Paylaş
Bazen öyle olur...
Denk gelir... Olmaz denilen şeyler olur, insanların yolu bir yerlerde kesişir... Ortaya hiç beklemediğin bir şey çıkar. O zaman tesadüflerin bir anlamı olduğunu anlarsın, bir işaret gibidir. Elbette iyi tesadüfler...
Bazen de tam tersi olur. Çok istersin, çok arzularsın, hayaller kurarsın… Olmaz... Nedenini anlayamazsın... Karşındakilerin istediklerini bilirsin; yanıp tutuştuklarını görürsün, evinde oturanların haber beklediğini hissedersin... İyi bir haber veremezsin, duymak istediklerini söyleyemezsin...
Denk gelmez, zamanı değildir, yeri değildir... Bu da kötü tesadüflerin buluşmasıdır.
Ama böyledir.
Tribünlerden “Ne zaman gelecek o büyük gece...” şarkısını her duyduğumda bunlar aklıma geliyor. Çünkü o tribündekileri çok iyi tanıyorum. Hep bir ağızdan söylenen o marşın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Özlemlerin, isteklerin neler olduğunu tahmin ediyorum.
Sporu seviyorum; aslında her alanını, ama futbolun ayrı bir sihiri var.
Ama bugünkü yazımı bir spor yazısı olarak görmeyin...
Kafamda çekilmiş bir fotoğrafın yorumlanması olarak okuyun.
Karşıyaka’dan bahsediyorum; Karşıyaka Spor Kulübü’nden... Camiayı çok iyi tanıyorum, İzmir’deki diğerlerini olduğu gibi... Ama Hüriyet’ten Banu Şen’in de grup izlenimlerini aktarmasını istedim. Banu tesislere gitti, bir yarım gününü orada geçirdi. Futbolcularla tanıştı, Teknik Direktör Cihat Arslan’la konuştu, çalışma ortamını gözlemledi, takımın antrenmanını izledi.
Geldiğinde de şunu söyledi. “İnanmışlar...”
Tek ama çok önemli bir kelime... İnanmak...
Fenerbahçe, Alex, Aykut Kocaman, Aziz Yıldırım tartışmalarının her evde konuşulduğu, futbolu seven sevmeyen herkesin bir şekilde tartıştığı bugünlerde, “İnanmışlar...” sözü tam da aradığım bir yorumdu. Fenerbahçe taraftarının Alex sevgisinin arkasında da bu yatmıyor mu; Alex’e inanmak... Güvenmek...
Güvendiğiniz zaman karşınızdakilerin de özgüveni yerine geliyor.
Bana sorarsanız; sabah akşam antrenmanlarından çok daha güç veren bir şey bu, müthiş bir ruhsal doping aynı zamanda...
Karşıyaka’nın lige iyi başlangıç yapmasında da tesadüfler kadar, bu ruh hali de var. Birbirlerine inanan, güvenen insanlar...
Karşıyaka’nın hocası Cihat Arslan, annesinin yıllar önce kendisine söylediği bir sözü röportajında hatırlatmış; çok hoşuma gitti.
“Akhisarspor’dan geldim, ilk profesyonelliği Karşıyaka’da yaşadım. Beş kardeştik, babam vefat etmişti. Annem giderken bana dedi ki; ‘Oğlum benim sana verebileceği hiçbir şey yok. Git başar, buraya dönme...’ Bütün mesele bu... Başarmak için yola çıktık. Zor şartlar sizi motive ediyor. Çünkü geriye gideceğin ve bakabileceğin hiçbir yer yok. Takım olarak da yok. Bu kulüp bu sene ayakta kalamazsa seneye daha zor şartlarda mücadele etmek zorunda kalır. Özverili, birbirine sevgi ve saygıyla yaklaşan bir grup olduk. Herkes birbirini seviyor...”
Banu; “İnanmışlar” demişti.
Cihat, “Birbirimizi seviyoruz” diyor. Ne kadar önemli olduğunu anlamak için Fenerbahçe’de yaşanan son krizlere bakın...
180’le giden bir aracın nasıl fren yaptığını anlayın. Toparlanmaz mı; toparlanır, büyük camialar yine doğru yola girer, yine aynı hıza kavuşur. Ama gideceği yere geç varır.
Ben de diyorum ki...
Hesaplaşmaları, bir takım siyasi manevraları, “Benim sevgim daha fazladır” yarışını, ispatını bir başka bahara bırakın...
İnanmış, birbirlerini sevmiş çocukların yanında olun.
Destek olun...
Paylaş