Paylaş
30 Ekim’deki İzmir depreminde de gördük.
Bütün Türkiye İzmir’deydi.
Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, devlet bütün imkanlarını seferber ettiler.
Bu dayanışma ruhunu gerçekten önemsiyorum.
Manavgat’ta başlayan sonra Ege’nin kıyılarına gelen yangında da gördük ki, vatandaşımız sokaklarda, elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor.
Bütün belediye başkanları ve yetkililerle konuşuyorum; hepsi bu konuya vurgu yapıyor.
Bütün Türkiye’den de yardım çağrıları yapılıyor.
Sosyal medya bu mesajlarla dolu...
Ama gördüğüm bir şey var; onu da yazmam gerekir.
Bütün bunların bir plan dahilinde yapılması gerekir.
İzmir depreminde şahit olduk.
O kadar çok malzeme gönderildi ki...
Sonra yetkililer “Yeterince malzememiz var” demek ihtiyacı hissettiler.
Bu tür doğal afetler karşısında insan paniğe kapılıyor ve ne yapacağını bilemiyor.
Artık sosyal medyadan toplanma, bir araya gelme şansı da yüksek ve insanlar çok hızlı reaksiyon alabiliyor.
Dolayısıyla bazı paylaşımları yaparken dikkatli olmamız, gerçek ihtiyacı bilmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Mutlaka bir koordinasyon merkezi vardır ama ben bile bu detayları bulurken zorlanıyorum.
Demek ki daha net, açık ve herkesin ulaşabileceği kadar basit yöntemlerle bunların karşımıza çıkması gerekir.
Biraz hoşgörü lütfen
SOSYAL medya yıkılıyor.
Biliyorum herkes bu yangınlar karşısında üzgün ve bazen de çaresiz...
Ama bu tür olaylar karşısında daha soğukkanlı davranmamız gerekmez mi?
Ve birbirimizi anlamamız, birbirimize karşı daha hoşgörülü davranmamız doğru değil mi?
Ama öyle olmuyor.
Öyle kırıcı ki son dönemde sosyal medya...
Biz şerbetliyiz, alışığız.
Ama olmayanlar darmadağın oluyor.
Bari bu günlerde biraz daha hoşgörülü olalım.
Hepimiz ağlıyoruz
MİLAS Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın paylaşımlarına dün baktım. Yangının tehdit ettiği bölgeden bir fotoğraf paylaşarak yangının kritik eşiği aşarak siteler tarafına geçtiğini söylemiş.
Ve şöyle demiş;
“Eyvah! Yangın kritik eşiği aştı ve siteler tarafına geçti. Sinirimden ağlayacağım.”
Hepimiz bu ruh halindeyiz.
Ağlıyoruz.
Siz de ikna odası yapın
BİR yandan yangınlar, bir yandan pandemi...
Bugüne kadar aşı olmayan arkadaşlarımı ikna etmeye çalışıyorum.
Siz de edin...
Lütfen edin...
Tablo artık çok netleşti.
Hastanede yatanların yüzde 95’i aşı olmayan ve ikinci dozu yaptırmamış olanlardan...
Ve artık çok net ki;
Aşılar tamamlanmadan, toplumsal bağışıklık kazanılmadan pandemi bitmeyecek.
Ve bizler eski günlerdeki gibi hayatımızı devam ettirmek istiyoruz. Çocuklarımız okullara gitsin istiyoruz. İşyerleri açık kalsın istiyoruz. Ve özlediğimiz kalabalıklara karışmak istiyoruz.
Kendime göre bir hedef koydum.
Aşı olmayanları ikna edip aşılarını yaptıracağım.
Örnek olmaya devam İzmir
İZMİR Valisi Yavuz Selim Köşger açıklamış;
“Güzel İzmirimizde aşılama oranı duyarlı hemşehrilerimiz sayesinde yüzde 75’i buldu. İllere göre haftalık vaka sayımız ise 100 binde 33.43 oldu.”
Güzel haber...
Ve yakında mavi kategorideki iller olarak bazı ayrıcalıkları isteyebiliriz.
Örneğin kırmızı kategorideki bir ille mavi arasında farklar olmalı.
Tedbirler buna göre belirlenmeli.
Amerika bu uygulamayı yapıyor ve bana göre başarılı da gidiyorlar.
Haydi İzmir; örnek olmaya devam...
Aşı olana 100 dolar
ABD’de aşıya teşvik için yapılıyor. Bu sayede bazı eyaletlerde aşılanma oranı yüzde 50’den 75’e çıkmış. ABD Başkanı Biden, Federal Hükümet çalışanlarından aşı olduklarını göstermelerinin isteneceğini, aşı olmayanların ise nerede çalışırsa çalışsın maske takma, haftalık test, sosyal mesafe ve iş seyahati kısıtlaması gibi kurallara tabi olacağını açıkladı. Ağustosu boş geçirmemeliyiz. Ben aşı konusunda her türlü teşviki destekliyorum.
Bizde 100 dolar karşılığı olur mu bilemem ama farklı teşviklerin mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Eylül, ekime çok daha yüksek aşılanma oranlarıyla girmeliyiz.
Paylaş