Paylaş
BAZEN “Çok iyimsersin...” diyorlar.
Yetmez...
Ben iflah olmaz bir iyimserim...
Bu ülkenin en sıkıntılı, en problemli, en ateşli, en kaygılı, en kaotik dönemlerinde bile öyleyim.
Müthiş iyimserim...
Çünkü, böyle hissetmem için çok neden var.
Ben Türk insanının sağduyusuna güveniyorum.
Samimiyetine inanıyorum.
Sabrına hayranlık duyuyorum.
Yeri geldiğinde, zamanında verdiği tepkilere bayılıyorum.
İlgilenmediğini, düşünmediğini, kılını kıpırdatmadığını düşündüğünüz bir anda başkaldırışına şapka çıkarıyorum.
Ve hep aynı şeyi söylüyorum.
Güveninizi, inancınızı, moralinizi kaybettiğiniz günlerde sokaklara bakın, meydanlara çıkın, kalabalıklar içinde yalnız kalın...
İzleyin...
Türk insanının yaptıklarına bakın...
Bazı sorulara veremediğiniz cevaplar oralarda saklı...
Satır aralarında var...
Türk insanının kalbinde var, gönlünde var...
Hayallerinde var...
Bu başka bir duygu
Dün Karşıyaka’nın sahilindeydim.
Dün Kordon’daydım.
Dün Cumhuriyet Meydanı’ndaydım.
Dün kalabalıklar arasındaydım.
Dün CHP’lisi de vardı, AK Partilisi de MHP’lisi de İşçi Partilisi de...
Dün kamusu da vardı, özeli de...
Bürokratı da sivil toplum örgütü de...
Sokaktaki vatandaş da...
Zorlasanız da mecbur tutsanız da yaptırım getirseniz de o kadar insanı sokağa çıkaramazsınız, evinde oturan insanları ayağa kaldıramazsınız, 74 yıl sonra hala bu samimiyetle, bu sevgi seliyle bir araya getiremezsiniz.
Bu başka bir duygu, bu başka bir samimiyet, bu başka bir bağlılık, bu başka vefa...
Ve çok şükür ki...
Bu coğrafyada...
İyi ki varsın İzmirli
Nasıl gurur duydum İzmir’le... Nasıl mutlu ediyor beni İzmir... Nasıl beni şaşırtmıyor İzmir... Nasıl her seferinde bir sürpriz yapmayı başarıyor İzmir... Nasıl bildiğini söylüyor, bildiğinden şaşmıyor, Don Kişot’luksa Don Kişot’luk, meydan okumaysa meydan okuma, ama hep İzmir’den çıkıyor...
Dün Cumhuriyet Meydanı’nda kuyruk vardı, Atatürk’ün bir parçası olmak için uzayıp giden kuyruklar...
İki bin dört yüz kişi aranıyordu, iki yüz bin kişi aransa, iki milyon kişi aransa o da bulunurdu.
Atatürk’ün bir parçası olmak için saatlerce, günlerce beklerdi İzmirli...
O çocukların heyecanı, o gençlerin tutkusu, o yaşlıların vefası...
Aslanım İzmirli, canım İzmirli...
İyi ki varsın, iyi ki farklısın, iyi ki aykırısın, iyi ki başkasın...
Türkiye’nin her yerinden çekilen fotoğraflara baktım dün...
Hepsi güzel, hepsi anlamlı, hepsi gurur verici, hepsi samimi, hepsi içten, hepsi duygulu...
Ama İzmir’den Türkiye’ye servis edilen, dünyada izlenen...
Yine çok başka...
Çok yaratıcı...
Teşekkürler düşünenlere, teşekkürler organizasyonu yapanlara, teşekkürler İzmirlilere...
İyi ki varlar...
Haklısın Bahar
Sevgili Bahar (Akıncı) ben de senin gibi düşünüyorum. Bugün yazdığın gibi... Yani hepimiz gibi... Bu kadar kısa hayata bu kadar çok şeyin sığdırılabileceğine inanamıyorum. Ne yorulmak var, ne sıkılmak, ne “of...” demek... Zaten “of...” diyecek ne vakit var, ne hal... Ne ego, ne kompleks... Ne geçmişin hesapları, ne dünün didiklenmeleri... Hep gelecek var, hep değişim var, hep ideal var...
Kara bulutlar tepedeyken bile akıllarda güneşli günler var, bitmiş, tükenmiş bir moral varken bile güzel hayaller var.
Sinema var, müzik var, dans var, tiyatro var.
Sporun her alanı var...
Okuma var, yazma var, üniversite var, bilim var...
O yokluğa rağmen en mükemmeli yapma isteği var.
Sevgili Bahar...
“Bazen ya da çoğu zaman uzaydan geldiğini düşünüyorum. Kripton’a komşu bir gezegenden ya da...” diye yazıyorsun ya...
Al benden de o kadar...
Ama diyorum ki...
İyi ki bu topraklara geldi...
Ve hiç bitmeyen bir sevgiyle bizler ona bağlandık...
Paylaş