Bu coşkuyu seviyorum

İZMİR için özel bir gün bugün...

Haberin Devamı

9 Eylül...
26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz Türk ordusunun Yunan işgali altındaki İzmir’e 9 Eylül 1922’de girmesiyle bitiyor.
Sonrasında yeni bir dönem başlıyor.
Yeni, genç bir Cumhuriyet...
O yüzden 9 Eylül’lerin ayrı bir önemi var, tıpkı tarihimize not düşülen diğer özel günler gibi...
Eminim bugün büyük bir coşku yaşanacak.
İçimizde, kalbimizde hissettiğimiz bu güzel duygularla yarınlara bakacağız.
Turizmcilerle, esnaf temsilcileriyle konuşuyorum.
Günler öncesinden başlayan bir telaş var.
Türkiye’nin her yerinden gelen insanlar gün boyunca İzmir’in sokaklarında olacak, akşam da Kordon’da özel bir konseri seyredecek.
Tabii nazar değdiğini söylemem gerekir.
Günler öncesinde başlayan hazırlıklar tam bitmek üzereyken konserin yapılacağı platform ve taşıyıcılar çöktü.
Rüzgarın da etkisi olduğu söyleniyor.
Ama can kaybı olmaması sevindirici...
Konser Gündoğdu’da yapılacak ve eminim İzmir unutulmaz günlerinden birini yaşayacak.
Bu güzel günün keyfini çıkarın.
Çünkü harika bir coğrafyada yaşadığımızı insan böyle günlerde daha iyi anlıyor.
Türkiye’nin geleceğine inanın, güvenin...
Demokrasimizi güçlendirmek için elimizden geleni yapalım.

 

Haberin Devamı

Türkiye Avrupa’ya lazım

İNGİLTERE’nin yeni başbakanı Liz Truss, hükümetinin artan enerji fiyatları için önlemler aldıklarını, krizi hafifletmek için evlerin yerel enerji fiyatlarına sınır koyacağını söyledi.
Benzer açıklamalar Avrupa’nın başka ülkelerinden de geliyor.
İngiltere iki yıllık enerji fiyat garantisi getiriyor.
Ortalama hane faturalarının ısıtma ve elektrik için yılda 2 bin 500 paund olacağı söyleniyor.
Bu 100 milyar sterlinlik destek anlamına geliyor.
Tabii muhalefet; İngiliz vergi mükelleflerinin faturayı ödemek zorunda kalacağını söyleyip itiraz ediyor.
İngiltere son yıllarda rüzgar enerjisiyle üretilen enerji miktarını önemli ölçüde artırdı ve daha fazla nükleer santral inşa etmeyi planlıyor.
Bunları neden yazıyorum.
Enerjideki sıkıntılar artarak devam edecek.
Rusya - Ukrayna savaşı bitse de hayatın normale dönmesi kolay olmayacak.
Türkiye’nin güneş, rüzgar gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi gerekir.
Ki son yıllarda önemli yatırımların olduğunu biliyorum.
Türkiye bütün bu krizleri kendi lehine çevirme potansiyeli olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Her fırsatta yazıyorum.
Türkiye Avrupa’ya, dünyaya lazım.

Haberin Devamı


Her hastalığın bir kokusu mu var

AVRUPA medyasında ilginç bir haber dikkatimi çekti.
“Parkinson hastalığının kokusunu alan kadın” başlığıyla haber verilmişti.
İngiliz bilim insanlarının 3 dakikalık cilt sürüntü testi geliştirmesine yardımcı olan bu proje gerçekten de ilginç...
Gerçi klasik tıpçılar “Parkinson için özel bir test yok. Tanı yalnızca hastanın semptomlarına ve tıbbi geçmişine dayanır” deseler de; yeni gelişmeler dikkat çekiyor.
Peki ne oluyor?
Manchester Üniversitesi’ndeki araştırmacılara nörodejeneratif hastalığı farklı vücut kokularından tespit edebildiğini keşfeden İskoç Joy Milne yardım ediyor.
Kokulara karşı yüksek hassasiyet sahibi olan 72 yaşındaki Milne, Parkinson’dan ölen kocasının hastalığın teşhisinden 10 yıldan fazla bir süre önce farklı bir koku geliştirdiğini fark ettiğini söylüyor.
Manchester’daki ekip onun gözlemini araştırdı ve Parkinson hastalığının gerçekten de özel bir kokusu olduğunu keşfetti. Kokunun, cilt tarafından üretilen yağlı bir madde olan sebumun hastaların sırtında görüldüğünü tespit ettiler.
Araştırmacılar Parkinson hastalarını boyunlarının arkasından basit bir pamuklu çubuk kullanarak yapılan bir test tasarladılar.
Sizi bilmem ama bu haberler benim çok ilgimi çekiyor.
Her hastalığın bir kokusu olabileceği gerçeğini de bir kenara koyuyorum.

 

Haberin Devamı

Nasıl eylül ekim planları?

BİRÇOK arkadaşım “Bizim yazımız yeni başladı” diye mesaj atıyor. Ben de eylül ve ekimin en güzel aylar olduğunu biliyorum. Hatta temmuz, ağustosta dinmeyen Çeşme rüzgarının da bu aylarda esmediğini çok iyi biliyorum. Yeter ki bu tempodan, açılışlardan, toplantılardan, seyahatlerden kafamı kaldırıp birkaç gün de olsa kendime vakit ayırabileyim. “Ama bu sefer yapacağım” diyerek, kendi takvimime döneyim.
Gerçekten de yoğun bir iş planı beni bekliyor.
Yapabilenler ne mutlu; yazın sonuna gelen bu günleri yaşayanlara ne mutlu...

Yazarın Tüm Yazıları