Bir turizm duayeninin isyanı

Okutur; sektörün deneyimli isimlerindendir, uzun yıllardır tanırım.

Ne diyor...
“Turizm, 2015’te durgunluk, 15 Temmuz ihanetinden sonra da ciddi bir sarsıntı geçirmiştir. Her zaman söylediğimiz gibi turizm Türkiye’ye 50 milyar dolar getirisi ve üç milyonluk istihdam sağlayan bir sektör olarak bugüne kadar bankalarımıza hep destek vermiştir. Turizm yatırımcı ve işletmecileri son iki yılda kazanmadan alınan kredilerle ayakta durmaya çalışmıştır.
2016 krizinden sonra kamu bankaları dahi, kredi kullandırma sistem ve şartlarını değiştirerek ödemelerinde ve yıllarca banka ilişkilerinde kusuru olmayan işletmeci ve yatırımcıya maalesef sırtını dönmüştür. Talep edilen krediler, turizmcinin tesisini turizm sezonuna hazırlamak ve kışın istihdam etmek istediği personelinin maaşını ödemek içindir. İstenen kredi miktarları çok büyük değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca uyarılarına rağmen, başta kamu bankaları olmak üzere diğer bankalarla birlikte tefeci konumunda faiz ve kredi uygulamalarına başlamışlardır. Örneğin; ilave krediler için verilen teminatlar dörtte bir fiyatına ekspertiz edilerek, verilecek yeni kredi miktarı düşürülmüş, kredilerin kullanılması önlenmiştir. Bu uygulamalar turizmin geleceğini tehlikeye sokarak, ekonomik krizi derinleştirmiştir. Bankaların bu tutumu bizlerde hayal kırıklığı yaratmıştır. Yaşadıklarımızı Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve bakanlarımıza anlattık. Dileğimiz, bankalarımızın turizm sektörüne destek vermeleridir. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz ve turizm Türkiye’nin geleceğidir.”
Kim bu yorumu yapıyor?
Dalamanlı, Ortacalı, Köyceğizli turizmcilerin başkanı...
Ki...
Bu bölge kışın bile turist çeken, neredeyse 12 ay çalışan ve hatta yabancıların yaşamak için tercih ettiği bölgelerin başında geliyor.
Yücel Okutur’un bir süredir yaptığı bu açıklamaları iyi anlamak gerekir.

Tarih belli değil ama anketler çıkmaya başladı

Referandum tarihi belli değil ama araştırmalar sağda, solda yayınlanmaya başladı.
Şu gösteriyor ki; parti tabanları arasında geçişler bu referandumda pek mümkün...
En çok da MHP tabanının tavrı merak ediliyor.
Geçmiş seçimlere bakıldığında MHP’lilerin farklı tercihlerde bulunduğu çok açık ortada...
Örneğin 2010 referandumunda “Yetmez ama evet” diyen MHP’liler vardı.
İzmir’deki büyükşehir seçimlerinde Aziz Kocaoğlu’na destek veren MHP’liler de oldu.
Tabii MHP üzerinden bu süreci değerlendirmek elbette yanlış olur.
Bu geçişler tüm partiler için geçerlidir.
AK Parti, CHP, HDP için de benzer analizleri yapan uzmanlar var.
Yaşayıp göreceğiz.

Meydanların dili

Şunu da görmek lazım.
Bu bir seçim değil.
Ama önemli bir referandum...
Bir yönetim sistemi değişikliği oylanacak.
Denebilir ki; “Meydanların dili seçim dönemlerinde çok sert oluyor. Bu referandum bu sefer olmaz...”
Dilerim...
Çünkü siyaset gerginse toplum da gergin oluyor.
Ve bugünlerde çok daha fazla huzura ihtiyacımız var.

Hayata devam et

Maçlara bu pankartlarla çıkılıyor. Birçok ünlü bu hashtagi yani etiketi kullanarak sosyal medyada paylaşımda bulunuyor. Birçok sivil toplum örgütü “hayatımıza devam etmeliyiz” diyor.
Haklılar; hayatımıza devam etmeliyiz.
Ama hep söylüyorum.
Bunun için siyaset dışında şeyler de konuşmalıyız.
Ben öyle yapıyorum.
Bir kere sosyal medya perhizine devam ediyorum.
İkincisi müthiş güzel filmler izliyorum.
Zülfü Livaneli’nin yeni kitabını okuyorum.
Aynı zamanda ABD’nin yeni başkanı Trump ile ilgili yazılmış bir kitap okuyorum.
Whatshapp’tan değil yüz yüze arkadaşlarımla görüşmeyi tercih ediyorum.
Arabaya binmemek için bahane arıyorum.
Ve yapabilsem...
Birkaç gün uzaklaşıp bir şeyler yazmak istiyorum.
Hayata devam etmek için önce siyasetten uzaklaşmak lazım.