Paylaş
Ben şaşırmadım.
Çünkü bu ekosistemi uzun süredir takip ediyorum.
Trendyol’un, Yemek Sepeti’nin satışı da en az Peak kadar önemliydi benim için...
Tabii Peak’e olan bu ilgi ve satış rakamı gerçekten de bir başarı öyküsüdür.
Pandemiyle bir kez daha gördük ki; dünyadaki değişim hızı daha da artacak.
Yazılımlar zenginleşecek, dijitalleşme artacak.
Ve hepimiz bu yeni dünyaya adapte olacağız.
Yine şunu söylüyorum.
Peak’i yaratan bu genç beyinlerin sayısı düşündüğümüzden de fazla...
Bana göre yeni dönemin en önemli adreslerinden biri de İzmir olacaktır.
Kabul edelim; Türkiye için İstanbul çok ayrı ve özel bir yerdedir.
İstanbul’un yarıştığı kulvar farklıdır.
İstanbul’un rakibi New York’tur, Londra’dır, Paris’tir, Berlin’dir, Tokyo’dur, Şangay’dır.
Ama Türkiye gibi iddialı bir ülkenin gelecek yarışında sadece İstanbul olmamalıdır.
İzmir her alanda alternatifler üreten bir şehirdir.
Yazılım, teknoloji sözkonusu olunca da İzmir’den daha iyi bir yer yoktur.
Nasıl Amerika’nın en önemli teknoloji şirketleri New York dışındaysa; Türkiye için de İstanbul’dan farklı bir adres gösterilmelidir.
İzmir, dijital kafalı bir kent olmak zorundadır.
Gelin İzmir’e özel bir statü verelim.
İnanın bundan en çok Türkiye kazanacaktır.
İzmir’e sadece yazılım, dijital teknolojiler konusunda teşvik verelim.
İZQ bir mıknatıs
görevi yapmalı
İZMİR Ticaret Odası’nın İZQ projesini destekliyorum.
İzmir’in aklı bu işi çok iyi yapacaktır.
Ve projenin bir mıknatıs görevi yapmasını istiyorum.
Bu mıknatıs girişimcileri İzmir’e çekebilir.
Bu ekosistemde olanları burada buluşturabilir.
Ben İZQ ile başlayan bu sürecin hem hızlandırılması, hem büyütülmesi gerektiğine inanıyorum.
O yüzden her seçim döneminde söylenen Yarımada’daki teknoloji bölgesinin İZQ’yla birlikte genişletilmesini öneriyorum.
Binalar yerine büyük kampüslerde, bir Google örneğinde olduğu gibi İzmir’den çıkan Peak’ler yaratmak mümkün.
Sidar Şahin’i
İzmir’e çağıralım
BEN olsam Peak şirketini yaratan kadroyu, Sidar Şahin’i İzmir’e çağırır, pandemi sonrasındaki ilk büyük toplantıyı yapardım.
Bunun için kapalı bir alanı değil; açık, büyük bir anfi tiyatroyu seçerdim.
Örneğin Efes Antik Tiyatrosu...
Sidar Şahin anlatsa ve biz de dinlesek...
Yeni normal değil
bildiğimiz normal
NORMALLEŞTİĞİMİZ ilk birkaç günde gördüm ki; gerçekten çok sıkılmışız.
Ve yine gördüm ki; çok korkmamıza, çok çekinmemize rağmen birkaç günde bütün bu tedbirleri unuttuk.
Ne maske, ne mesafe...
Yeni normal değil; bu bildiğimiz normal işte...
Dikkatimden kaçmayanlar
EVDE kaldığımız günlerde herkes aşçı oldu.
Herkesin sosyal medyasında yaptığı ekmekleri, tatlıları, börekleri, çörekleri izledik.
Bazılarına like attık, yani beğendik.
Ve bir çok kişi de okuduğu kitapları paylaştı.
Ve hatta canlı yayınların büyük bir kısmında arka fonda kitaplar, kütüphaneler vardı.
Bakıyorum da; fonlar değişiyor.
Yapılan yemekler yerine yenilen yemeklere doğru hızlı bir geçiş de var.
Yani dikkatimden kaçmıyor.
Şimdi asıl Ege dikkat etmeli
CNN Türk’te Tarafsız Bölge programına katılan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın önemli bir açıklaması oldu. Ki ben de aynı görüşteyim. Dedi ki;
“İstanbul’dan Bodrum, Marmaris ve Çeşme gibi tatil bölgelerine yoğun bir göç olacak. 160-170 bin virüs bulaştırabilecek insan İstanbul’da var. Şimdi bu insanların önemli bir kısmı gidecek. Eğer maskesini takar, sosyal mesafeye uyarsa sorun yok. Ama mutlaka bunların içerisinde kurallara uymayanlar çıkacak ve onların gidip virüs bulaştırma potansiyeli olacak. İstanbul’dan gidenlerin kaldıkları yerde takibi yapılmalı. Burada İl Pandemi Kurulları’na ciddi iş düşüyor.”
Pandemi kurulları bana göre ne yaparsa yapsın; iş yine bize düşüyor.
Herkes bu sorumluluğu bilerek hareket etmeli yoksa ikinci dalga kaçınılmaz hale gelir.
Paylaş