Paylaş
31 Mart öncesindeki hava yok gibi de olsa herkesin aklının İstanbul’da olduğu belli.
Herkes Yüksek Seçim Kurulu’nun kararına odaklanmış durumda.
Sonucun ne zaman ve hangi yönde olacağını elbette kurulun değerli hakimleri biliyor.
Ama şunu söylüyor konuştuğum insanlar:
“Piyasa beklentileri 31 Mart’tan sonra ekonominin rahatlayacağını gösteriyordu. Sıkıntılar azalıyor ama insanlar bir şey almak için hala bekliyor. O yüzden bu sonuçların bir an önce netleşmesi gerekiyor.”
Sizler de benzer yorumları dinliyorsunuzdur.
Her fırsatta yazıyorum.
Ben Türkiye’nin geleceğine çok inanıyorum.
Bizdeki sıkıntılar, krizler çabuk aşılıyor.
Türk insanı bu konuda birçok ülkeden çok daha iyi refleks gösteriyor.
Tek bir olumsuz yanımız var.
Nasıl hızlı ayağa kalkıp moralleniyorsak, o kadar hızlı demoralize oluyoruz.
Bir anda karalar bağlayabiliyoruz.
O yüzden bazı belirsizliklerin bitmesi lazım.
Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı o yüzden önemli.
Ben bu gelişmeleri arkamızda bıraktığımız günden itibaren Türkiye’nin daha iyi olacağını, ekonominin hareketleneceğini düşünüyorum.
Bizim gibi ülkelerde ekonomiyi sadece rakamlara bakarak yorumlamamak gerekir.
Siyasetten çok
ekonomi konuşmayı
tercih ediyorlar
Geçen hafta cuma günü Türkiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) geleneksel Çeşme toplantılarına katıldım.
TÜGİAD Genel Başkanı Anıl Şohoğlu, ekonomide sıkıntıların yaşandığı bir dönemde iş insanlarına risklerini iyi yönetmeleri çağrısında bulundu. Bunun için de hukuk ve eğitim reformu başta olmak üzere üretimi esas alan, sürdürülebilir bir büyümeyi sağlayacak yapısal reformların hayata geçirilmesinin zorunluluk olduğuna dikkat çekti.
TÜGİAD’ın bazı toplantılarına katılıyorum. Türkiye’nin her yerinden, farklı sektörlerde iş yapan bir üye profilleri var.
O yüzden Türkiye’nin genel gidişatını iyi anlatan bir grup.
Orada konuştuğumuz TÜGİAD üyelerinin tamamı bu ülkenin geleceği konusunda hemfikir ve umutlu. Onlar da herkes gibi seçimsiz geçecek 4.5 yılın iyi değerlendirilmesi ve yapısal reformların yapılmasından yana. Yani siyasetten daha çok ekonomiyi konuşmak istiyorlar.
Dönüp dolaşıp aynı
noktaya geliyoruz
Çeşme’deki toplantıların moderatörlüğünü ekonomist Murat Sağman yaptı. Murat; hem yurtdışı deneyimi, hem de Türkiye’yi iyi tanımasından dolayı isabetli yorumlarından dolayı benim yakından takip ettiğim biri. Toplantıda şöyle bir yorum yaptı:
“Türklerin yurtdışında 200, yastık altında da 200 milyar doları var. Bu kaynakların sisteme girmesiyle Türkiye’nin borç sorunu kalmayacak. Bunun için de güven ortamının oluşturulması zorunluluk...”
Dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz.
Daha çok ekonomi, daha az siyaset konuşmalıyız.
Tavsiyemi tekrarlıyorum
Tavsiyem şu...
Sosyal medya detoksu...
İnanın iyi geliyor.
Bu aralar kim sosyal medyada fazla vakit geçirse daha karamsar oluyor.
İnsanlar bilgisayarın başına geçtiğinde, ellerine mobil telefonlarını aldıklarında başka bir ruh haline geçiyor.
Ruhların da sakinleşmesi, normalleşmesi için detoks yapın.
Ben öyle yapıyorum.
Çok kata karşı değilim ama
Körfez geçişini desteklediğimi yazınca bazı okurlar, dostlar; “Şehrin belirli yerlerine ve kıyılara dikilen 30’ar katlı binaları da destekliyor musun?” diye soruyor.
Cevap vereyim.
Çok katlı yapılara karşı değilim.
Ama İzmir’de yarışmayla belirlenen Bayraklı bölgesi dışında çok katlı binalara kesinlikle karşıyım.
Dün de yazdım, bugün de yazıyorum.
Kentin siluetini, doğal klimasını bozacak her yanlışın karşısındayım.
Paylaş