın sayesinde bu gelişmeleri artık daha yakından takip ediyoruz. İsmail Uğural, geçen yıl bir sürpriz de yaptı. Çok yakın dostları onun şiire olan merakını iyi bilir. 2010 yılının başında “Hayalden Bakınca” adını verdiği bir şiir kitabıyla dostlarını ziyaret etti. Kitabı keyifle okudum. Şimdi yeni bir kitap daha geliyor. Bir şiiri alıp arşivime koydum. Sizin de okumanızı istedim.
Şiirin adı “İzmirlim...” Bakalım sevecek misiniz?
“Bir kadın, bir adam; bir de İzmir vardı. Hepsi Körfez’de buluştular. Ki buna Çatalkaya şahitti. Kim kime aşıktı, bunu konuştular. Kiminin kaderi, kiminin kederiydi.
O sırada güneş batarken; bir kahve, bir kızıl oluyordu.
Çeşme’de batan güneş sonra Urla’dan İnciraltı’na, Alsancak’tan Karşıyaka’ya bir ay gibi doğacaktı.
Mehtap çırpıntılı denize; öyle sınırsız öyle çok yakamoz bırakacak. Her birinde adamla kadının elleri, onlar da İzmir’in aşklarında buluşacak.
İzmir böylesine gizemli ve güzeldi. Kâh Körfez’in nazlı kızı, bazen de Kordonboyu’nun zeybeği... Aslında iki ruh ve bir sevda vardı. Harmandalı oynarken İzmir onlara sevdalıydı.
Konak İzmir’in orta yeri, tam yukarıda Kadifekale... Bir elinde kılıç, bir elinde kırmızı gül. Al bayraklı güzel tepe... Tarih sahnesinden bir bir geçmiş, selamlıyor herkesi insan tepe...
Ay iyice yükseldi. Adam kadına aşığım dedi. Nasıl anlatayım seher vaktini... İstersen vereyim sana İzmir’i... Ne gerek var dedi, o zaten benim... Senin için de ben varım. İçinde sen olan benim İzmirlim...
İzmir böylesine gizemli ve güzeldi. Kâh Körfez’in sultanı ecesi... Bazen de Kordonboyu’nun prensi, yerinde duramayan bir doru kısrak... Bazen de şaha kalkmış Ege’nin efesi...
Bir adam ve bir kadın... Bakışıyor iki yakada... Buluşuyor şafak sökmeden... Ekim ayının bir tan vakti... Doğan yeni bir gündür... Ve sonsuz bir aşkın İzmir’i...”
Teşekkürler İsmail Uğural...

Sempozyuma doğru adres

Haberin Devamı

URLA’da önemli bir sempozyum başladı. Konu zeytinyağı ve şarap... Bütün Doğu Akdeniz ele alınıyor ve antik çağa kadar gidiliyor. Yani, bu coğrafyada zeytincilik de bağcılık da o kadar eski... Sempozyumu Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü yapıyor; Doç. Dr. Kaan Şenol düzenleme kurulu başkanı...
15 ülkeden 34 yabancı ve 23 Türk katılımcı var. Urla Hakan Çeken Kültür Merkezi’ndeki toplantılar yarın da devam edecek.
Urla son dönemde en fazla konuşulan yerlerden biri oldu. Burada çok sayıda üretici bağcılık yapıyor ve Urla şarapları tadımlarda aldığı iyi derecelerle Türkiye’nin gündemine geliyor.
Denizli’nin Güney’i, İzmir’in Urla’sı...
Buralardaki gelişmeleri iyi takip edin.

 

Yazarın Tüm Yazıları