Paylaş
Bakın iyi senaristler izmir’den, iyi oyuncular izmir’den, iyi yönetmenler İzmir’den...
Ve bu arkadaşlarımdan benim beklentim; İzmir’i unutmamaları ve kameralarını buraya çevirmeleri...
Ata Demirer’in son filmi Seferihisar’da çekildi, geçen sezonun dizileri arasında da İzmir’de çekilenler vardı.
Sinemanın tanıtımdaki katkısı yadsınamaz.
İzmir doğal bir platodur; bunu kimse unutmasın.
Bir korku filmi geliyor
Aslında filmin ham halini gördüm, tamamlandığında bir kez daha izleyeceğim. Müthiş bir korku filmi geliyor. Adı 11... İzmir’de çekilmiş, İzmirliler çekmiş. Yapımcısı İzmirli, oyuncular da, kurguda yer alanlar da...
Filmin konusu şöyle...
Üniversite son sınıf öğrencisi Zeynep; otoskopi rahatsızlığı bulunduğu için ilaç ve psikolojik tedavi alıyor. Nişanlısının ölümünden kendisini sorumlu tutan Zeynep, zaman zaman kendisini dışarıdan izlediğini hissine kapılır ve çeşitli sanrılar yaşar. Zeynep’in bu durumundan; sevgilisi Barış’la en yakın arkadaşı İlke de etkilenir ve hayatları karmaşa içinde sürüp gider. Bir gün ileri düzeyde sanrılar yaşayan Zeynep, psikoloğunun önerisi reddederek tedaviden kaçar ve kendisini takip eden diğer kendisi ile yaşama alışmaya karar verir.
***
Yapımcılığını CARAT filmin sahibi Murat Barutçu’nun üstlendiği filmin, yönetmeni Can Varol, senaryo ise Ali Cumhur Demir imzalı.
Murat Barutçu, “İzmir’de sinema sektörüne katkı yapmak istiyoruz. Ve istiyoruz ki; hep bu bölgenin insanları filmlerimizde yer alsın. 11 ilki, ikinci filmimiz 12 olacak, 13’ü de çekeceğiz. Bu bir korku filmi ve özçekim, yani selfie rahatsızlığı ile otoskopiyi işliyoruz” diyor.
Selfie çekmek rahatsızlık mı?
Valla uzmanlara göre öyle...
Özçekimin (selfie) bir rahatsızlığa dönüştüğünü söylüyorlar. Bu teorilere bir yenisi daha eklenmiş. Uzun yıllar önce “özgörüm rahatsızlığı” otoskopi olarak ortaya atılan bu hastalık, günümüzde özçekimle benzerlik gösteriyormuş. Özgörüm hastalığı; kişinin, kendi bedeninin bir parçasını ya da bütününü sanki aynada görüyormuş gibi hissetmesiymiş. Özçekimde de benzer durumlar söz konusu diyorlar. İnsanlar genelde aynada veya telefonu kendisine çevirerek fotoğrafını çekiyor. Artık insanların özçekimlerde güzel çıkmak için kendisini farklı hayal edip farklı efektler yerleştirdiklerini, belli bir zamandan sonra hayalini kurduğu kişi olmaya çalışıp, psikolojik olarak kendisini aynada farklı hayal ettiklerini söylüyor uzmanlar...
Adını koymuşlar selfitis
Amerikan Psikologlar Derneği (APA) Chicago’daki yıllık yönetim kurulu toplantısında bu bozukluğu ‘selfitis’ olarak adlandırmış. Kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmanın obsesif kompülsif bir eğilim ve özgüven eksikliğini gidermenin bir yolu olarak tanımlamışlar.
Hangi aşamadasınız
Bilim insanları ise özçekim, hastalığın üç aşaması olduğunu söylemiş.
1. Aşama: Zaman zaman yapılan özçekim - İnsan günde en az üç kere kendi fotoğraflarını çekiyor ancak sosyal ağlarda paylaşmıyor.
2. Aşama: Akut - Kişi en az üç kere çekilen fotoğraflarını sosyal ağlarda paylaşıyor.
3. Aşama: Kronik - Kişi kendini çekip resimlerini internette paylaşmak için sürekli ve kontrol edilemeyen bir istek duyuyor ve günde en az altı kere bunu yapıyor.
Kötü haber: Henüz
tedavisi yok
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan şöyle konuşuyor;
“Bir müddet sonra selfie, kişide yalnızlaştırıcı etki yapar. Böyle durumlarda insanlarla ilişki kurma biçimi haline gelebilir. Bu uygulama bir müddet sonra kişiyi, insanları onay ve takdir alma durumuna getirebilir. Bu bir iletişim biçimi haline getirilirse de o kişinin zaafı haline dönüşür.”
Psikiyatrlar hastalığın henüz bir tedavisinin bulunmadığını söylüyor.
Özgörüm yani otoskopik ruh hali...
İşte 11 filmi bunu işliyor, bana çok ilginç geldi.
Paylaş