Paylaş
YENİ yılın ilk yemeğini yine Ertuğrul Özkök ile yedik.
Geç ve uzun öğle yemekleri ayrı bir keyif...
Çünkü, İzmir’in her halini seviyoruz, gündüzünü de gecesini de aynı masada yaşamak hoşumuza gidiyor.
Böyle olunca o gün bir beyin fırtınasına dönüşüyor, iki kişilik bir çalıştay havasına giriyor.
Biraz yakın geçmiş, ama daha çok yeni yılın konuşmaları...
Ama söyleyeyim, siyasetin s’si bile konuşulmuyor, daha çok hayatın gustosundan bahsediyoruz.
Siyasetin gri tonu bizim hayatımızın o gökkuşağı renklerine uymuyor çünkü...
***
Örneğin Placido Domingo’dan bahsettik.
Domingo, 19 Ocak’ta İstanbul’da Ülker Arena’da bir konser verecek. Dünyaca ünlü bu sanatçıya 65 kişilik Filarmonia İstanbul Orkestrası eşlik edecek.
Özkök, aralık ayının ikinci haftasında Luisa Fernanda’nın “Federico Moreno Torroba” adlı oyununu seyretmek için Valencia’ya gitti.
Ertesi gün de Placido Domingo’yla buluşup sohbet etti, bu röportajı da 21 Aralık günü yayınladı.
Herkes gibi ben de keyifle okudum.
İlginç bir şey anlattı.
Söyleşinin özel kısmında Domingo şöyle demiş...
“Son dönemde Türkiye’yle ilgili iki şeyi bana çok anlatıyorlar. Birincisi Türk Hava Yolları... THY giderek Avrupa’da en fazla konuşulan, tercih edilen hava yolu şirketi oldu. Bunda son dönemdeki iletişim stratejisinin de büyük önemi var. İkincisi İzmir... Gidenler anlattı, İzmir’in modern hayat tarzı ve güzelliğini çok övdüler. Ve, Efes’i, antik tiyatrodaki konserleri biliyorum...”
Özkök, “Bir İzmirli olarak çok mutlu oldum. Domingo sahnedeyken Efes’in o büyülü atmosferini düşündüm, böyle bir hayal kurdum” dedi.
Öyle konserler izledim ki, bugün hala aklımda...
O antik tiyatroyu dolduranlar Efes’i büyük bir koroya dönüştürmüşlerdi.
Sting’in, Elton John’un bu konserler sonrasındaki söyleşilerini hatırlıyorum, ikisi de söz birliği etmişcesine “Büyülendik...” demişlerdi.
***
Özkök röportajda, “Böyle başarılı ve uzun bir kariyerden sonra çok istediğiniz bir şey var mı?” diye bir soru sormuştu.
Domingo’nun cevabı “Var; sahnedeyken, aynı anda seyircilerin arasında olup kendimi seyretmek isterdim. Bu duyguyu merak ediyorum” olmuştu. Özkök ile ikimiz aynı anda, aynı şeyi düşündük. “Böyle bir hayal varsa bu Efes’te olmalı” dedik.
Özkök, “İstanbul’da karşılaştığımızda bunu teklif edeceğim. Efes’te Domingo’yu izlemeliyiz” dedi.
***
İster İzmir fanatikliği deyin, ister İzmir tutkusu...
Herkes gibi biz de İzmir’in daha iyi, daha güzel, daha çok konuşulur olmasını istiyoruz.
Çünkü, İzmir bunu hak ediyor.
Türkiye’ye vereceği daha güçlü mesajlar olduğunu düşünüyoruz.
Yeni yılın ilk yemeğinde işte bunları daha çok konuştuk.
Ve karar verdik.
İzmir’i farklı yapan yanlarını birlikte kaleme alacağız.
Elbette yılın farklı zamanlarında ve mekanlarında...
Gel de medyanın gücüne inanma
Medya...
Yazılısından sosyal medyasına kadar, o kadar etkili ki...
Örneği Ertuğrul Özkök verdi yine...
“Tansu’yla Küba’ya gittik. Gördüklerimizi, yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi paylaştık. Sonra dönüşte Küba günlerini yazdım. Galiba bir şeyi tetikledik. Birlikte gittiğimiz turizm firması bana 2015 turlarının neredeyse bittiğini söylüyor. Uçaklarda yer yok. 1 Mayıs’ta fiyatlar ikiye katlanmış...”
Gel de medyanın gücüne inanma...
Bunu biz zaten çok iyi biliyoruz.
Bir yazının neler yapabileceğini yaşayarak görüyoruz.
Tabii, kimin yazdığı da önemli ama medyasız bir hayat inanın olmuyor.
Paylaş