Paylaş
Oral, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yardımcı doçent doktor...
Geçen gün Deniz Ticaret Odası’nın meclis toplantısına katılıp bir sunum yapmış ve anladığım kadarıyla söyledikleri biraz da tartışma yaratmış.
Eminim, konusunun uzmanı bir bilim adamı...
Ama yaptığı şu yorumu kesinlikle doğru bulmuyorum.
“Körfeze yapılacak yat limanlarına yatırımcı ilgi göstermeyebilir. Trabzon’da yapılan yat limanı hala atıl durumda, kimse para kazanamayacağı limana 20 milyon euro yatırmaz. Yatırımcılar benden Göcek’te ve Marmaris’te yer bulmamı istiyor. İzmir Körfezi’ne ise zamanla talep olacak...”
Bir kere, İzmir ile Trabzon’u karşılaştırmak son derece yanlış.
Trabzon, Türkiye için önemli bir merkez ama İzmir kadar turistik değil.
Etrafında ne Çeşme var, ne Foça, ne Karaburun, ne Seferihisar, ne Urla...
Ne Göcek, ne Marmaris ne de Bodrum...
İzmir ile belki Atina’yı karşılaştırmak daha doğru olur.
Atina’ya gidip görenler bilir, Pire’deki Paşa Limanı’ndan kent merkezine kadar birçok marina yan yanadır.
Ve o marinalardaki yatların çoğunu Türkiye’de göremezsiniz.
Atina’daki turizm gelirinin büyük bir kısmı marinalardan gelir.
***
Cannes örneğine bakın, oradan Monaco’ya geçin, Saint Tropez’yi inceleyin, hemen yanındaki Nice’e, Menthon’a gidin. Fransa’nın bu sahil şeridinin İzmir’den bir farkı var mı?
Bence yok...
İzmir’i merkez alın, Çeşme’yi bir cennet yapın, Foça’yı, Karaburun’u, Urla’yı, Seferihisar’ı çok yönlü değerlendirin.
Alın size Fransız Cote d’Azur’ü...
***
Ağzımıza sakız yaptığımız şu EXPO meselesi var ya, alırız ya da alamayız. İzmir’in gideceği yer, EXPO hedefleridir.
Fransız Cote d’Azur, örneğidir.
İzmir’i bu bölgenin turizm başkenti yapıp, 12 ay farklı turizm çeşitleriyle zenginleştirmektir.
O yüzden ben İzmir’deki marina tartışmaları yapılırken, Trabzon’la karşılaştırılmasını çok doğru bulmuyorum. Bir ayrıntı daha...
Her şey bugünün hesaplarına göre yapılmaz.
Geleceği başka türlü kurgulayamazsınız.
Benim hayallerimde; marinalarıyla, zincir otelleriyle, uluslararası organizasyonlarıyla başarılı bir kent silueti var.
***
Gözünüzü kapatıp hayal edin, bugünden çok farklı bir İzmir olacağını fark edeceksiniz.
Kocaoğlu’nun yeniden aday olma hırsı var mı?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, EGE TV’de katıldığı televizyon programında şöyle demiş:
“Ben 64 yaşındayım ve bir sürü hırsı aşmış, törpülemişim. Bende bir daha belediye başkanı olma hırsı yok. Bende belediye başkanı olduğum müddetçe her saniyesini değerlendirerek İzmirlilere layık olma ve bunun huzuruna varma hırsı var.”
Hırs ve iddia farklı şeyler...
Başkan Kocaoğlu, “Bir daha başkan olma hırsım yok” diyor.
Ama siyasetin kişisel iddiaların çok ötesinde bir şey olduğunu da hatırlatmak istiyorum.
Yani...
Siyasette bazen bir gün bile uzundur. Bugünden yarına yorum yapmak, yorumdan analizler yapmak, analizler üzerine planlar yapmak bazen tutmayabilir.
Kamunun hassasiyeti insanın vicdanı
Bin gün... Başlayın saymaya, bine gelinceye kadar yorulursunuz. Ve siz bin gündür hapistesiniz. Özgürlükleri savunan insanlar için özgür olamamak nasıl bir duygudur. Bir gazeteci olarak, Mustafa Balbay’ın durumuna üzülmemek mümkün değil. Elbette yargı olacak, elbette ortada bir suç varsa ceza verilecek. Ama tutuklama süreleri bu kadar uzun süreli olursa kamu vicdanı da çok yara alıyor. Geçenlerde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’la sohbet ederken, bu konuya dikkat çekmişti, hem operasyonların yapılış biçimine hem de bu sürelere... Daha önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da benzer ifadeler kullanmıştı.
Türkiye birçok konuda iyi gidiyor. Ekonomisi sorunları olsa da hiç de fena değil. Sosyal alanda önemli gelişmeler oluyor, kentlerimiz büyüyor, en önemlisi de insanımızın başarma gücü ve inancı artıyor. Ancak yargının geç çalışması ve benzer olaylar, bu iyi gelişmeleri gölgeliyor.
Siyasi partiler de aslında farklı düşünmüyor. Yorumlar farklı olsa da konu aynı kapıya çıkıyor. Türkiye bu çelişkilerini düzeltmeli, toplumun vicdanı için bu adımlar atılmalı. Daha da geç olmadan...
Paylaş