Paylaş
Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu TRT’de bir araya gelecek.
Bence demokrasimiz adına olumlu bir gelişme...
Yıllardır istediğimiz bir konu...
Ben her şeyin konuşulmasından yanayım.
Konuşuldukça üsluplar değişiyor, kullanılan ton farklılaşıyor.
Belki bazıları siyasetin daha da sertleşmesinden çekiniyor olabilir.
Ben tam tersini savunuyorum.
Bizim liderlerimiz bir araya gelmedikleri, önemli meseleleri tartışmadıkları için bana göre siyaset sertleşiyor.
Sadece bugünden bahsetmiyorum.
Son 50 yılda da böyleydi.
Bazen uzatılan bir el, bazen açılan bir telefon, bazen verilen bir selam bile her şeyi yumuşatabiliyor.
Kendi hayatımızdan test edin.
Bazı konuları kafamızda büyütüyoruz, kendimizi de, karşımızdaki insanları da geriyoruz.
Kafamızda kurguluyor, konuşuyoruz.
Oysa bir kelime edebilsek, bir araya gelebilsek; herşey çok daha kolay olacak.
O yüzden Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun televizyon buluşmalarını önemsiyorum.
Demokrasimiz adına da önemli bir sınav olarak görüyorum.
Geçmişte gazeteci olarak bu programlara katıldım.
Liderlere, başkan adaylarına sorular sordum.
Hem mesleki olarak keyif aldım, benim için bir deneyim oldu, hem de izleyenlerin kafalarının daha netleştiğini gördüm.
Konuşmaktan, tartışmaktan zarar gelmez aksine sonsuz faydaları olur.
Türkiye’nin demokrasisini güçlendirmesi gerekir.
Atılacak her adımı destekliyorum.
Hangi şehrin suyu daha ucuz?
BİR süredir su tartışması yapılıyor. İstanbul mu ucuz, Ankara mı; bazıları da “En pahalı İzmir” diyor.
Ben de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e sordum.
Seçimler bittikten sonra İzmir’de ayarlamaya gidildi. Kademeli bir ödeme sistemi tercih edildi.
13 metreküp kullanımın altına yüzde 10 oranında indirim yapıldı. Soyer şöyle anlattı.
“Düşük miktarda su kullananlar için İstanbul ve İzmir en ucuz şehirler. Örneğin 10 metreküp için İstanbul’da 40 TL, İzmir’de ise 43.30 TL ödeniyor. Yani en pahalı su satıldığı iddia edilen İzmir ile İstanbul’daki fiyat farkı yalnızca 3.30 TL. Ankara ise az su kullananlar için her iki ilden de daha pahalı. 10 metreküp suya Ankaralılar 50 TL ödüyor.”
Peki orta düzeyde su kullananlar için durum nasıl?
İzmir ve İstanbul arasında pek fiyat farkı yok. Son indirimle suyu 20 metreküp bandında kullanırsanız İzmir İstanbul’dan 88 kuruş daha ucuz. 20 metreküp su için İzmir’de 89.12 TL, İstanbul’da 90.00 TL, Ankara’da 100 TL ödeniyor.
***
Çok su kullananlar için en rahat şehir ise Ankara... Ankara’da suyun metreküp fiyatı kullanım oranından bağımsız olarak 5 TL. İstanbul yüksek su kullanımını 16 metreküpten fazlası olarak tanımlamış ve 6 TL olarak fiyatlandırmış. İzmir’de ise su tasarrufunu teşvik eden başka bir politika var. Eğer yüksek miktarda su kullanıyor, fakat 16-20 metreküp bandında kalıyorsanız, su için ödediğiniz birim fiyat Ankara’dan da, İstanbul’dan da daha ucuz, yani 4.69 TL. Ne var ki, çok yüksek miktarda su kullanımında ısrarcıysanız, yani 21 metreküp ve üzeri su kullanıyorsanız, bu sınırdan sonraki kullanım için İzmir’de metreküp başına 9.65 TL ödüyorsunuz.
***
Bütün bu tartışmalar yapılan indirimlerden de kaynaklandı. İstanbul’da suya yüzde 40 indirim yapılacak.
Tunç Soyer diyor ki: “İzmir’de su sanıldığı gibi pahalı değil. Biz kademeli fiyatlandırmayı daha uygun bulduk. Su tasarrufunu teşvik eden yeni bir politika uygulamak istiyoruz.”
Sosyal medya perhizi iyi geldi
BAYRAMDA sosyal medya perhizi çok iyi geldi. Sadece gazete okudum. O da dijital versiyonu değil; geleneksel yöntemlerle... Açtım gazetemi, çayımı, kahvemi de yanıma koydum; satır satır okudum. Her zaman böyle yapıyorum ama bu sefer daha keyifli geldi. Fonda müziğimi de ihmal etmedim. Yine klasiklerden başlayıp kendi listelerimi gözden geçirdim. Sonra kitaplarıma daldım, bitirmem gereken kitaplara...
Sizi bilmem ama ben aynı anda üç kitap birden okuyorum. Yıllardır bu alışkanlığım devam ediyor.
Bazıları bir kitabı alıp sonuna kadar bitirmek ister. Ben öyle değilim. 40 – 50 sayfa birinden, 40 – 50 sayfa diğerinden... Sonra bir üçüncüsüne...
Kafam dağılmıyor, aksine daha motive oluyorum.
Alışkanlık işte...
Sosyal medyaya bakmamaya söz vermiştim.
Bakmadım da...
Sadece dün biraz göz attım.
Aman Allahım; ortalık yıkılıyor.
Eğlenceler, yemekler...
Plajlar, denizler, sahiller...
Aman öyle olsun, herkesin tadı yerinde olsun, Türkiye güzel olsun.
Ama yine söylüyorum.
Bizim, hepimizin daha çok çalışması lazım.
9 günlük tatillere fikir olarak karşıyım.
Turizm sektörünü desteklediğini biliyorum.
Yine de 10 günlük tatillerin öncesi ve sonrasında insanların kendine gelemediğini biliyorum.
Daha doğrusu ben öyle oluyorum.
O yüzden uzun tatiller yapmıyorum.
Türkiye’nin daha çok üretmesi, daha çok ihracat yapması lazım.
Ve siyaset yerine ekonomiyi konuşması lazım.
Bayram tatili hepimizi gevşetti, yumuşattı.
Dilerim siyasetin tonu da şeker bayramı tadında olur.
Herkesin geçmiş bayramını kutlarım.
Paylaş