Paylaş
“Daima mutfak sanatlarına, yemek ve sofra kültürüne saygı duyacağımı sizlerin huzurunda taahhüt ederim.”
Uluslararası gastronomi kulübü Chaîne des Rôtisseurs’in üyesi olmak için bu sözü vermeniz gerekir.
Kulüp 1950 yılında Paris’te kurulmuş, ama geçmişi çok daha eskilere dayanıyor.
Anlatayım...
Bütün her şey 1248 yılında başlıyor. IX. Louis, dönemin Paris Belediye Başkanını çağırıyor ve diyor ki...
“Esnafı toplayın, genç, ama işinde iyi olan çırakları, iyi şefleri yetiştirmek için bir organizasyon kurun. Bu loncaların üyelerine yeni teknikler öğretin.”
Bunun üzerine Paris Belediye Başkanı ağırlıklı olarak kaz kızartma ustalarının da bulunduğu 100 esnafı bir araya getirir. Ve yoğun bir çalışma başlar... Tabii, iyi şefler de ünlenir.
Les Ayeurs Loncası kaz etinde ustalaşmış kişilerden kurulur, 1509’da XII. Louis gelir ve ismi Rôtisseurs olarak değiştirir. Av hayvanlarından kuzuya kadar bütün etleri kapsayan yeni bir organizasyona dönüşür. 1610’da zincir, kraliyet himayesi altına alınır. İki çapraz şiş, dört et kancası ve alevler yanmakta ocaktan oluşan amblem kabul edilir.
Dört asır boyunca, zincirin koptuğu 1793 yılına kadar organizasyon, kraliyet sofralarına layık bir kalite standardı oluşturmak için çalışır. Fransız İhtilalinden sonra ise çalışmalar yavaşlar ve askıya alınır.
Ta ki...
1950 yılında Gastronomi Prensi olarak adlandırılan Curnonsky ile Dr. August Becart ve Jean Valby adlı üç gastronom, Louis Giraudin ve Marcel Darin adlı iki profesyonel aşçı bir araya gelip unutulmaya yüz tutan Rôtisseurs fikrini yeniden canlandırıncaya kadar...
Confrérie de la Chaîne des Rôtisseurs adını verdikleri dernek kurulur. Eski amblemi kullanarak, üstünde yaptıkları bazı değişikliklerle yeni logo oluşturulur. Derneğin yeni adı ve kuruluş tarihleri olan 1248 ile 1950 ilave edilir.
Tekrar hayata geçirilen dernek, dünyada hızla yayılır. 25 binden fazla üyesi ve 80 ülkede faaliyet gösteren bir organizasyon haline gelir.
Türkiye’de ise Şubat 1994’te İstanbul’da kuruldu. Ankara, Antalya, Adana’dan sonra İzmir de, birkaç ay önce faaliyete geçti.
Bu işin liderliğini de İzmir’in çok yakından tanıdığı Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin Başkanı Bülent Akgerman yaptı.
Mutfaklar çeşitlendirilecek yatırımcılar yüreklendirilecek
Bülent Akgerman’ı uzun yıllardır tanıyorum. Bülent, aynı anda üç, beş işi yapan bir insandır. Benimle konuşurken bilirim ki, mutlaka bir başka organizasyonu kafasında planlıyordur. Takvimi hep doludur, ama o hep bir yerdedir. Ve her şeye yetişebilen adamdır. Birbirinden önemli büyük organizasyonların başındadır, Türkiye’nin gündemiyle ilgilidir, giderek büyüyen şirketinin koordinasyonundadır.
Ama aynı zamanda dostlarının da yanındadır. Sevdası İzmir, Ege, Türkiye olan bir arkadaşımız arayıp bizden bir şey rica etmişse de elbette herkes gibi biz de onun yanındayızdır. Dünyanın en eski gastronomi kulübü Chaîne des Rôtisseurs’in İzmir’deki kuruluş öyküsü de işte böyle bir telefonla başladı. Bülent Akgerman, daha önce İstanbul’da üyesi olduğu derneği İzmir’den Ege’ye yaymak ve bu güzel coğrafyanın yeme içme kültürünü bütün dünyaya anlatmak istiyordu.
Bülent Akgerman’ın çıkış fikri şöyleydi:
“Bu kulübün açılışıyla İzmir’de gastronomi çok farklı bir hale gelecek. Yeni bir sayfa açılacak. İçimizde İzmir’in önde gelen kişilerinin yanı sıra profesyonel aşçılar hem de yeme içme kültürüne meraklı ve belli bir bilgi birikimine haiz üyelerimiz var. Mutfakların çeşitlenmesi, restoran yatırımcılarının ve aşçıların yüreklendirilmesi mevcut restoranların da daha renkli, farklı mönüler sunabilmesi için var gücümüzle çalışacağız. İlk kuruluşta aynı zamanda eğitici bir kuruluş olması nedeniyle bu yöndeki değişik çalışmaları da destekleyeceğiz. Üyelerimize geniş bir yeme içme bilgisi verebilmek için yöresel ve yabancı mutfakları ve lezzetleri tanıtıp çeşitli seminerler ve yarışmalar düzenleyeceğiz. Bunlardan en önemli olanı usta aşçı olmaya aday genç aşçı yardımcıları arasında yapılan ulusal ve uluslararası yemek hazırlama, pişirme ve sunma yarışmasıdır. Böylece genç yeteneklere gelişme imkanları yaratmak istiyoruz.”
Böyle bir organizasyonu İzmir’de Bülent Akgerman yapabilirdi. Öyle de oldu. İlk adımlar atıldı, şimdi sıra Ege’nin o müthiş lezzetlerini dünya mutfağıyla birleştirmeye geldi.
Ege mutfağı giderek ünlenecek
Benim bir iddiam var. Ege mutfağı bundan sonraki dönemin en önemli mutfağı olacak. Birincisi çok sağlıklı, ikincisi EXPO’yu alabilirsek tanıtmak için bize müthiş bir fırsat yaratacak, üçüncüsü bu coğrafyanın yıldızı bundan sonra çok parlayacak. O yüzden dünyanın en eski gastronomi kulübünün büyük etkisi olacağına inanıyorum. Ama istiyorum ki, nasıl 1248 yılında IX. Louis dönemin Paris Belediye Başkanı’na iyi ve yeni bir yol haritası açmışsa ve Paris Belediye Başkanı ilk yıllarda organizasyonu “bir yetiştirme ve eğitme” kulübüne dönüştürmüşse, bizim de benzer bir stratejiyle yola devam etmemiz gerekiyor. Yani iyi şefleri, iyi restoranları, iyi organizasyonları desteklemeli, alkışlamalı ve bu alandaki gençleri desteklemeliyiz. Çünkü, çok iyi biliyorum ki, en güzel lezzetler en basit hazırlıklarla elde edilebilir. Ve de... En lezzetli, doğal ürünlerle... İzmir’de bunlar var, Ege’nin her bir yerinde böyle bir zenginlik var.
Kimler üye ve kimler var?
Bülent Akgerman, Ahmet Güzelyağdöken, Ali Rıza Sokol, Altan Ünsal, Arif Öncü, Armağan Özgörkey, Birol Varsay, Cemal Elmasoğlu, Dilek Varsay, Eli Alharal, Emre Çelikbilek, Hakan Akman, Yiğit Temizocak, Korkut Kut, Levent Akgerman, Nedim Atilla, Noyan Gürel, Serpil Şener, Özlem Çakır, Selim Özgörkey, Rüştü Aksoy, Uğur Yüce, Başar Karcıoğlu, Martin Sanford, Can Ortabaş, Murat Türkay, Osman Sezener, Sadrettin Arslan, Selim Kaptan, Yavuz Karacasulu, Hande Öztürk, Yılmaz Öztürk, Ömer Pelit, Serkan Tütüncü, Kemal Demirasal, Todori Kalamaris, Vehbi Güldoğan, Enis Güner, Oğuz Özkardeş, Haluk Özyavuz, Serhan Ünsal, Mehmet Atay, Lucien Arkas, Ömer Yüngül, Önder Türkkanı, Sıtkı Şükürer, Ali Balcı, Ahmet Tarık Pekel, Serdar Baş, Turabi Çelebi, Melik Kızılcan, Senem Üngüderler, Barış Torcu, Rıza Elibol, Tuncay Beyaz, Wolfgang Goedl, Emre Kocamustafa, Ahmet Özkan, Remzi İçöz, Deniz Sipahi...
Her yemek bir başka mekanda
Chaîne des Rôtisseurs’ün İzmir’deki gala yemeği Swissotel’de oldu. Her yemek bir başka mekanda olacak. İkincisi Alaçatı’daki yeni açılan L’Escargot adlı restorandaydı. Her mönü günler öncesinden çalışılıyor. İsteniyor ki, Ege’nin lezzetleri tabaklarda yer alsın.
Paylaş