Paylaş
GEÇENLERDE, “Önümüzdeki seçimler yerel değil, genel gibi algılanır. Sonuçlarını da buna göre değerlendirmek lazım” demiştim.
Son yaşananlardan sonra bu seçimlerin artık belediye seçimleri olmaktan çıktığını herhalde söylememe gerek yok.
Bunun anlamı şudur:
Örneğin; İzmir’de Aziz Kocaoğlu ile Binali Yıldırım değil, AK Parti ile CHP yarışacaktır.
Yine bu son yaşananlardan sonra kampanya proje odaklı olmaktan çıkar; demokrasi, laiklik, yolsuzluk, hukuksuzluk çerçevesine oturur.
Gerçi Türkiye’de gündem çık sık değişir, dün konuşulanlar yarın unutulur ama seçimlere birkaç ay kala muhalefet bu süreci kullanıp kampanyasını yolsuzluklar üzerine, hükümet de kendisine yapılan komplo teorilerine oturtup savunmayı tercih edecektir.
2014, Türkiye için uzun ve zor bir yıl olacak.
Yerel seçimler bir referanduma dönüşecektir.
Sonuçları da en az 10-15 yılı etkileyecektir.
Adaletli devlet, adaletli toplum
HERKES birbirine soruyor:
“Ne oluyor” diye...
Öylesine bilgi kirliliği var ki, hangisine inanacağınızı bilemiyorsunuz.
Gazetecilik anlık refleksler ister.
Örneğin, haberi yazıp geçmek için çoğu zaman vaktiniz yoktur.
Duyduğunuz an yazmak, duyduğunuz an canlı yayında söylemek zorundasınızdır.
Ama gazetecilik refleksi bir şey daha öğretmiştir.
Her şeyi, her olayı, hele hele önemli, kritik haberleri değerlendirmek için biraz beklemelisiniz.
Her yer tozdumanken, bazı ayrıntıları göremeyebilirsiniz.
O zaman da doğru yorumlamayabilirsiniz.
Ama şu kadarını söyleyeyim:
Hukuk herkese lazım.
Yargı herkese eşit davranmalı.
Adalet duygusu insanlarda olduğu gibi devlette de olmalı...
Ben “gerçek ve güçlü bir demokrasi” tarifi yaparken, sadece bunları söylüyorum.
Çünkü her şey böyle başlıyor.
Adaletli devlet, adaletli toplum...
Vicdan sahibi bireyler...
Benim memurum
YILLAR her şeyi değiştiriyor. Toplum değişiyor, insanlar değişiyor. Alışkanlıklar değişiyor, ileteşim olanakları değişiyor. Nasıl mı? Anlatayım. Dün Meksika Cumhurbaşkanı Enrigue Pena Nieto, İzmir’deydi. Nieto, 18 yıldır Meksika İzmir Fahri Konsolosu olan Kemal Çolakoğlu’na Aztek Kartalı Nişanı taktı. Bunun için Swissotel’deki törene gidiyordum. Aynı saatlerde KESK’e bağlı memurların yürüyüşü başlamak üzereydi. Arabayla bir anda kalabalığın ortasında kaldık. Memurlar, sessiz bir protesto içindeydi. Bu arada grubun içinden birkaç kişi ayakkabı kutularını elden ele vererek en öne aktardı. Kutularla çekilen ilk fotoğraf gözümün önünde oldu. Swissotel’e girdiğimde gündem KESK’in yürüyüşünde kullanılan o kutulardı. Sosyal medyayla fotoğraflar birkaç dakika içinde bütün Türkiye’ye yayıldı. Sadece İzmir’den değil, bir anda Türkiye’nin her yerinden fotoğraflar yağmaya başladı.
Demokrasi sadece sandık değil, seçimden seçime hatırlanan bir şey değil...
Demokrasi hayatın gerçeği...
O yüzden siyasetçilerin işi hem kolay, hem de bir hayli zor...
Toplum anında tepki veriyor, sorduğu sorulara hemen cevap bulmak istiyor.
Tarafım
HEP taraf oldum; hayatım boyunca, hiç ortada durmadım.
Tarafım...
Ama demokrasiden yana...
Tarafım...
Adaletten yana...
Tarafım...
Özgürlüklerden yana...
Tarafım...
Vicdanlı kalplerden yana...
Tarafım...
Samimiyetten yana, sahici olandan yana, ne istediğini bilenden yana...
Tarafım...
Kendi için istediğini başkası için de isteyen de yana...
Paylaş