Dünya yeni bir denge arayışında

Aslında uzun zamandır konuşulan bir konuydu.
Geçen gün de yazdım.
İngiliz gazeteci dostlarımız uzun süredir Türkiye’yi incelemeye başladı.
Çünkü, İngiltere Brexit anlaşması gereğince Avrupa Birliği’nden yakında çıkacak.
May’in istifası ekim ayında olması beklenen bu çıkışı erteler mi, yeni bir referandum yapılır mı, bilemem ama gerçek olan şu ki, İngiltere belki de hiç görmediği kadar sıcak bir yaz geçirecek.
Türkiye de çok sık seçime, referandumlara giden bir ülke...
Sandığa gitmek, halkın iradesini almak, elbette demokrasileri güçlendiriyor.
Ancak sık olunca ülkeleri de vatandaşı da ekonomiyi de yoruyor.
Bakın Avrupa Birliği, İngiltere’nin kararından sonra kendini yeniden yapılandırmak zorunda.
ABD’nin ticaret savaşları artık farklı bir noktaya gidiyor.
Ortadoğu hala dengesini bulabilmiş değil...
Bütün bunlar dünyanın yeni bir denge arayışında olduğunu gösteriyor.
Ve diyorum ki...
Türkiye’nin bu normalleşme sürecinde, bence her zaman yeri ve şansı var.
Hem stratejik konumu, hem genç nüfus potansiyeli, hem dinamik ekonomisi bu gücünü artırıyor.
Yalnız bizim de üzerimize düşenler var.
Hep yazıyorum...
Türkiye’nin siyaseti biraz ikinci plana atmasında fayda var.
Daha çok demokrasi, daha çok ekonomi, daha çok eğitim, daha sosyal konuları konuşmalıyız.
Toplum da bunu bekliyor.

Siyasi partiler
yasasını unutmayalım

SİYASİ partiler yasasını seçim dönemlerinde konuşuyor, tartışıyor, öneriler getiriyoruz.
Sonra da unutup gidiyoruz.
Bence seçimsiz dönemlerde bunu konuşmalıyız.
Belediye seçimlerini şundan seviyorum.
Öyle ya da böyle, yeni yüzler siyasete kazandırılıyor.
Meclisler yenileniyor, başkan adaylarının bir kısmı değişiyor.
Ve bu isimler daha sonra başkan, milletvekili adayı oluyor.
Siyasetin başka alanlarında da görev alıyorlar.
Meclis’in değişim oranlarını da artırmalıyız.
Siyasi partiler yasasına yeniden bakmalıyız.
Ve bunu 24 Haziran’dan sonra hemen yapmalıyız.

 
Tarihimize sahip çıkalım

İZMİR’in eski evlerinden çok az kaldı. Bazıları restore edilerek kurtarılıyor, bazıları ise kaderine terk ediliyor.
Mithatpaşa Caddesi üzerinde asansörün hemen yanında dikkatimi çeken bir bina vardı.
Geçenlerde oradan geçerken fark ettim, o da çökmüş.

Nedenini elbette bilemiyorum.
Ama polis kontrollü geçişe izin veriyordu.
Yazık, bir tarih daha yok oldu.
Ben kentin hafızası açısından bunu çok önemsiyorum.
Bu binaları korumalıyız.
Marka bildiğimiz bütün şehirler bunu böyle yapıyor.
Geçmişlerini koruyor ve anlatıyorlar.
O yüzden TARKEM’i önemsiyor ve destekliyorum.
İzmir’de sayılı kalmış bu binalara sahip çıkıyorlar.
Kemeraltı gibi yerler dünyanın birçok yerinde var.
Ama inanın Kemeraltı ölçeğinde böyle yok...
Bu konuyu yine işleyeceğim.
İzmirlilerin daha duyarlı olmasını bekliyorum.

 
Göztepe’nin yanında olun

GÖZTEPE çok önemli bir maça çıkıyor.
Süper Lig’e çıkmak gerçekten zordur. 1. Lig çok daha rekabetçi ve sert bir lig... Elbette maddi imkanları da kısıtlı. O yüzden Göztepe’nin mutlaka Süper Lig’de kalması gerekir. Renk ayrımı gözetmeden İzmirliler İzmir takımlarının yanında olmalı.

 
İnciraltı ne oldu?

BİR şeyi daha unutmayalım.
İZMİR 2015 EXPO adaylığa soyundu. Eğer kazanılmış olsaydı, İnciraltı planlanmış ve EXPO bölgesi olarak kullanılacaktı. EXPO olmadı. Ama her zaman söylüyorum. İzmir için EXPO hedefleri çok doğru hedeflerdi. Aradan yıllar geçti, ama İnciraltı’nı hala planlayamadık. Ben arada hatırlatıyorum, sonra bir bakıyorum yine 6 ay geçmiş. İzmir bazı konularda çok zaman kaybediyor. Tabii, Türkiye de...